• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ENGLISH
  • GASTRONOMİ
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • KİTAPLAR
  • KRİTİK
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Türkiye’nin ‘yeni dalga’ sesi:

Radyo Modart

Fikir babalarının ağzından ‘Yeni dalga’: Sadece ve sadece modern, alternatif, yerli müziğe yer veren Radyo Modart, 16 Kasım 2024'ten beri 24 saat kesintisiz online test yayını yapıyor... 

Hakan Tamar (solda), Tayfun Polat. (Fotoğraflar: Deniz Bankal)

RAİFE POLAT

@e-posta

SÖYLEŞİ

16 Ocak 2025

PAYLAŞ

Hakan Tamar, 90’ların başında özel radyoların açılmasıyla radyo programcılığına başlayan kıdemli bir radyocu. 9 yıldır Radyo Eksen’de süren MOD adlı yerli alternatif sahneye odaklandığı programını MOD Sessions adıyla canlı performans serisine de dönüştürdü. Aynı zamanda müzik yazarı, sunucu, yapımcı ve bağımsız plak şirketi Tamar Records’un kurucusu. 2019 yılında kurulan şirket 100’den fazla yerli yapım yayınladı, yayınlamaya da devam ediyor. 

Tayfun Polat, müzik yazarı, şair, DJ, organizatör. Birçok genç müzisyenin ilk çıkışını yapmasını sağlayan Kadıköy’ün önemli konser mekânlarından kargART’ın mimarlarından. Açık Radyo’da 9 yıl boyunca anaakımın dışında kalan müzisyenlere yer verdiği “yerli” programının yapımcısı. Türkiye’de Bağımsız Müzik –Başlangıç kitabının yazarı.

Anaakım dışında kalan yerli müzik üretiminin uzun yıllardır takipçisi, destekçisi, dinleyicisi ve arşivcisi bu iki önemli isim şimdi bilgi ve deneyimlerini birleştirerek yepyeni ve heyecan verici bir maceraya yelken açtılar. Sadece ve sadece modern, alternatif, yerli müziğe yer veren bir radyo kurdular: Radyo Modart. 

16 Kasım’dan beri 24 saat kesintisiz online test yayını yapan Radyo Modart  hem müzisyenler hem de türler arası, alternatif sesler arayan dinleyiciler için şimdiden vazgeçilmez bir yayın halini aldı. Yaz başından beri sürecin bir kısmına kulak kabartan biri olarak bu ‘yeni dalga’yı fikir babalarının ağzından size aktarmak istedim… 



Nasıl bir ihtiyaçla doğdu Radyo Modart? Nereye evrilecek?

Hakan Tamar: Alternatif müzik alanında faal olan bizim gibi insanların bir yayın organına ihtiyacı var kuşkusuz; gerek bu bağlamda bir boşluk gerekse mevcut hareketleri kuvvetlendirici bir unsur radyo, yapbozun eksik parçası başka bir deyişle. Mesleği ilk gününden beri radyoculuk olan bir insan için de kaçınılmaz bir hamle tabii ki. Ortak paydada buluşan, dertleri ortak olan müzik ve radyosever insanlar olarak ekibimizin bir araya gelip harekete geçmeye karar vermesi ile bugünlere gelindi. Elbette önceliğimiz, elimizdekinin sürekli ve tutarlı bir şekilde dönüşmesini sağlamak, içinde bulunduğumuz test yayını sürecini geride bırakarak müzik kutusu algısından konuşan, devinen gerçek radyo statüsüne geçmek. Bu aşamanın sonrasında değişik müzik türlerinde ve radyo formatlarında diğer kardeş radyoların maceralarının başlamasını hedefliyoruz. İçinde bulunduğumuz şartlarda nelerle karşı karşıya olduğumuz ortada, radyonun bu aşamadaki önemli rolü de… Dolayısıyla bu eylemimizde çok ciddi olduğumuzu söylememe sanırım gerek yoktur.

Hakan Tamar, Tayfun Polat

Neden yeni dalga? Nedir yeni dalga?

Tayfun Polat: Motto’muz Türk müziğinde “Yeni Dalga”. Bizim yeni dalga dediğimiz durumun başlangıcı aslında bir hayli eski. 80’lerin ortalarından itibaren kendi özgün ifadesini bulmaya çalışan bir kuşağın üretimleriyle başlatabiliriz bu dalgayı. Meridyen, Aqua, Mozaik, Kesmeşeker, Dr. Skull, ZeN, Demirhan Baylan, Pentagram… 90’ların ikinci yarısında belli blues, rock ya da metal formlarını taklit etmekten vazgeçip, farklı türlere de dalan, kendi sound’larını inşa etmeye başlayan bir jenerasyon daha eklendi bu dalgaya; Nekropsi, Siddhartha, Replikas, İhtiyaç Molası, Kapsül, Cold House, Rashit, Athena, Kurban, The Climb, Fairuz Derinbulut, Etnik Sentetik… Ve yerli caz sahnemizde üretim artmaya başladı. 2000’lerde denkleme elektronik müzik ile hip hop da eklendi ve ivme arttı. 2010’larda ‘bağımsız’ olmak daha çok sayıda müzisyenin tercihi olunca bizim esas ilgilendiğimiz yaratıcılık ve tavır nosyonlarını üretimlerinin merkezine alan müzisyen sayısında büyük bir artış oldu. Günümüzde ise muazzam bir üretimle karşı karşıyayız. Bu üretimin büyük kısmı piyasa koşullarının belirlediği mecburi istikametlerde yürüse de, bizim “yeni dalga” dediğimiz durumun artık görmezden gelinemeyecek bir hal aldığını söyleyebiliriz.

Bu ön bilgilerle birlikte, sorunun yanıtı için manifestomuza başvurabiliriz: Modart, modern, alternatif, yerli müziğe yer veren bir radio; ister yeraltında, ister popüler müzik alanında üretilsin, müziğin yaratıcılığıyla ve hâkim piyasa anlayışına getirdiği alternatiflerle ilgileniyor. Rock, punk, caz, hip hop, pop ve elektronik müzik türleri ve bu türlerin açılımlarına öncelik veriyor. Bu türlerin güncel örnekleri, modern sound’ları ilgi alanımız. Bağımsız müzisyenler ile firmaları, yeni ozanları, kendi sound’unu inşa edenleri, yeni fikirler ortaya koyan, tekrara ya da taklide başvurmayan müzisyenlerin çalışmalarını duyurmak önceliğimiz. Blues, rock, caz, punk, elektronik müziğin bazı dalları gibi kendi standartları olan müzik türlerinde yaratıcılık ve özgünlük öne çıkan özellikler olmayabilir ama bu türlerin yeni üretimlerine de her zaman yer vereceğiz. Modart seçkilerinin “yeni dalga” mottosuyla kendini ifade ettiği müzik bu.

Türk müziğinde “Yeni Dalga” diyorsunuz… Buradaki Türk vurgusu biraz ‘milliyetçi’ de tınlıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Tayfun Polat: Bizim uzmanlık alanımız burada üretilen müzik, zaten buradan başladık. Buna Türkiyeli müzik ya da Türkiye müziği demek günümüzde can sıkıcı hale gelmiş ‘woke’ kültürüne teslim olmaktır bana göre. Ayrıca bizim ilgi alanımızı kapsamıyor bu ifadeler. Türk müziğinden kastımız her zaman sadece Türklerin ürettiği müzikler değil. Burada yaşayan yabancıların, dünyanın dört bir tarafında farklı farklı ülkelerden, etnisitelerden müzisyenlerle birlikte müzik yapan Türklerin yaptıkları müzikleri de takip ediyoruz ve radyoda yer veriyoruz. Artık faal olmayan ama İstanbul’da yaşayan yabancıların kurduğu Foton Kuşağı grubunun Meet me at Tek Bufe adlı bir şarkısı var mesela. Bu Türk müziğidir bize göre ya da Ill Considered; son yıllarda büyük yükseliş gösteren İngiliz cazında gayet önemli yere gelmiş Londralı bir grup ve grubu kuran iki kişiden biri Türk. Onlar da radyomuzda yer buluyor. Daha onlarca örnek verebilirim böyle. Buradaki Türk müziği vurgusunun milliyetçi algılanması riskinin farkındayız, özellikle bizi tanımayan insanlar tarafından. Ama biz global müzik ortamında Türk müziğine, üretimin fazlalığına ve kalitesine dikkat çekmek istiyoruz. Türk müziği sadece Turkish psychedelia’dan ibaret değil. Kelimelere ve anlamlarına büyük değer veren biri olarak, bizim dikkat çekmeye çalıştığımız müziğin doğru ifadesinin bu olduğunu söyleyebilirim.

Hakan Tamar, Tayfun Polat. Fotoğraf: Deniz Bankal.

Anaakım dışında kalan yerli müziğin dinleyicisi kim sizce?

Tayfun Polat: En temelde gençler diyebiliriz. Bana işimi soranlara “Müzik dinliyorum,” diyorum. Sürekli müzik dinlemek bir iş, büyük bir mesai çünkü. Bunun da çeşitleri var. Belli bir türe bağlı kalabilirsiniz, belli bir döneme bağlı kalabilirsiniz, sadece plak dinleyebilirsiniz vs vs. Ancak yaş ilerledikçe yeni müziklere olan ilgi azalıyor. Müzik sektörünün profesyonelleri için bile bunun böyle olduğunu gözlemliyorum. Muhtemelen bir müzik zevki oluşuyor zaten. Genelde de sadece beğendiği birkaç ismi takip ediyor insanlar. Bir de bizim ülkemize özgü, özellikle Batı müziği dinleyenlere özgü bir durum var; Türkiye’de üretilen müziği beğenmemek. 90’larda da vardı, 2000’lerde de vardı, şimdi de var. Bu beğenmeme halinin aslında bilmeme hali olduğunu söyleyebilirim. Gençler böyle değil. Yerli/yabancı, eski/yeni ayrımı yapmadan, bir açlıkla müzik dinliyorlar ve keşfettikleri müziklerle bir aidiyet kuruyorlar, bunun çevresinde bir sosyal statü inşa ediyorlar. Bu aidiyet hissi ve sosyal statü inşası bağımsız müzik takipçilerinin de temel özelliklerindendir ve bağımsız müzik zaten kendini anaakımın karşısında konumlandırır. Bu nedenle anaakımın dışında kalan müzisyenleri dinlemek, bilmek, takip etmek, daha çok gençlerin yönelimleri.

Son 10 yılda katlanarak artan döviz kurları sebebiyle konserlere yurt dışından müzisyen getirebilmenin maliyetlerindeki büyük artış, organizasyon firmalarını ve mekânları yerli alternatiflere yöneltti. Etkinlik tanıtımlarıyla medya da buraya eklemlendi ve bunlara bağlı olarak anaakımın dışında kalan müzisyenlerin tanınırlığında artış oldu. Şimdi radyolarda bu isimleri hâlâ dinleyemiyorsunuz ama mekânların, festivallerin programlarının büyük bir kısmını anaakım dışında kalan müzisyenler oluşturuyor. Buradaki dinleyici profillerine bakınca da yine çoğunlukla gençlerin bu müziğin alıcısı olduğunu görüyoruz. Başa dönersem, daha küçük dilimlerde farklı yaş gruplarına, misal extreme metal sahnesinde 40 yaş üstünün fazlalığına rastlansa da, anaakımın dışında kalan müzik dinleyicisinin 30 yaş altı, müziği hâlâ araştıran ve merak eden gençler olduğunu söyleyebilirim.

Radyo Modart online bir platform olduğu için interneti olan herkes rahatlıkla erişebilir, dinleyebilir. Çok geniş bir kitle bu. Oysa Türkiye’de yaşayan, müzik dinleyen, hatta müzikle ilgilenen insanların bile bunca iyi alternatif sesten haberi yok sanıyorum. Bunu neye bağlıyorsunuz ve Radyo Modart nasıl bir boşluğu dolduracak ya da nasıl ulaşacak o meraklı kitleye?

Tayfun Polat: Aslında bir önceki soruda biraz bunun nedenlerini açıklamış oldum. Giriş yaptım en azından. Radyo test yayınına başlayalı bir ayı geçti ve biz hâlâ aynı tepkileri alıyoruz. “Nasıl yani? Sadece yerli alternatif müzik mi çalacaksınız?” “Çalacak bu kadar ne var ki?” “90’lar Türkçe pop falan mı çalacaksınız?” Bizi tanıyan, bunca yıldır nelerle uğraştığımızı bilenler de aynı tepkileri veriyorlar.

Biz yıllardır bu müzikleri çalıyoruz zaten! Ama demek ki bu üretim hacminin hâlâ kimse farkında değil. Aralık ayı başında Mixmag  dergisi bir rapor yayınladı. Buna göre 2024’ün herhangi bir gününde yayınlanan müzik çalışması sayısı 1989’un tamamında çıkan çalışmalardan daha fazla imiş. Tamam, bu üretimin çoook büyük kısmı benim algoritma popu dediğim, formülize edilmiş, majör firmalar tarafından kuralları konulmuş, birbirinin aynısı işler. Benim gözümde çöp. Ama ölçek o kadar büyük ki, bizim ilgi alanımıza giren, manifestoda “yeni dalga” olarak tanımladığımız müziklerin üretiminde de muazzam bir artış var. Hatta kimsenin tamamını takip edebileceğini, hakim olabileceğini düşünmediğim ölçüde bir fazlalıktan bahsediyorum.

Tabii bir de şu konu var: Biz yerli, alternatif, yeni müzik diyoruz. Ama sanırım genel algı indie pop, indie rock, alternatif hip hop, hadi biraz da singer-songwriter gibi belli türleri çalacağımız yönünde. Evet, bunları çalıyoruz zaten. Ama yerli alternatif deyince caz da var, elektronik de var, metal de var, deneysel müzikler var, punk-hardcore var, var oğlu var… Bizim arşivimiz çok geniş bir skalayı tarıyor. Henüz test yayınında bu arşivin tamamını devreye sokmadık. Ayrıca ileride caz, elektronik müzik kuşakları, belki enstrümental müzik, söz müziği kuşakları, belli janrlar için belli programlar/programcılar eklenecek bu radyoya. Daha yolun başındayız yani…

Bir de –burası çok önemli– biz modern, yani güncel müzik çalacağımızı iddia ediyoruz. Dolayısıyla odağımıza son 10 yılı aldık. Hatta şu anda arşivimizde sadece son beş yılın kayıtları var. Mevcut haliyle 3000-4000 kayıtlık bir arşivden bahsediyoruz. Bir hit müzik radyosu 800, bilemediniz 1000 kayıtla dönüyor. Bir taraftan her geçen gün yeni çıkan kayıtları eklerken, arşivimizi öncelikle son 10 yıla tamamlayacağız. Ancak bunun daha 2014 öncesi kayıtları var. Açıkçası hal böyleyken “Çalacak bu kadar çok şey var mı?” sorusuna maruz kalmak bizi sadece motive ediyor. Ben başlarken hep böyle bir radyoyu şimdiye kadar niye kimse yapmadı diye soruyordum kendime. Şimdi anlıyorum ki zaten konuya böyle vakıf olan ya da esas olarak bu çeşitlilikte bir arşive sahip olan pek kimse yok. Ülkenin müzik tarihi açısından büyük önem arz eden bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. Radyo Modart böyle bir boşluğu dolduracak. Dinleyici kitlesine nasıl ulaşacağımız konusunda aceleci değiliz. Yapılmamış bir şey ortaya koyuyoruz. Bunun algılanması zaman alacaktır.

Nasıl kaynak yaratıyorsunuz bunca yayına?

Hakan Tamar: Radyo Modart operasyonu başından beri bağımsız olarak yürütülüyor. Yakın dostlarımızın gönüllü emekleri şu an en büyük kaynağımız. Asıl yapılacaklara geçme aşamasında tabii ki çeşitli destekler gerekebilir. Bunları da o zaman değerlendirip kriterlere uygunsa kabul edebiliriz. 

Radyo ile ne gibi eşzamanlı etkinlikler planlıyorsunuz? Bunlardan da söz edelim mi?

Hakan Tamar: Sahada olmanın reaksiyonları ne derece etkilediği yadsınamaz bir gerçek. Özellikle bizim faaliyet alanlarımızda bu durumun ne kadar önem içerdiğini defalarca deneyimlemiş vaziyetteyiz. Radyomuz gibi zamanın ve ötesinin ruhunu yansıtan bir organizmanın, karşı taraf/dinleyici tarafından nefes aldığına, üzüldüğüne, sevindiğine, kısacası bu hayatı yaşadığına dair en net algılanması da alanda gerçekleşebilir. Bu nedenle Radyo Modart Geceleri kapsamında değişik yaşlardan değişik müzikler yapan pek çok grup ve sanatçıyı dinleyicisiyle tanıştırmayı/buluşturmayı amaçlayan konserler planlıyoruz.  

Bizim bir de merkezimiz var Moda’da. Bir radio café. Henüz stüdyomuz hazır değil ama yurt dışında pek çok örneği olan pop-up radyoların bir benzeri olmasını hedefliyoruz buranın. Canlı yayınlar, küçük etkinlikler, müzisyen buluşmaları, podcast serileri… Daha hayata geçirmek istediğimiz, dinleyiciyle bire bir temas kuracağımız birçok etkinliğimiz olacak. Güzel müziğin güzel insanları bir araya getirmesinde pay sahibi olmanın hazzını kıyaslayacak pek bir şey yok. Radyo Modart’ın tüm icraatlarını Facebook, Instagram ve X gibi gibi sosyal medya platformlarından takip edebilirsiniz...

 
Yazarın Tüm Yazıları
  • Hakan Tamar
  • Radyo Modart
  • Tayfun Polat

Önceki Yazı

SİNEMA-TİYATRO-TV

All We Imagine as Light:

Göremediğimiz bütün ışıklar

“Otuz yıl sonra Cannes’ın ana yarışmasında yer alan ilk Hint filmi olmasıyla dikkat çeken All We Imagine as Light, farklı yaşta üç kadını aynı hikâyede buluşturarak üç neslin değişmeyen yazgısını da gösteriyor.”

DİLAN SALKAYA

Sonraki Yazı

SÖYLEŞİ

“Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” üzerine:

Müzik TR100

“Müzik TR100 seti ve sergisi her yaştan ziyaretçiye 100 yılda yaşanan değişimleri tadımlık olarak sunmayı, hatırlatmayı amaçlıyor.”

ESİN HAMAMCI
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist