Haftanın vitrini – 8
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim / Belgrad Kanon / Çayla Boyanmış Manzara / Dokumanın Arka Yüzü / Kadın Maskeleri / Mitler, Gerçekler ve Yöntem / Pasajlar / Savaşın Yeni Biçimleri ve Kadınların Bedeni / Vatan Millet Samatya / Yaban Ördeği


Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim
Everest Yayınları
Şubat 2025
88 s.
“Bir yaşamım olsun istiyordum.”
Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim, insanlık hallerini derinden yüzeye çıkaran on iki öyküden oluşuyor. Serkan Türk gündelik hayattan an parçalarını, karşılaşmaları, tesadüfen orada bulunuşları, beklenmedik misafirleri, yalnızlıkları ve kalabalıkları tam da onlara uygun düşen bir yalınlıkla kaleme alıyor. “Ben anı hatırlarım,” diyen anlatıcısına emanet ediyor geriye dönüşler üzerine inşa ettiği öykülerini. Kimi zaman bir tat, kimi zaman bir koku, kimi zaman da bir manzara dolduruyor hafıza kuyusunu...
Hepimiz başkalarının romanlarından, öykülerinden kaçıyoruz. Madem bir öykünün ana kahramanı olamıyoruz, ne diye orada oyalanalım? En iyisi kaçmalı. Başka hikâyelerin kapısını aralamalı. İzinsiz girmeli. Burası benim yerim, demeli, diyebilme cesaretini göstermeli.

Belgrad Kanon
İletişim Yayınları
Şubat 2025
239 s.
İki yöne bakan bir yüz görüyorum. Ölümün, gökkuşağını andıran renkleriyle, yaşamın tekdüze, neredeyse gri renklerinin arasında kalmış bir yüz. Bu benim yüzüm mü? Yüzümün bir yan anlamı var mı? Zihnimde beliren görüntülerden manzaralar kuruyorum. Şafağa uyanmış bitkilerin arasında; kum dalgalarının, dolinlerin arasında; dumanların, sümbül köklerinin arasında bir gezginim. Zihnimdeki kelimeler, müzikli renk öbekleri halinde sokaklara yayılıyor. Geleceği hayal ediyorum, geçmişin çile dolu göğsüne uzanmışken üstelik. Sorular gölüne yüzükoyun yatıyorum. Ovaları aşıp yürüyorum yalınayak. Turnaların, kekliklerin kanadına değen o ülkeyi arıyorum; benden aşırı, göğsüme yakın...
Ebru Ojen Belgrad Kanon'da, hayatı değiştirmek isterken bir anda kendilerini beklenmedik olayların içinde bulan insanların hikâyesini anlatıyor. Yolları Türkiye'den Belgrad'a düşmek zorunda kalmış siyasi mülteci kahramanlarımızın yaşamlarının sadece yirmi dört saatlik dilimine şahit ediyor bizi. Bu kahramanlarımız var olma mücadelesi verirken, aynı zamanda geçmişin hem politik düşleriyle, hem de insanlarıyla bir hesaplaşmaya girişiyorlar. Kumaş depolarında kan ter içinde çalışıp sokakları korkuyla adımlıyorlar, şehrin kumarhanelerinde hiç gelmeyecek güzel günler için umutlanıyorlar. Bir yandan hayatla hesaplaşmaları devam ediyor, diğer yandan yabancı bir ülkede var olmanın bedelinin beklediklerinden daha fazla olduğunu anlıyorlar.

Çayla Boyanmış Manzara
çev. Kadir Daniş
Ketebe Yayınları
Şubat 2025
372 s.
Hazar Sözlüğü’nden, Eşsiz Parça / Mavi Kitap ve Rus Tazısı’ndan tanıdığımız Sırp deli-dâhi Milorad Paviç, bu sefer de bulmaca şeklinde bir romanla karşımızda!
Bu bulmacayı Paviç’in kendine has büyülü gerçekçiliğiyle ve kendisinden başka hiçbir yazarda muhtemelen bulunmayan “rüya malzemeleri”yle kaleme aldığı bölümleri kullanarak bizzat okur çözmek zorunda! Yoksa Belgrad’dan İstanbul’a, Aynaroz keşişlerinden Osmanlı padişahlarına, Bizans imparatorlarından zavallı profesörlere, Nazilerden Sovyetlere, mimariden savaşa ve aşktan tarihe uzanan bu maceradan mahrum kalır…
Çayla Boyanmış Manzara okuru gerçek dünyaya, rüyayla gerçeğin arasındaki o muğlak âleme, tam anlamıyla o gizemli bulmacaya davet ediyor.

Dokumanın Arka Yüzü:
Çeviri Sanatı Üzerine Değiniler
çev. Orhan Düz
YKY
Şubat 2025
80 s.
Okumanın Tarihi, Geceleyin Kütüphane, Hayali Yerler Sözlüğü gibi kitaplarıyla tanıdığımız Alberto Manguel, yeni kitabı Dokumanın Arka Yüzü’nde okurlarını çeviri kavramı etrafında kültür tarihinde bir gezintiye çıkarıyor; çeviriyle ilgili temel tartışmalara, önyargılara, üstünde fazla kafa yorulmamış imkânlara edebiyat tarihinden renkli anekdotlar aracılığıyla yaklaşırken kendi çeviri deneyiminden öğrendiklerine de başvuruyor.
Her biri “siyaset”, “sadakat”, “şans” gibi kırk dört anahtar sözcük etrafında örülmüş bu kısa denemelerde Manguel, kendisinden alıştığımız geniş gönderme yelpazesi ve oyuncu zekâsıyla, özgün metinle çeviri metin arasındaki ilişkiye, çevirmen figürüne, çevirinin kültürlerarası alışverişteki rolüne bakmanın yeni yollarını arıyor, çeviri faaliyetini metinlerle sınırlı tutmayıp hayatın birçok yönünü açıklayan bir anahtara dönüştürüyor.

Kadın Maskeleri
çev. Aslı İdil Kaynar
İthaki Yayınları
Şubat 2025
128 s.
Ülkesindeki Noma, Tanizaki ve Kadın edebiyat ödüllerini birkaç kere kazanmış, modern Japon edebiyatının en önemli kadınlarından Fumiko Ençi, dilimize ilk defa çevrilen Kadın Maskeleri adlı yapıtında, kadim Japon tiyatrosu Noh’ta kullanılan üç kadın maskesinden hareketle, edebi zevki çok yüksek bir entrika ve aşk romanı kurguluyor.
Kocası Aiko öldükten sonra Togano ailesinin bir ferdi olarak kalmaya ve kayınvalidesi Mieko’nun sekreterliğini yapmaya devam eden güzel Yasuko, edebiyat çevresindeki entelektüel erkeklerin peşine düştüğü bir duldur. Ailenin sahip olduğu değerli Noh maskeleri kadar Mieko Hanım’ın gençliğinde kaleme aldığı ama saklı kalmış edebiyat incelemeleri de aynı çevrelerde dikkat çekmektedir. Ayrıca bir dağ kazasında kaybolan Aiko’nun kız kardeşi gizemli Harume de duru güzelliği ve garip tavırlarıyla Togano ailesinin dillere destan cazibesini tamamlamaktadır. Bunca değerli tutku nesnesinin arasında Mieko Hanım tüm yeteneklerini kullanarak tüyler ürpertici entrikalar zinciriyle gizli emellerine ulaşmaya çalışacaktır.
Dönemin yoğun eril ve modernist görüşlerinin arasında, kadınların yakın zamana kadar tekinsiz görülen şamanik güçlerini ve ruhgöçünü yücelten, edebiyatın köklerinden çıkardığı mitlerle çarpıcı bir çağdaş anlatı ören Ençi’den, dünyanın ilk romanı olarak kabul edilen Genji’nin Hikâyesi’ni de yansılayan eşsiz bir yapıt.
“Ezoterik bir başyapıt.” –Yukio Mişima
“[Ençi’nin] Noh oyunlarının maskelerine ve Genji’nin Hikâyesi’ne göndermeleri, kadim ve yakın geçmişle şimdinin kademelenip iç içe geçmesi için kullandığı o harikulade yöntem, tedirgin edici ve oldukça güçlü. Kurgusal bir büyülenme.”
–Publishers Weekly

Mitler, Gerçekler ve Yöntem:
Osmanlı Tarihinde Aklıma Takılanlar
Alfa Yayınları – Tarih Vakfı ortak yayını
Şubat 2025
384 s.
Tarih Vakfı ve Alfa Yayınları’ndan güçlü bir işbirliği: Geçmişi aydınlatan yepyeni bir dizi
Tarih meraklıları ve araştırmacılar için benzersiz bir kaynak olacak büyük bir projeyi duyurduğumuz için çok gururluyuz! Türkiye’nin en köklü kurumlarından Tarih Vakfı, yayıncılık dünyasının öncülerinden Alfa ile güçlerini birleştiriyor. Bu işbirliğiyle, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan, titizlikle hazırlanmış eserler okurla buluşacak.
Mitler, Gerçekler ve Yöntem, bir Osmanlı tarihçisinin farklı dönemlere, farklı konulara dair üretken merakının ve titiz araştırmacılığının bilançosunu sunuyor. Bu kitapta bir araya gelen makalelerinde Edhem Eldem, bir resme dair genel kabul görmüş yorumlardan, bir Osmanlı bürokratının kendi hayat hikâyesini anlatırken yaptığı tercihlere; yeniçerilerin mezarlarının akıbetinden, 19. yüzyılın başındaki bir intihal vakasına genişleyen bir yelpazede Osmanlı tarihine ilişkin bir dizi miti sorguluyor. Edhem Eldem’in bu kitabı Osmanlı tarihinin yazımına dair genel ve spesifik yöntem önerileri sunmanın yanı sıra, tarihçinin ufkunun günümüzü kapsadığını da gösteriyor. Ayrıca Collège de France’a uzanan tarihçilik kariyeri hakkında kapsamlı bir söyleşiyi de okurlara sunuyor.

Pasajlar
Espas Kuram Sanat Yayınları
Şubat 2025
304 s.
Büyük boy, ciltli
Ahmet Öner Gezgin; 80’li, 90’lı yılların Türkiye’sinde fotografinin sınırlarını genişletip, geleneksel fotografinin alışılagelmiş kalıplarını kıran, disiplinler arası iletişim kurandır. Çalışmalarında sıklıkla karşımıza çıkan insana dair kavramlar, onun dünyaya bakışının anahtarını verir bizlere. Kurduğu deneysel/kavramsal yapı, evrensel anlatım dili içerir. Zihinsel olarak geçmişle şimdi ve gelecek arasında bağ kurar, zihninde imgeler oluşturur/tasarlar: İmgeler ve kavramlardan yola çıkarak oluşturur fotografik göstergelerini. Bizleri, oluşturulan imgeler/kavramlar üzerinden düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirir.
Türkçe ve İngilizce dilinde hazırlanan Pasajlar/Passages kitabı 2 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, 1968-2006 yılları arasında deneysel/kavramsal düşünce doğrultusunda üretilen fotografi çalışmalarının ağırlıklı olarak yer aldığı retrospektif bölümdür. İkinci bölüm; Gezgin'in edebiyat ve sanat tarihinden çeşitli referansları eserlerine dahil ettiği Mavi ve Siyah/Proje 24 bölümüdür. Zamanın ruhunu yansıtan bu bölüm, toplumların olumlu/olumsuz değişim gösterdikleri yöne doğru, umut ve umutsuzluk arasında yarı karamsar bir portre çizerken aynı zamanda günümüzün politik, ekonomik, sosyolojik ve ekolojik meselelerine de ayna tutar.
Zaman ilerledikçe gerek fotografi gerekse plastik sanatlar alanında bu kitabın söylediklerine daha fazla gereksinim duyulacak, değeri daha çok anlaşılacaktır.

Savaşın Yeni Biçimleri ve Kadınların Bedeni
çev. Bilge Tanrısever
Otonom Yayıncılık
Şubat 2025
88 s.
Dünyanın pek çok bölgesinde hem hükümetlerin giderek otoriterleştiğine hem de devletin geleneksel, egemen işlevlerinin çöktüğüne tanık oluyoruz. Bu da dünya çapında bir şiddet dalgasına ve kadın kırımına yol açıyor. Segato, ulusötesi bir çerçeveye oturttuğu ve savaşın yeni bir biçimi olarak tarif ettiği bu şiddette, kadın bedenine ölümcül bir saldırganlıkla el koyan iktidarların çeşitliliğini gösteriyor. Ona göre, kadın cinayetleri sadece özel ilişkiler alanından bakılarak veya münferit vakalar olarak anlaşılamaz. Dişil ve dişileştirilen her bedene yönelik şiddet biçimlerinde bir dönüşüm yaşandığını görmek gerek. Bu şiddet artık anonim ve sistematik bir iktidar suçu. Tam da bu yüzden eskiden olduğu gibi bir savaşın tali ve istenmeyen sonucu değil, aksine yeni savaş biçimlerinin stratejik hedefi.
Bu kitap, bu ölüm kalım meselesini ele almak, bu dizginlenemez şiddete dur demek, yaşamı seçmek ve savunmak adına mütevazı bir katkı. Latin Amerika’dan yükselen çığlığa bir riayet: Biz birbirimizi yaşarken seviyoruz!

Vatan Millet Samatya
Doğan Kitap
Şubat 2025
338 s.
“Böyle güzel yalan söylemeyi annemden öğrendim.”
Aile bağlarını sevgiyle değil zaaflarla kuran üç kuşağın, dönüşen İstanbul’la birlikte yeniden biçimlenen hikâyesi. Sevilmek isteyen kızların tetikte büyümelerinin, baskı altında yaşayan kadın ve erkeklerin hayatta kalmak için başvurduğu farklı çözümlerin çarpıcı panoraması.
İstanbul’a caddeler üzerinden damga vurmak isteyenlere, aynı caddelerden can havliyle geçenlerin gözünden bir bakış…
Unutulmaz karakterlerin yaratıcısı Seray Şahiner’den güçlü ve iz bırakacak bir roman. Zor hayatların coşkulu ve ironik bir metne dönüştüğü benzersiz bir kitap.
“Zengin ne demek? Biri seni kıskanıyorsa zenginsin. İnsan kaç parası olursa zengin olur bilmiyorum ama biz paramız varken bile zengin değildik.”

Yaban Ördeği
çev. Banu Gürsaler Syvertsen
YKY
Ocak 2025
120 s.
Henrik Ibsen’in en ünlü oyunlarından Yaban Ördeği, zengin bir iş adamının idealist oğlu olan Gregers Werle’nin ve hayatına girdiği Ekdal ailesinin hikâyesini anlatır. Fotoğrafçı Hjalmar Ekdal, karısı, kızı ve babasıyla, kararlılıkla görmezden gelinen sırlar ve gerçekleşmesi imkânsız hayallere bağlı, mütevazı, mutlu bir hayat kurmuştur. İdeallerin taleplerine ne olursa olsun kulak vermek gerektiğine inanan Gregers, eski arkadaşı Hjalmar’ı o zamana dek kaçtığı hakikatlerle yüzleşmeye zorlayınca, Ekdal ailesinin hassas dengeler üstüne kurulu dünyası sarsılmaya başlar.
Hakikat her durumda, ne pahasına olursa olsun açığa çıkarılmalı mıdır? Bir insanı hayatının hakikatiyle yüzleştirmek felaketle sonuçlanacaksa, felaketin sorumluluğu kime aittir? Okurları bu sorularla karşı karşıya bırakan Yaban Ördeği ilk sahnelendiği 1885 yılından bu yana modern tiyatronun zirvelerinden biri olmakla kalmadı, Theodor Adorno’nun Ahlak Felsefesinin Sorunları adlı yapıtında bir bölüme konu oldu, Thomas Bernhard’ın Odun Kesmek ve Dag Solstad’nın Mahcubiyet ve Haysiyet romanlarında okurların karşısına çıktı. Ibsen’in trajikomik başyapıtı, Norveççe aslından yapılmış ilk çevirisiyle Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar dizisinde.