Haftanın vitrini – 37
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Bırakın Size Katılayım / Bir Hayat Nefesi / Boşluğun Güncesi / Çatışma ve Müzakere / Hayvanlara Şiirler / İkinci Geliş / Kavşaktaki Adam / Ölü Kızlar / Piyano Akortçusu / Yaylı Çalgılar Dörtlüsü
Bırakın Size Katılayım
çev. Melike Sarıçam
İthaki Yayınları
Eylül 2025
248 s.
Cezayir asıllı Fransız yazar ve şair Amina Damerdji, Küba Devrimi’ne katılan şairler üzerine akademik çalışmalarının ardından, ilk romanı Bırakın Size Katılayım’da devrimin kadınlarından Haydée Santamaria’nın hikâyesinden esinle bir kadın devrimcinin arzularını, ikilemlerini ve çabalarını anlatıyor. Cezayir İç Savaşı hakkındaki bir sonraki kitabı Transfuge dergisi tarafından çıktığı yılın en iyi Fransızca romanı seçilen Damerdji, sancılı konulara berrak ve modern yaklaşımıyla dikkat çekiyor.
Küba’nın yoksul topraklarına tezat hararetli gecelerinde, Amerikan etkisindeki idari anlayışı alt etmeye niyetli gençler, birleşip bilenerek tarihi değiştirmenin hayalini kurmaya başlarlar. Ağabeyi Abel’in de etkisiyle genç Haydée, içinde gün geçtikçe şiddetlenen tutkularıyla, hem ülkesini değiştirmek hem de kadınlığını yaşamak istemektedir. Devrime doğru adım adım ilerlerken, yoldaşları Boris’le, Fidel’le ve diğerleriyle hem tenin hem de mücadelenin sıcaklığında büyüyecektir. Yıllar sonra buhranlı bir gece denize karşı oturmuş, nihai kurşununu sıkmadan önce, ilk yanlış hamlelerinden devrim sonrası kurulan hükümetteki görevlerine, özeleştirisini verecektir.
Bırakın Size Katılayım, devrimin sıcak rüzgârıyla sonrasındaki soğuk idaresi arasında ayazda kalmış bir kadının, özlemlerini, romansını ve günahlarını anlatan serüven dolu bir itiraf.
“Bırakın Size Katılayım çarpıcı sesi olan bir roman… Nihayetinde genç Kübalı eylemcilerin neler düşündüğüne, bugünün hangi meseleleri açısından nasıl inanılmaz bir biçimde güncel olduklarına odaklanıyor. Sonucunda hayranlık uyandırıcı derecede tarihi ve içten bir ustalık ortaya çıkıyor.” –Le Monde
“Amina Damerdji, Küba Devrimi’nin önemli karakterlerinden birinin hikâyesini, huzursuzluklarını ve 1980’deki ölümüne kadar nasıl bir trajedinin etkisinde yaşadığını, hassas bir dille yeniden anlatıyor.” –Page de Libraires
Bir Hayat Nefesi
çev. Bengi De Sá Matos Paixão
Can Yayınları
Eylül 2025
152 s.
Her varlığın söyleyecek bir şeyi vardır ama yazmak için arzudan daha fazlası gerekir.
Bir erkek ve bir kadın, birbirlerinin yansımalarında kendilerini izleyen ve sorgulayan iki yazar. İsimsiz anlatıcı, kitabı için başkarakterini, yazar Ângela Pralini’yi yaratır, ancak bu karakter kendi hayatına kavuşunca yaratıcısını farklılıklarıyla şaşırtır, öfkelendirir. Yaratım sürecindeki krizleri ve sayfaların dışındaki dünyanın kendilerine biçtiği roller üzerine düşünürken, sonunda okurda şüphe uyandırmaya başlarlar. Yaratıcı kim, yaratılan kim? Hangisi Clarice’e daha yakın? Hangi ipliği takip etmeyi seçiyoruz? Kurguyu, kurgusal fikri mi yoksa eşsiz bir yazarın eşsiz evrenini mi?
Lispector’un edebî mirasının en derin ve çarpıcı örneklerinden biri olan ve hayatının son zamanlarında yazdığı, ölümünden sonra yayımlanan Bir Hayat Nefesi, kendi hayatından izler taşıyan tanrıvari bir erkek yazar ile onun yaratımı, “hayat nefesi üflediği” Ângela Pralini arasındaki mistik bir diyalog.
“20. yüzyılın en gizemli yazarlarından biri.” –Orhan Pamuk
Boşluğun Güncesi
çev. Ali Volkan Erdemir
Türkiye İş Bankası Kültür yayınları
Eylül 2025
152 s.
Karton boru imal eden bir şirketin tek kadın çalışanı olan Shibata için o gün de diğer günlerden farksızdır. İşyerindeki sorumlulukları meslektaşlarının aksine kahve ikramı, mutfak temizliği, şirketi ziyaret eden müşterilerin getirdiği tatlıların dağıtımı gibi adı konmamış farklı kalemler de içeren Shibata, katıldığı bir toplantı sonrası kirli kahve kupalarını temizlemeyi reddeder, hamile olduğunu ve bu kokulara artık katlanamadığını söyler. Çalışma arkadaşları şaşırsalar da durumu kabullenirler. Fakat bilmedikleri bir şey vardır: Shibata hamile değildir.
Şimdi ikna edici görünmek için önünde dokuz aylık bir süreç vardır ve genç kadın çok geçmeden durumun gereklerine kendini kaptırıverir: karnına doldurduğu havlular, bebeğin aylık gelişimini takip ettiği Anne Bebek Uygulaması, aldığı kiloları vermek için kaydolduğu hamile aerobiği sınıfı… Çok geçmeden gerçek ile yalan arasındaki çizgi incelmeye başlar. Shibata içinde büyüyen yalnızlığıyla barışmak ile onun dayattığı gerçekliğe teslim olmak arasında bir seçim yapmalıdır.
Emi Yagi, ona Osamu Dazai Ödülü’nü kazandıran ve yirmi iki dile çevrilen Boşluğun Güncesi’yle kadınların özellikle işyerlerinde karşılaştığı ayrımcılığa işaret ederken günümüz Japonya’sının en büyük sorunlarından olan yalnızlığın varabileceği boyutları da düşsel bir atmosfer ve sıradışı bir üslupla ele alıyor.
“Kadınların canlı, yaratıcı ve zengin iç dünyası üzerine okuduğum en tutkulu romanlardan biri.” –The New Yorker
“Günümüzde kadın olmanın ne anlama geldiği üzerine cevaplar içeren bir roman… Shibata’nın başvurduğu kandırmaca mükemmel bir başkaldırı niteliğinde.” –Electric Literature
Çatışma ve Müzakere:
Osmanlı'da Türkçe ve Ermenice Dramatik Edebiyat
Aras Yayıncılık
Eylül 2025
256 s.
Mehmet Fatih Uslu’nun kaleme aldığı Çatışma ve Müzakere: Osmanlı’da Türkçe ve Ermenice Dramatik Edebiyat, bu kez Aras Yayıncılık etiketiyle okurla buluşuyor. 19. yüzyılda ortaya çıkan ve yan yana gelişen iki modern dramatik edebiyatın önemli yazarlarını ve teatral metinlerini birlikte inceleyen bu değerli kaynak, imparatorluğun dönüşümüne ve krizine yönelik zihin açıcı sorularıyla döneme ve alana özgün bir yaklaşım sunuyor.
Hazırlayanlar: Bige Örer, Ömer Şişman
160. Kilometre
Ağustos 2025
96 s.
Dört Ayaklı Şehir: Kent, Doğa, Hayvan Çalışmaları Derneği ile 160. Kilometre birlikte sunar: Bige Örer ile Ömer Şişman’ın hazırladığı Hayvanlara Şiirler. Hayvanlarla bir arada, şefkatli ve adil bir dünya hayalinden doğan bu kitap, yirmi bir şairin şiirlerini Güneş Terkol ve Güçlü Öztekin’in çizimleriyle bir araya getiriyor.
İkinci Geliş:
Karanlık Aydınlanma, Küresel İç Savaş ve Kıyametin Ertesi Günü
çev. Ali Karatay
Ketebe yayınları
Eylül 2025
108 s.
Kıyametin eşiğinden geçtik. Bu teolojik kavram, halihazırda içinde yaşadığımız dünyayı tanımlamak için en uygun metafordur. Etrafımız kaosla çevrilidir: siyasi çılgınlık, ekonomik buhran, ekolojik felaket, entelektüel sinizm, teknolojinin hayatı simüle etmesi. Berardi, bu alaycı, karanlık, rahatsız eden ama aynı zamanda parlak ve heyecan veren yolculukta son yıllarda tanık olduğumuz bu olayları ele alıyor.
Günümüzde her yeni değişim, daha kötüye doğru bir değişim gibi görünüyor. Ancak artık hiçbir şeyin bizi kurtaramayacağı gerçeği, bir teslimiyet nedeni olarak görülmemelidir. Aksine, dünyamız öldüyse, başka bir dünyanın ortaya çıkması için alan açılmış demektir.
Kavşaktaki Adam:
Şavkar Altınel'in Hayat ve Yazı Yolculuğu
Paradigma Akademi Yayınları
Ağustos 2025
263 s.
Hâle Seval Kavşaktaki Adam: Şavkar Altınel'in Hayat ve Yazı Yolculuğu kitabıyla, yirmi yılı aşkın süredir şiirlerini, düzyazı kitaplarını, dergi yazılarını, yurt dışı çalışmalarını okuduğu edebiyatçımızla ilgili sürükleyici bir arayışa çıkıyor. Altınel'in duru, saf, imgeden uzak sadece yaşanmışlığın izlerini taşıyan şiirleriyle birlikte, uzak ülkelere yaptığı yolculukların anlatıldığı, birer otobiyografik roman niteliğindeki gezi kitaplarını da dikkatle gözden geçiriyor. Bir dedektif sabır ve titizliğiyle yakalayıp yorumladığı ipuçlarını izleyerek, şairin de, gezginin de ardında durduğuna inandığı "Kavşaktaki Adam"ı bütün yönleriyle okura sunmaya çalışıyor.
Değerlendirme ve yargılarının sağlamlığını, kendisinin de bir öykücü olarak edindiği deneyim kadar, gördüğü felsefe eğitimine de borçlu olan Hâle Seval, edebiyat araştırmalarına yeni bir ciddiyet ve derinlik getiren, çoğu kadın, bir dizi eleştirmenden oluşan zincirin son halkası gibi durmaktadır. Hermeneutik (yorumsama) üzerine yaptığı akademik çalışmalarını Orhan Pamuk ve Nakkaşlar ile farklı boyuta taşırken, Nedim Gürsel'le yaptığı nehir söyleşiyi içeren Yeryüzünde Bir Yolcu'yu da, Pamuk gibi onu da derinlemesine incelediği Nedim Gürsel'i Okumak: Kentler Kadınlar Yalnızlıklar izlemiştir. Yıllar içinde Şavkar Altınel hakkında kaleme aldığı yazıların yanı sıra, yazarla yaptığı söyleşi ve yazışmalara da dayanarak hazırladığı Kavşaktaki Adam: Şavkar Altınel'in Hayat ve Yazı Yolculuğu bu çalışmalarını bir üçleme haline getirmektedir.
Ölü Kızlar
çev. Elif Kaya
Jaguar Kitap
Ağustos 2025
160 s.
Meksikalı yazar Jorge Ibargüengoitia, Latin Amerika edebiyatında önemli bir yere sahip Ölü Kızlar romanıyla ilk kez Türkçede.
Ablasıyla birlikte küçük bir kasabada genelev işleten Serafina Baladro, onu terk etmekle kalmayıp gururunu da inciten eski sevgilisi Simón Corona’dan intikamını almadan huzur bulamayacaktır. Nereye saklanmış olursa olsun onu bulup öldürmeye ant içmiştir. Gerçekten de Serafina, Simón’u sonunda bulur. Ne var ki onu öldürmeyi başaramaz. Üstelik bu cinayet teşebbüsü, işlenmiş çok daha karanlık suçların gün yüzüne çıkmasına yol açar.
Jorge Ibargüengoitia, Ölü Kızlar’da kendine has edebi tavrıyla neden Meksika’nın geçen yüzyıldaki en önemli yazarlarından biri olduğunu da gösteriyor. Romanını, genelev sahibi González kız kardeşlerin gerçek hayat hikâyesinden hareketle âdeta bir polis tutanağı biçiminde yazıyor: Sadece suçu/suçluyu değil, yaşamın ta kendisini dedektif titizliğiyle ortaya seren bir edebi tutanak biçiminde.
Ölü Kızlar, Elif Kaya’nın İspanyolca aslından çevirisiyle…
“Jorge Ibargüengoitia, Ölü Kızlar’da romanın yazıldığı dönemde fazlasıyla popüler olan büyülü gerçekçilikten kaçınarak, Meksika’da olağan dünyanın bir parçası haline gelmiş zulüm ve cinayetleri anlatabileceği başka bir dil bulmaya çalışmıştır. Bu anlamda, aynı malzemeyi çeyrek yüzyıldan uzun bir süre sonra yayımlanacak son romanında işleyen Roberto Bolaño’ya örnek teşkil etmiştir.” —Colm Tóibín
Piyano Akortçusu
çev. Meltem Yılmaz Deniz
Holden Kitap
Ağustos 2025
393 s.
Daha önce Kuzey Ormanları ve Kış Askeri adlı romanlarını yayımladığımız, iki kez Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilen Daniel Mason, bu romanında da tarihi bir hikâye anlatıyor.
1886 yılında piyano akortçusu Edgar Drake, Savaş Bakanlığı'ndan tuhaf bir talep alır: Karısını ve Londra'daki sakin hayatını bırakıp nadir bulunan bir Erard kuyruklu piyanosunu akort etmek üzere Burma ormanlarına gitmelidir. Piyano, savaşın parçaladığı Shan Eyaletleri'nde barışı sağlamayı başaran, ancak alışılmışın dışındaki yöntemleri şüphe çekmeye başlayan esrarengiz bir İngiliz subayı olan Cerrah Binbaşı Anthony Carroll'a aittir.
Böylece Edgar'ın Avrupa, Kızıldeniz, Hindistan, Burma ve nihayetinde Shan Eyaletleri'nin ücra dağlık bölgelerine yolculuğu başlar. Edgar yolculuk boyunca pek çok gizemli olaya tanıklık eder. Asya’nın kendine has doğasını ve insanını keşfederken İngiliz sömürgesinin bu topraklardaki etkisini fark eder.
Ancak yolculuğu uzadıkça soruları da artar: Bir piyanonun savaş kazandırması mümkün müdür? Düşmanın kalbine müzikle nüfuz edilebilir mi? İnsan, bunca şeye tanıklık ettikten sonra hayatına aynı kişi olarak devam edebilir mi?
Yaylı Çalgılar Dörtlüsü
çev. Ömer Bozkurt
Kırmızı Kedi Yayınevi
Ağustos 2025
372 s.
Birbirine müzikle bağlanan dört insan. Kaybın, dayanışmanın ve sessizce büyüyen bir tehlikenin ağına düşmüş bir şehir.
Ve tüm bu sessizliğin içinden yükselen bir yaylı çalgılar dörtlüsünün notaları…
Usta yazar Anna Enquist, Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nde klasik müziğin derinliğini, dostluğun kırılgan bağlarını ve geçmişin acılarını incelikle örüyor. Müziğin uyuşmuş ruhlarımıza nasıl hayat verdiğini etkileyici bir yalınlıkla anlatan bu roman, Enquist’in şiirsel üslubu ve gerilimi her sayfada yükselten kurgusuyla bam telimize dokunuyor.
Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, etkisi günlerce süren bir ağıt, bir umut ve bir senfoni olarak okurla buluşuyor.
“Nasıl ki Bergman düşünceleri perdeye yansıtırsa, Enquist de aynı derinlikle satırlara işler.” —Florence Noiville, Le Monde