• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ENGLISH
  • GASTRONOMİ
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • KİTAPLAR
  • KRİTİK
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Haftanın vitrini – 2

Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Bir Dava Hikâyesi / Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu'nda Kürtler ve Ermeniler / Naif Ruhlar / Ne çok gelecek ne az zaman / Neredeyse Aynı şeyi Söylemek / Okur Değiştirmek / Sarayın Gözleri / Cinsiyeti Queerleştirmek / Uyanmak için Çok Geç / Zaman Bir Anne

K24

@e-posta

VİTRİNDEKİLER

7 Ocak 2025

PAYLAŞ

Bir Dava Hikâyesi:
Osman Kavala'nın Yedi Yılı
Derleyenler: Ayşe Buğra, Asena Günal
İletişim Yayınları
Ocak 2025
271 s.

Osman Kavala: Manchester Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 1982 yılında Kavala Grubu şirketlerinin yönetimini üstlendi. İletişim Yayınları’nın ve Ana Yayıncılık’ın kurucu ekibi içinde yer aldı. 1999 depremi ardından önayak olduğu dayanışma faaliyetlerinden sonra aktif iş hayatını bırakıp sivil toplum alanına yönelen Osman Kavala, Türkiye’de 1990’lardan itibaren gelişmeye başlayan sivil toplum hareketliliğinin önemli aktörlerinden biri oldu. 2002 yılında sivil toplum, insan hakları savunuculuğu ve kültür-sanat alanlarının kesişiminde yer alan Anadolu Kültür’ü kurdu. Osman Kavala, ana uğraşı olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Açık Toplum Vakfı, TESEV, TEMA Vakfı, Tarih Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı, Kültürel Mirası Koruma Derneği gibi pek çok sivil toplum örgütünde kurucu üye, yönetim kurulu üyesi veya danışma kurulu üyesi olarak bulundu. 2017 Ekim ayından bu yana Marmara Cezaevi’nde...

Bu kitap, siyasi görüşleri ve toplum anlayışları farklı olan pek çok insana, davanın bir aşamasında, “Burada tuhaf bir şey, kabul edilmesi zor bir şey oluyor” dedirten, bazen “Kafkaesk” diye tarif edilen bir dava sürecinin hikâyesi. Aynı zamanda, suç işlediğine dair kanıt olmadan tutuklanmış, hüküm giymiş ve kesintisiz yedi sene boyunca cezaevinde yaşamış bir insanın hayatının yedi senesinin hikâyesi.

Osman Kavala mülakatlarında Gezi davasının kendisini cezalandırmanın ötesinde siyasi amaçlara hizmet ettiğine, kendisiyle ilgili oluşturulan kurgunun Gezi protestolarını kriminalize etmek için kullanıldığına dikkat çekiyor. Bu yapılırken demokrasi değerlerine bağlılıkları, bunları savunuyor oldukları bilinen insanların, kendisi gibi, hukuksuz biçimde yargılandıklarını, delil olmadan mahkûm edildiklerini vurguluyor. Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve milletvekili seçilen Can Atalay, 2022 yılının Nisan ayından beri cezaevindeler. Kavala bu ağır hak ihlallerini siyasi gelişmelerle, insan haklarına ve insan hayatına değer vermeyen bir anlayışın yargıda yaygınlaşmasıyla ilişkilendiriyor.

Bir Dava Hikâyesi, okurlarını, sadece Osman Kavala’nın değil, özgürlükleri ellerinden alınan bütün suçsuz insanların yaşadıklarına daha duyarlı olmaya davet etmek amacıyla hazırlandı.

Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler
Derleyenler: Ümit Kurt, Ara Sarafian
Katkılar: Owen Miller, Emre Can Dağlıoğlu, Ümit Kurt, Nilay Özok-Gündoğan,Varak Ketsemanian
Aras Yayıncılık
Aralık 2024
176 s., büyük boy

Ümit Kurt ve Ara Sarafian’ın editörlüğünde Owen Miller, Emre Can Dağlıoğlu, Ümit Kurt, Nilay Özok-Gündoğan ve Varak Ketsemanian’a ait beş makaleden oluşan bu kitap, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda taşradaki Ermeni ve Kürt toplumlarının hem birbirleriyle hem merkezi hükümetle olan ilişkilerini hem de kendi iç siyasetlerini ele alıyor. Miller, Kurt ve Dağlıoğlu’na ait üç makale 1895-1896 Hamidiye katliamları sırasında Kilikya, Antep ve Van civarında olup bitenleri ele alırken kolektif şiddetin patlak vermesinin sosyopolitik nedenlerini retrospektif bir bakışla tespit etmeyi amaçlıyor. Özok-Gündoğan ve Ketsemanian’a ait diğer iki makale ise ilgili literatürün bir eleştirisini yaparak ve dönemin tarihyazımcılığında şimdiye kadar ihmal edilmiş hususların altını çizerek Osmanlı, Ermeni ve Kürt tarihleri yazılırken olgularla daha tutarlı ve daha kapsayıcı bir tarihyazımcılığının hayata geçirilmesinin yol ve olanaklarını tartışıyor.

Barry Sanders
Naif Ruhlar:
İnsanın Yok Oluşu
çev. Aydın Çavdar
Ayrıntı Yayınları
Ocak 2025
400 s.

Barry Sanders, modern toplumun bireye karşı kayıtsızlığını inceliyor. İnsana gösterilen ilginin yavaş yavaş azaldığı Sanayi Devrimi ile sözlerine başlayan Sanders, insani etkileşimlerin yitip gittiği, ölüme ve hayata karşı ortak tutumlarda radikal değişikliklerin ortaya çıktığı modern çağa uzanırken insanı insan yapan unsurların kaybolmasından yakınıyor. Günlerimiz, dikkat göstermemizi gerektiren ve bizi kendi dünyamızdan çıkarıp insanlık dışı, kısır ve soyut bir dünyaya iten bitmek tükenmek bilmez bir bilgi bombardımanıyla dolu. Aynı zamanda kolektif bilinç duygusunu da kaybettik. Bu kayıp,
Avrupalı güçlerin yükselişine ve dünya çapında sömürgeleşmeye kadar uzanan iki yüzyılda doruğa ulaştı. İşte bu ortamda zehrimizi, köktenci yaklaşımların çeşitli biçimleri arasından seçiyoruz; bunların her biri yalnızca diğerine yönelik tehdit oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda insanlığın ta kendisine karşı bir tehdit oluşturuyor. Sanders insanlığın yok oluşunun sebeplerini ortaya koyarken, kurtuluşunun çarelerini düşünmemize yardımcı oluyor.

İlyas Tunç
Ne çok gelecek ne az zaman
–Yirminci Yüzyıl Trajedileri
Metis Yayınları
Ocak 2025
248 s.

İlyas Tunç, yirminci yüzyılda dünyanın dört bir yanında siyasi, etnik ya da dinsel nedenlerle işlenmiş cinayet, katliam veya kırımlara odaklanıyor. Bir kısmını hiç bilmediğimiz, bir kısmını unuttuğumuz bu olayları dikkatli bir dille anlatan Tunç özellikle devletlerin ya da devlet gibi davranmak isteyen hareketlerin karanlık tarihine ışık tutuyor. Yakın geçmişte de olsa geride kaldığını düşünmeye meylettiğimiz bu tür örgütlü şiddet eylemlerinin yaşadığımız dünyayı şekillendirmekte rolü olduğuna şüphe yok.
Ne çok gelecek, ne az zaman bizi bir kez daha, uygarlığın içinde saklı duran barbarlığı ve ona karşı koyma gücümüzü düşünmeye çağırıyor. Yüzleşmek pişmanlık duymayı, pişmanlık duymak ise söz konusu kötülükleri bir daha yapmamayı sağlayabilir. Kitabın diri tutmak istediği bu umuda, bölgesel savaşların sürdüğü, küresel bir savaş tehdidini hissettiğimiz şu yirmi birinci yüzyılda çok ihtiyacımız var.

Umberto Eco
Neredeyse Aynı Şeyi Söylemek
çev. Eren Cendey
Doğan Kitap
Ocak 2025
400 s.

İtalya’nın Libya’yı işgali ve asi çetelerle yıllarca süren çarpışmalarıyla ilgili anıların henüz taze olduğu yıllarda geçen çocukluğumda sık sık anlatılan bir hikâyeyi anımsıyorum. İşgal kuvvetlerinin peşine takılan bir İtalyan maceraperest o dili hiç bilmese de kendini Arapça çevirmeni olarak işe aldırmıştı. İsyancılardan olduğu varsayılan biri yakalandığında sorguya tabi tutuluyordu; İtalyan subay İtalyanca olarak sorusunu soruyor, sahte çevirmen de uydurduğu Arapçasıyla bir şeyler söylüyordu; sorguya çekilen kişi hiçbir şey anlamıyordu ve kim bilir neler söylüyordu (olasılıkla yanıt da anlaşılamıyordu) ve çevirmen kendi keyfine göre şahsın yanıt vermeyi reddettiğini ya da her şeyi itiraf ettiğini uyduruyordu ve genellikle isyankâr idam ediliyordu. Tahminime göre dalavereci arada sırada merhamete geliyor, sorguladığı zavallının ağzına onu kurtaracak sözler de uyduruyordu. Her neyse, bu hikâyenin nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Çevirmen belki hakkına düşen parayla onurlu bir hayat sürmüştür, belki de sahtekârlığı ortaya çıkmıştır ve başına gelebilecek en kötü şey işten atılması olmuştur.

Bu öyküyü anımsadıkça asıl çevirinin daima ciddi bir iş olduğuna, hiçbir yapısökümcü çeviri kuramının etkisiz kılamayacağı bir meslek ahlakı gerektirdiğine inanıyorum.

Umberto Eco’dan çeviri, çevirmenlik ve diller arası geçişler üstüne eşsiz bir kitap. Çeviri konusunda duyarlı tüm okurlara yeni ufuklar açarken neşeli anekdotlarıyla okuma sürecini son derece eğlenceli kılacak.

Orhan Koçak
Okur Değiştirmek:
Orhan Pamuk Üzerine Üç Deneme
Everest Yayınları
Ocak 2025
312 s.

Orhan Koçak, Okur Değiştirmek: Orhan Pamuk Üzerine Üç Deneme adlı bu yeni kitabında, edebiyatımızın yaşayan en büyük kalemlerinden Orhan Pamuk’un romanlarını farklı veçheleriyle incelerken eserlerin okurla ilişkisini de odak noktasına yerleştiriyor. Pamuk’un üç romanını, Kara Kitap, Yeni Hayat ve Masumiyet Müzesi üçlüsünü mercek altına aldığı bu kitapta, 70’lerin sonlarında modernizmin serin hava dalgasının nihayete ermesiyle, okuru aktif bir katılımcı haline getiren bir anlatı biçiminin belirdiğini ortaya koyuyor. Kitapta bir araya gelen denemelerde, edebiyatın sırf sözcüklerden oluşmak yerine, okurun zihnindeki karşılıklar ve sorularla şekillenen bir düşünsel yapboz olduğuna dair kuvvetli bir sav ortaya atılıyor. Koçak, Pamuk’un edebiyatında okurun yeniden inşa edilme sürecini, toplumsal ve kültürel bağlamlar çerçevesinde, edebi metnin özgünlüğünü de göz ardı etmeden titiz bir dikkatle ve keskin eleştirel zekâsıyla irdeliyor.

Okur Değiştirmek, Pamuk’un eserlerini daha derinden çözümlemek ve edebiyatın okurla kurduğu bağı yeniden düşünmek isteyenler için bir davet.

Fabrizio Casaretto
Sarayın Gözleri:
Osmanlı’nın İlk Fotoğrafçılarından Sébah&Joaillier’nin Hikâyesi
Mundi Kitap
Ocak 2025
288 s.

Marsilya, Cenova, Halep, İstanbul… İtalyan, Fransız, Ermeni, Yahudi, Rum, Türk… Gemiler, yolculuklar, karşılaşmalar… Tarihî bir roman tadında, geniş Osmanlı coğrafyasının özeti gibi bir aile: Sarayın Gözleri, Osmanlı’nın ilk fotoğrafhanelerinden biri olan Sébah&Joaillier’nin kurucularından Sébah ve Joaillier aileleriyle, 1800’lerde İstanbul’da makarna üretip satmaya başlayan Casaretto ailesinin hikâyesine konuk ediyor bizi. Aşçılık ve kuyumculukla başlayan, sonrasında fotoğrafçılığa da uzanan aile öyküsünün yazarı ise, bu Levanten ailenin halen İstanbul’da yaşayan son temsilcilerinden Fabrizio Casaretto. Büyükannesinin konuştuğu bir video kaydından yola çıkarak aile tarihçesini merakla araştıran, araştırmakla kalmayıp onları birer roman karakterine dönüştüren Casaretto, okuru 19. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan renkli bir dünyaya davet ediyor.

Sarayın Gözleri, sarayın resmî fotoğrafçısı olan, sadece İstanbul değil, Bursa ve İzmir gibi birçok şehrimizin ilk panaromik fotoğraflarını çeken, ünlü ressam Osman Hamdi Bey’le birlikte geleneksel kıyafetlerimizi fotoğraflayan, kısaca bize paha biçilemez bir kültür hazinesi miras bırakan Sébah&Joaillier Fotoğrafhanesi ile iki yüz yıldır varlığını bu şehirde sürdüren Casaretto ailesinin yer yer duygusal, yer yer şaşırtıcı anılarıyla bezeli, başka bir “bu topraklar” hikâyesi…

Trans Çalışmaları:
Cinsiyeti Queerleştirmek
Derleyenler: Stephen Whittle, Susan Stryker
çev. İlkay Özküralpli
Dipnot Yayınları
Ocak 2025
304 s.

Trans çalışmaları alanına giriş niteliğinde olan bu eserin üçüncü kitabı trans çalışmalarının bir akademik disiplin olarak kuruluşuna tanıklık eden ve queer teoriyle hesaplaşan çalışmaları içeriyor. Bu çalışmalar, sosyal bilimlerin önyargısızlık iddiası tartışmalarına trans çalışmalarının ayırt edici yöntemleriyle katkı sunuyor.

Kitapta yer alan ve cinsiyet çalışmaları için birer dönüm noktası olan iki metin bu çalışmanın kaynak değerini ayrıca vurguluyor: Sandy Stone’un, makul tarih inşasına karşı transları kendi hikayelerini kendi ağızlarından anlatmaya çağırdığı çağdaş trans çalışmaları manifestosu ve Susan Stryker’ın, trans çalışmalarını eleştirel queer çalışmalarına bağlayan ilk akademik çalışma olan, Frankenstein ile öfkeli hasbıhali.

Kate Bornstein ise, okura şu basit ama sıkça unutulan gerçeği hatırlatacak: “Feminizmin geleceği için kötü olan erkek ayrıcalığıdır…

Bu eser, trans çalışmaları serisinin diğer kitapları gibi trans ve feminist literatür için önemli bir kaynak niteliğinde.

Slavoj Žižek
Uyanmak için Çok Geç – Gelecek Yoksa Bizi Ne Bekliyor?
çev. Barış Gönülşen
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ocak 2025
160 s.

Küresel kıyamete beş dakika kaldığını, bu yüzden şu an felaketin önüne geçmek için köprüden önceki son çıkışta olduğumuzu hep duyuyoruz. Peki ya facianın zaten yaşandığını, kritik anı şimdiden beş dakika geçmiş olduğumuzu varsaymak, bu faciayı önlemenin tek yoluysa?

Küresel iklim krizi, ekolojik yıkım, kıtlıklar ve salgın hastalıklar gibi birbirini besleyen ve ancak küresel bir işbirliğiyle çözülebilecek krizlerle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde, Rusya-Ukrayna savaşı vesilesiyle “medeniyetler çatışmasının” tüm şiddetiyle geri döndüğüne tanık oluyoruz.

Žižek Uyanmak İçin Çok Geç’te mevcut jeopolitik durumdan yola çıkarak, geleceği değiştirmek için acil ihtiyaç duyulan özgürleştirici siyaset imkânlarını değerlendiriyor; sıklıkla düşünülenin aksine, felaketi kaçınılmaz bir şey olarak kavramanın ve gelecekle birlikte geçmişi de bu açıdan yeniden tahayyül etmenin tek çare olabileceğini savunuyor.

Ocean Vuong
Zaman Bir Anne
çev. Gökçenur Ç.
Harfa Yayınları
Aralık 2024
124 s.

Ocean Vuong, bu ikinci şiir kitabında annesinin ölümü sonrası yaşadığı deneyimle karşımıza çıkıyor. Vuong, annesinin yokluğunu anlamlandırmak için çabalarken hayatındaki tüm kayıplarla hesaplaştığı bir sürece giriyor ve özellikle babasının ve genç yaşta ölen yakın arkadaşlarının kayıplarını da ele alıyor. Şiirlerinde, ölümün ardından yaşamın ne anlama geldiğini sorguluyor ve kederin ötesinde hayatta kalmaya kararlıyken keder içinde olmanın paradoksunu somutlaştırıyor.

Zaman Bir Anne, her zamanki Ocean Vuong bileşenlerinin çoğuna sahip; bağımlılık, ırkçılık, aile, şiddet ve Vietnam’daki savaşın hayaleti. Vuong, ilk şiir kitabı olan Gece Göğünde Çıkış Yaraları’ında ki bu temalarla uyum içinde kalarak, Amerika’da bir Amerikan savaşının ürünü olmanın bedeliyle tekrar yüzleşiyor. Dil ve biçimle ilgili yenilikçi ve cüretkar bir deneyi temsil eden Zaman Bir Anne, hayatın içinde yaşadığımız ve sorguladığımız temaların gerçekten nasıl tükenmez olduğunu tekrar bize hatırlatıyor.  2016 Whiting Ödülü, 2017 TS Eliot Ödülü ve 2019 MacArthur bursu sahibi olan Vuong, uğruna yaşamaya ve keşfetmeye değer her şeyi bize yine yüksek sesle söylüyor.

“Anne Bir Zaman, akıldan çıkmayan, teselli edilemez, hassas ve taklit edilemez bir kitap. Şairin annesi, bu sayfaların ilham perisi ve koruyucu ruhu olur. Şiir üstüne şiir yazan Vuong, bir ağıtın ne olduğu fikrini yeniden tanımlar bize. Tüm bu trajedi ve hassasiyet kesişiminden gerçek bir bilgelik ortaya çıkartır: Vuong bize sadece nasıl yas tutulacağını değil, nasıl yaşayacağımızı da öğretiyor.” —Ilya Kaminsky, Sağır Cumhuriyet kitabının yazarı.

“Hassas ve yürek parçalayıcı... Vuong’un şiir koleksiyonu, kederi hem bir duygu hem de kutsal bir eylem olarak ele alıyor. 2019 tarihli romanı Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz’i bir vahiy haline getiren içgüdüsel temalara geri dönen Vuong, son derece kişisel bu şiir koleksiyonunda annesiyle paylaştığı hayatı ve birlikte oluşturdukları aile anlayışını yeniden gözden geçiriyor.” —Time

“Zaman Bir Anne, Vuong’un annesinin ölümüne bir ağıt niteliğinde… Vuong, şiirlerinde kederin kıvrımlarında dolaşıyor. . .  şairin dili annesinin ruhunu sanki hafıza ışınlarıyla aydınlatıyor.” —Associated Press

“Vuong’un şiir kanonundaki önemine dair daha fazla kanıta ihtiyacımız yok.” —Chicago Review of Books

“Delici...  Zaman Bir Anne‘deki şiirler, bir anneyi kaybetmenin ne anlama geldiğinin karmaşıklığını anlatıyor. Vuong’un şefkatli ama gözü kara sözleriyle, sadece bir annenin vücudunda başka bir kalbi taşıyabileceğini hatırlıyoruz.” —Los Angeles Review of Books

 
Yazarın Tüm Yazıları
  • Bir Dava Hikâyesi
  • Cinsiyeti Queerleştirmek
  • Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Kürtler ve Ermeniler
  • Naif Ruhlar
  • Ne çok gelecek ne az zaman
  • Neredeyse Aynı şeyi Söylemek
  • Okur Değiştirmek
  • Sarayın Gözleri
  • Uyanmak için Çok Geç
  • Zaman Bir Anne

Önceki Yazı

PORTRE

Selim İleri üstüne:

Uzun bir dostluğun akşamı

“Yazmak onun için solumaktı. Metinleri metinler içinde düşünür, bir romanla uğraşırken diğerlerini kurgulardı. Konuşmaları da sadece romanlar üstüneydi.”

HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Sonraki Yazı

TADIMLIK

“Tarz değiştirmekle yetinmeyip

okur değiştirmek”

Orhan Koçak'ın Okur Değiştirmek: Orhan Pamuk Üzerine Üç Deneme adlı kitabı Everest yayınları tarafından bu hafta basılıyor. Kitabın önsözünü Tadımlık olarak sunuyoruz.

K24
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist