“Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” üzerine:
Müzik TR100
“Müzik TR100 seti ve sergisi her yaştan ziyaretçiye 100 yılda yaşanan değişimleri tadımlık olarak sunmayı, hatırlatmayı amaçlıyor.”

Murat Meriç
“Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hizmet ve İletişim Grubu iştiraklerinden Kültür A.Ş. tarafından Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen hayata geçirilen bir proje. Müzik yazarları Derya Bengi ve Murat Meriç’in “Müzik TR100” seti Türkiye Cumhuriyeti’nin zengin müzik tarihini gözler önüne seren, farklı formatları bir araya getiren bir set. Müzikseverlerin ve koleksiyonerlerin merakla beklediği setin içinde 3 adet 10 inç plak, 8 adet 45’lik plak, 3 adet LP plak, 4 CD, 1 kaset ve eserlerin hikâyeleri için özel katalog yer alıyor.
“Müzik TR:100” setinden ilham alarak, yine müzik yazarları Derya Bengi ve Murat Meriç küratörlüğünde hazırlanan ve Müze Gazhane’de görülebilen “Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” sergisi, son yüzyılda hafızalara kazınan şarkılar, albümler, sanatçılar, dönemin dergileri, plak, kaset ve CD’leri, farklı dönemlere ait müzik oynatıcıları, konser afişleri ve kartpostallarla zenginleştirilmiş özenli bir arşiv çalışması ve mekân kurgusuyla ziyaretçilere sunuluyor.
“Müzik TR:100” seti ve projeye özel hazırlanan sergi üzerine Derya Bengi ve Murat Meriç’le konuştuk...
“Müzik TR100" seti
Türkiye’nin zengin müzikal mirasına ve kültürel çeşitliliğine ışık tutmak amacıyla hayata geçirilen ve kültürel hafızamızı canlandıran “Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” setini oluşturma motivasyonu ve fikri nasıl ortaya çıktı? İBB Kültür A.Ş. ile yollarınız bu noktada nasıl kesişti?
Her şey 2023 yılı başlarında belediyeden gelen bir çağrı metniyle başladı. Cumhuriyet döneminin seslerini bir araya toplamayı amaçlayan projeden söz ediliyor, ayrıntıları bir toplantıda konuşulmak üzere fikrimiz soruluyordu. Olumlu cevabı takiben İzzet Öz’ün ofisinde bir toplantı yapıldı. O gün Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas ve projenin fikir babası Reha Öztunalı oraya gelenlere akıllarındaki şeyleri ayrıntılarıyla anlattı. Karşılıklı konuşmalarla iş büyüdü, toplantılar ve yazışmalarla ilerledi. Aslında hızlı başladık ama buna rağmen projenin ete kemiğe bürünmesi iki yılı buldu. Kayıt işleri, bürokrasi, telifler, izinler derken 2024 yılının sonunda nihayet seti elimize alabildik.
Danışma kurulunda hangi isimlerle karşılaşıyoruz?
Danışma kurulu farklı dönemlerde müzik üzerine yazmış, düşünmüş insanlardan oluşuyor. Kıdem gözetmeden, alfabetik sırayla isimleri saymak galiba en doğrusu: Aylin Güngör, Cem Kayıran, Cemal Ünlü, Derya Bengi, Ekin Sanaç, Gökhan Akçura, İzzet Öz, J. Hakan Dedeoğlu, Murat Meriç, Müjde Yazıcı.
Koleksiyonluk seçkide toplam kaç müzik objesi yer alıyor? Sette bizleri neler bekliyor?
Sette Cumhuriyet’in 100 yılından seçilmiş 165 şarkı var. Bu şarkılar dönemini simgeleyen formatlarda dinleyiciye ulaşıyor, ki setin en güzel tarafı belki de bu. Taş plak artık basılmadığı için ‘50’li yılların sonuna kadar yayınlanmış şarkıları taş plağı hatırlatacak tek format olan 10 inçlik plaklar üzerinde dinleyiciye ulaştırdık ama sonrasında her dönem kendi formatını buldu. ‘60’lı yıllardan seçtiğimiz şarkılar 45’lik plaklara basıldı, ‘70’li yıllar bir uzunçalarda toplandı, ‘80’li yılların şarkıları kendine kasette yer buldu, sonrasında gelenler CD’ler ve nihayet yakın dönemde geri döndüğü için plaklar aracılığıyla sete girdi. Son üç yılda yayınlanan şarkıları da bir karekod aracılığıyla sete soktuk. Her şey bir yana, bütün bu formatların yan yana gelişi bile çok heyecanlı.
1923’ten bugüne gelecek olursak, hangi ses sanatçılarının/şarkıcıların isimlerini sayabiliriz?
-648999545.jpeg)
İsim saymaya kalkarsak içinden çıkamayız. Onun için kendi adıma her dönemde ve her türde ürün vermiş bir büyük yıldızı, Zeki Müren’i anayım, gerisini merak edenleri sete yönlendireyim. Şunu söylemek yeterli: Her dönemin yıldızlarını yan yana getirmek çok zordu. Yine de (küçük kazaları saymazsak) içimize sinen bir iş ortaya çıktı.
Sete dahil edilemeyen ama yer verilmesini arzu ettiğiniz isimler oldu mu?
Elbette oldu; çok istediğimiz bazı isimler maalesef bu sette yer alamadı. Kâğıtları eksik olanlar, muhatap bulamadıklarımız, telife takılanlar ya da bizzat istemeyenler… Farklı sebeplerle çok sevdiğimiz, “olmazsa olmaz” diyebileceğimiz kimi isimleri dışarıda bırakmak durumunda kaldık. Hoş, olsalardı bu kez onların yerine başkaları dışarıda kalacaktı. Yazık ki fiziksel formatın sınırlayıcılığı bizi ister istemez bir eleme yapmak durumunda bırakıyor.
Bir sonraki yüzyıl için öngördüğünüz müzik türleri ve potansiyel sanatçılar kimler olabilir?
Bunu söylemek için henüz çok erken. Bugünden baktığımızda rap’in ve elektronik müziğin öne çıkacağını söyleyebiliriz ama iki yıl sonra her şey değişebilir. Bunun için sessizce oturup izlemeyi tercih ediyoruz. Yüz yıl sonra belki başkaları bugünlere bakar ve yeni bir set oluşturur.
“Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” sergisi
Türkiye’deki müzikal gelişimin Cumhuriyet’ten bu yana 100 yıllık tarihine bir bakış niteliğinde olan set çalışması, bir de 31 Ocak’a kadar Müze Gazhane’de görülebilen sergiyle taçlanıyor. Sergide nasıl bir seçki sunuyorsunuz? Ziyaretçilerin zaman tüneli deneyimini yaşamaları için hangi tasarım unsurlarını kullandınız?
Sergide öne çıkardığımız nesneler ya da fotoğraflar dönemi simgeleyenler arasından seçildi ve bunlar panolarda, vitrinlerde yan yana getirildi. Dönemi ve sergilediğimiz malzemeyi anlatan kısa metinler fotoğraflara, dergilere, plaklara, kasetlere eşlik etti. Bunu yaparken belli başlı bir sergileme mantığı güttük elbette. 45’lik plakları “öylesine” sergilemedik mesela; spor arabalarının önünde ve deniz kıyısında poz verenleri yan yana getirdik. Böylelikle o bütün içinden spesifik bir parçayı koparttık ve insanların önüne getirdik.
-1267434214.jpeg)
Müziği, müzik aktarıcıları ve yıldızlar üzerinden anlatmayı tercih ettik. ‘50’li yılların sonuna kadar radyo ve taş plaklar, sonrasında hayatımıza giren pilli-cereyanlı pikaplar, 45’lik plaklar, “albüm” olarak da nitelendirebileceğimiz 33’lük plaklar, kasetler, teypler, walkman, discman, CD ve nihayet mp3 çalarlarla bugüne geldik; arada sinema ve televizyonu unutmadık. Ziyaretçiler üç koridoru katettiklerinde en azından müziğin hangi araçlarla insanlara ulaştığını görmüş olacak.
Serginin hedef kitlesi kimlerdir? Hem geçmişi bilenler hem de genç kuşaklar için nasıl bir deneyim sunuluyor?
Sergi her yaştan ziyaretçiye 100 yılda yaşanan değişimleri tadımlık olarak sunmayı, hatırlatmayı amaçlıyor. Yaşı tutanlar burada kendilerinden bir şey bulacak. Tutmayanlar da geçmişe dönüp baktıklarında neler yaşandığını görecek. Bu iddialı bir cümle gibi geliyor ama aslında öyle değil. Amacımız hatırlatmak, ağızlara bir parmak da olsa bal çalabilmek. Teknoloji bilhassa son dönemde baş döndürücü bir hızla ilerledi ve gelişmelerin çoğuna bizzat tanıklık ettik. Bu bir yandan da bizim hikâyemiz. Geçmişi bilenler her şeyi yeniden hatırlayacak; bilmeyen gençler en azından bir dönem müziğin nasıl dinlendiğini görecek.
Zengin müzik tarihimizin panoramasını çizen bu set ve sergi için hangi arşivlerden ve koleksiyonlardan yararlandınız? Plaklar, kasetler, CD’ler ve dergiler nasıl bir arşivleme süreciyle bir araya getirildi?
Başta kendi koleksiyonlarımızdan yararlandık elbette. Yıllardır topladıklarımızın içinden kimilerini süzerek bir yol haritası çıkarttık. Sonrasında eksikleri tespit ettik ve bunları yakın çevremizdeki koleksiyonerlerden tamamladık. Daha spesifik ürünler için de arayışımızı dört koldan sürdürdük ve sergileyeceğimiz nesneleri yan yana getirdik. Arada bu sergi için bizzat aldığımız malzemeler oldu; gazete ve dergi arşivlerinde dolanırken karşımıza çıkan enteresan şeyler kendine sergide yer buldu ya da hiç aklımıza gelmeyen bazı nesneler vitrinlere girebildi.
Fikret Kızılok’un kendi parasıyla aldığı ilk gitar ailesi tarafından sergilenmek üzere bize verilince, onu döneminde basılan “Zaman Zaman” kaseti, Çekirdek Sanatevi kasetlerinden biri ve zamanın ilanlarıyla tamamladık. Hikâye kendini doğurarak, çoğu zaman da tamamlayarak ilerledi. Kasetleri sergilediğimiz rafa kaset denince akla gelen (kalem, oje, walkman, turuncu süngerli kulaklık, kasetlik) gibi nesneleri de koyduk ki, dönemi yaşayanlar kendilerine dair bir iz bulsunlar. Bu bütün vitrinler için geçerli elbette. Sadece plağı, CD’yi ya da başka şeyleri sergilemedik; yanlarına dönemle ya da onların hayatımızdaki yeriyle ilgili bir şeyler iliştirdik.
100 yıllık müzik tarihimizde sosyo-politiğin ya da başka etkenlerin rolü nedir? Türkiye’deki ve dünyadaki siyasi ya da toplumsal olaylar müzik yolculuğumuzu nasıl şekillendirdi? Siz bu panoramaya nasıl bakıyor ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu cevabı uzun cümleler kurarak verilebilecek bir soru, çünkü Türkiye’de yaşanan her şeyin müzikte bir karşılığı var. Kimi dönüşümler ya da olaylar ağıtlarla ya da coşkulu şarkılarla simgelenmiş, kimi şakıya bunlarla ilgili bir cümle girmiş ya da kimi olaylar boydan boya albümlerle anlatılmış. Boğaziçi Köprüsü’nün açılışı üzerine şarkılar yapılmış ya da otomobilin gelişi şarkılarda heyecanla karşılanmış. Öldürülen gençler üzerine yakılan ağıtlar, kazanılan başarıların anlatıldığı şarkılar ve daha nicesi, memleketin büyük müzik külliyatını oluşturan parçalar. Ben kendi adıma memleket tarihini şarkılar üzerinden okumayı seviyorum. Bu yüzden sergide de bunların yansımalarını en olmadık yerlerde görebiliyoruz.
NOT:
“Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması” sergisi 31 Ocak’a kadar Müze Gazhane’de, sonrasında Taksim Sanat’ta ziyaret edilebilir.
Önceki Yazı

Türkiye’nin ‘yeni dalga’ sesi:
Radyo Modart
Fikir babalarının ağzından ‘Yeni dalga’: Sadece ve sadece modern, alternatif, yerli müziğe yer veren Radyo Modart, 16 Kasım 2024'ten beri 24 saat kesintisiz online test yayını yapıyor...
Sonraki Yazı

Feroz Ahmad ve modern Türkiye tarihine adanmış bir akademik yaşam
“Her iki ciltte de yer alan makaleler, akademik yaşamının bütününü modern Türkiye’nin oluşumuna, Osmanlı’nın son dönemleriyle Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze uzanan siyasal tarihine adamış, Delhi’de dünyaya gelmiş Hindistanlı bir bilimcinin düşünce yöntemini de yansıtıyor.”