Haftanın kitapları – 32
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Barbara / Baştan Başa / Dünyanın Sonundaki Mantar / Fuhş-i Atik – Eski İstanbul'da Hovardalık / Haiti Devriminin Kısa Tarihi / İnsafsızlar / İstanbul'u Doyurmak/ Kökler ve Kanatlar: Ararat ve Ötesi / Ördekler, Newburyport / Suçsuzlar
Baştan Başa
Dipnot Yayınları
Ağustos 2023
160 s.
“Hep öyle yaşamışlardı. Başka türlü yaşamak gelmiyordu akıllarına. Yeni bir yol, farklı bir tercih... Uzaktı onlara. Kabullenilen bir hayatın dışına kolay kolay çıkmak herkesin harcı değildi. Gündelik tasalarıyla, canlı hâlleri ve tembellikleriyle, neşeleri ve derin olmayan kederleriyle, masumiyetleri ve zararı küçük çekişmeleriyle, büyütmemeyi bildikleri sıkıntılarıyla bu onların hayatıydı. Gördükleri, duydukları başka hayatlar da vardı. Ama yenisini denemek zordu. Daracık bir alanda bile olsa seyrini kestirebildikleri, öngörebildikleri bir hayatın verdiği güvenlik duygusu rahatlatıyordu onları belki de. Ötesi risk, ötesi belirsizlik ve bilinmezlik... En iyi bildiklerini yaşayarak var kılıyorlardı kendilerini.”
Sadık Aslan’ın öyküleri boylu boyunca uzanan Amanos Dağlarından geliyorlar. Sorkê köyünün toprak yolundan geçip. Amanosların yamaçlarına serpilmiş köylerin cılız ışıklarını getiriyorlar. Çocuklar sabırsızlıkla koşup ellerini ayaklarını suya daldırmaya başlıyor. Akan su aralıklarla gölcükler oluşturmuş. Avluya sonradan eklenmiş bir terasta oturuyoruz. İki karakol arası uzanan sınır telleri tam karşımıza düşüyor. Çocuklar köşede yine toprakla oynuyorlar. Asfaltta kulağı okşar biçimde yumuşak bir akış sesiyle ilerleyen araçlara dalıyoruz.
Barbara
çev. Mehmet Tahir Öncü
Olisipo Yayınevi
Temmuz 2023
112 s.
"Dünya Edebiyatı serimize Hermann Broch’un öyküleriyle başlıyoruz. Edebiyatla felsefenin ortak sularında gezinmiş bu seçkin yazarın hikâyeleri Türkçede ilk kez kitaplaşıyor. Has okuru tedirginliğe davet ediyoruz:
Pencerenin pervazına oturdum ve dışarıya bakarak manzaraya daldım; yaratılmış her şeyin karanlığından duyduğum sonsuz ve korkutucu acı içimi tıka basa doldurdu."
Dünyanın Sonundaki Mantar:
Kapitalizmin Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine
çev. Erdem Gökyaran
YKY
Ağustos 2023
376 s.
Dünyanın Sonundaki Mantar’da çağımızın en tuhaf meta zincirlerinden biri olan matsutake mantarı üzerinden kapitalizmin bıraktığı enkaza karşı doğanın direnme biçimlerini, ormanın ve ağaçların hikâyelerini anlatıyor Anna Lowenhaupt Tsing.
Biyoloji, ekoloji ve genetik biliminden de beslenen Tsing, “kapitalist yıkım” ile “işbirliğine dayalı hayatta kalma” ilişkisi üzerine özgün bir incelemeye imza atıyor.
Dünyanın Sonundaki Mantar, 21. yüzyılın antropoloji klasiklerinden.
Tsing gözü pek bir hikâye örüyor… Kesişen kültürlere ve doğanın dirençliliğine dair sürükleyici anlatısı modernite ve ilerleme hakkında yeni bir perspektif sunuyor.
Publishers Weekly
“Uygarlığın temel ilkelerinin ötesine geçen gerçek hikâyeler anlatmanın yeni yollarını bulma vakti geldi. İnsan/Doğa ayrımından kurtulduğumuzda, tüm varlıklar yeniden hayat bulabilir, kadınlar ve erkekler dar görüşlü bir akılcılığın sınırlarına hapsolmaksızın kendilerini ifade edebilir. Artık gecenin karanlığında bir fısıltıdan ibaret olmayan bu hikâyeler, aynı anda hem gerçek hem masalsı bir nitelik taşıyabilir. Yarattığımız bu felakette hâlâ bir şeylerin canlı kalmış olmasını başka türlü nasıl açıklayabiliriz ki?”
Fuhş-i Atik – Eski İstanbul'da Hovardalık
yay. haz. Nuri Akbayar
Oğlak Yayınları
Ağustos 2023
272 s.
"Sen gitgide bir âfet-i devran olacaksın
Canlar yakacak âteş-i sûzan olacaksın
Bilmem ne zaman derdime derman olacaksın
Çağın geçecek sonra peşiman olacaksın.
Kalp düşünce ve isteklerinin harekete geçişindeki incelik kayboldu. Ruhun, içe işleyip isteğini hızla anlatma duygusuna artık lüzum kalmadı. Fuhuş, çıplak ve perişan sokak ortalarına, duvar diplerine, viranelere, ıssız yerlere, deniz kenarlarına, ağaç altlarına, gölgeliklere doldu. Tabir mazur görülsün, çoluk çocuk maskarası ve belki, bir kat daha rezil oldu!.. Bir kişinin bile bilmesine razı olmayan eski fuhuş, gözlerini açıp da bugünlerin apaçık rezaletlerini görecek olsa bana öyle geliyor ki utancından kan ter içinde kalır."
Haiti Devriminin Kısa Tarihi
çev. Gülcan Ergun
Temmuz 2023
216 s.
Haiti Devriminin hikayesi, özgürlük ve eşitlik hakkındaki modern fikirlerin kaynağı olarak Batı Avrupa uygarlığını görmek isteyenler için çarpıcı bir hatırlatmadır. ABD’de ve Fransa’da özgürlük ve eşitlik fikirlerini etkili bir dille formüle eden devrimci liderler, Atlantik dünyasında siyahların köleleştirilmesini sürdürmek için ölümüne savaşmaya hazırlardı. “Bu topraklarda köle olamayacağını; köleliğin bu topraklarda sonsuza dek kaldırıldığını” ilan eden ilk anayasa ABD’nin ve devrim Fransası’nın anayasaları değil Toussaint Louverture’ün 1801 Anayasasıydı. Tüm insanların eşit değerde olduğunun tanınması, dünya için gerçekten evrensel bir değerler dizisinin temeli olacaksa, bu ilkenin Fransız Saint-Domingue kolonisindeki Afrika kökenli insanların mücadelelerinin bir sonucu olarak ilk defa açıkça ifade edildiğini teslim etmeliyiz.
İnsafsızlar
çev. Gökçe Yavaş
Ayrıntı Yayınları
Ağustos 2023
128 s.
İnsafsızlar Philippe Djian’ın karanlık dünyasından, başına buyruk ve sürprizlerle dolu kaleminden çıkan, hiç de sıradan olmayan bir ailenin hikâyesi… İnsan duygularının sefilliğini ve düşüncelerinin bencilliğini yalın bir dille anlatan yazar, karakterlerin iç dünyalarını takip ederken kendimizi sorgulamamıza da neden olacak.
Hâlâ burada olsaydı tüm bunlarla uğraşmam gerekmezdi. Hâlâ burada olsaydı böyle sorunlar doğmazdı. Hayatımın bir anlamı olurdu. Gölgelerle dolu bir vadide yürüyorum ve yerler korlarla kaplı…
Diana eşini kaybettiğinden beri, eşinin kardeşi Marc’la yaşamaktadır. Marc her anlamda onun üzerine titrer ve ikili yaslarını beraber atlatmaya çalışırlar. Ancak fırtınalı bir akşamın sabahında Marc sahilde kıyıya vuran üç paket uyuşturucu bulunca, Diana’nın abisi Joël’in yardımıyla bunları satmaya karar verir ve her şey bir anda değişir. Sıkıntılar peş peşe gelir, arkadaşlıklar bozulur, aşk ölüme karışır ve bu karmaşanın ortasında yeni duygular ortaya çıkar. Kimsenin kimseye güvenemediği, herkesin hem psikolojik hem sosyal anlamda hayatta kalma ve sevgiye tutunma savaşı verdiği bir dünyada geçer olaylar. Romanın kahramanlarıysa adaletin olmadığı bir dünyada hâlâ büyüyememiş milyonlarca insan gibi insafsızlar…
İstanbul'u Doyurmak
Gıda İaşesinin Politik Ekonomisi
İletişim Yayınları
Temmuz 2023
238 s.
İstanbul, yüzlerce yıl Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, günümüzdeyse Türkiye’nin finansal kalbi olan, tarihî, kültürel ve ekonomik açıdan her zaman önemli bir şehir. Candan Türkkan, İstanbul’u Doyurmak’ta “iaşe”nin, iktidarın kendini var etme araçlarından biri olduğu tespitinden hareket ediyor; söz konusu tespitin yüzyıllar içinde bu toprakların kendine has ekonomi politiğiyle nasıl dönüşüp ne gibi sosyal ve siyasi sonuçlar yarattığını ele alıyor.
Osmanlı döneminde İstanbul’un iaşesine ilişkin birincil kaynakları, tarihî, antropolojik ve coğrafi çalışmaları kullanarak gıda sisteminin özelliklerini belirleyen Türkkan, bu sistemin 19. yüzyıldaki çözülüşünü takip ederek Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan geniş bir tarihsel süreçte gıda rejiminin son derece etraflı bir analizini yapıyor. 1980’lerden itibaren gündelik hayatta/ ekonomide yaşanan dönüşüm ve değişimlerin, neoliberal politikaların, küreselleşmenin, sermaye piyasalarının, tedarik zincirlerinin izini sürerek İstanbul’un nasıl doyurulduğunun/doyduğunun günümüzdeki dinamiklerine daha yakından bakıyor. Üstelik hem farklı bir gıda sistemi hem de farklı bir gıda rejimi vaat eden “karşı hareketleri”, alternatif yaklaşımları da ihmal etmeyerek.
İstanbul’un olduğu kadar Türkiye’nin de gerek tarihini gerek iaşe kültürünü, değişen beslenme politikalarını anlamak için çok önemli bir kaynak.
“(...) gıdanın nasıl üretildiğinin, hangi gıdaların üretil- diğinin, üretim yerlerinden tüketim noktalarına nasıl taşındıklarının, nerede ve nasıl alınıp satıldıklarının, onları kimlerin işleyip tükettiğinin, tüm bunların siyasi sorular olduğunu ve dolayısıyla siyasi bünyenin nasıl tesis edildiğinin, egemenle tebaa arasındaki ilişkinin doğasının –kimin, kimi, nasıl yönettiğinin ve bu yönetimin neyi gerektirdiğinin– göstergeleri olduklarını savunuyorum.” –Candan Türkkan
Kökler ve Kanatlar: Ararat ve Ötesi
Src Kitap
2023
Ağustos 2023
272 s.
Kökler ve Kanatlar’da kültürün önemli bir öğesi olan mutfak üzerinden topluma bir ayna tutuluyor. Türk, Ermeni ve farklı kimlikler bağlamında milli mutfak tartışmaları Ozinian’ın usta kaleminden titizlikle incelenmiş ayrıntılar üzerinden aktarılıyor. Yazar, kadim bir Ermeni yemeği olan balkabağı dolması Ğapama’nın şiirsel hikayesini, Ermeni mutfağının bir diğer klasiği paça çorbası Khaş’ın kültürel değerini, Osmanlı sahurlarında pişirilen ıstakozları ya da Ermeni mezesi Topik’in köklerini anlatırken, mutfak ve kimlik arasındaki derin ve gizli etkileşimin detaylarını da paylaşıyor.
“Ermeni tarihini ve Ermenileri ne kadar az tanıdığımı anladım. Tarihi olayları biliyordum ama insanların üzerindeki etkilerini, bıraktıkları izleri, açtıkları yaraları, yaşattıkları özlemi, çağrıştırdığı duyguları ilk kez böylesine derinlemesine okuyordum. Sık sık bir yemek tarifiyle birlikte.
Neler varmış meğerse görmezlikten gelinmiş, söylenmemiş, sessizlikle geçiştirilmiş, sansürlenmiş, yasaklanmış…
Kitap bir söyleşi gibi. Okurla bir diyalog içinde yazar. Türkçe yazılmış yazılar.
Yani Türklerle sohbete girişmiş gibi Alin. …Öylesine kapsamlı ki metinler, özellikle yaşananlarla yüzleşmeye açık okurlar için satır araları öylesine zengin ki Okunmasını tavsiye ederim. Pişman olmayacak okur. Sürpriz yemekleri denese de denemese de.” –Dr. Hercules Millas, Akademisyen, Yazar
Ördekler, Newburyport
çev. Mahir Koçak
Yedi Yayınları
Ağustos 2023
1043 s.
Amerika Birleşik Devletleri’nde peş peşe turtalar yapan Ohio’lu bir ev hanımı gerçeklik ve anlamsız bir bilgi fırtınası arasındaki boşlukları doldurmaya çalışırken bir yandan da çocukları, merhum anne babası, Afrika filleri, “mutlu çiftlerin” yatak alışkanlıkları, Kitle İmha Silahları ve bir tahtalı güvercin yavrusunun nasıl yumurtadan çıkacağı hakkında endişelenir. Alenen Silah Taşıyan adamlardan nasıl sakınılır, okul saldırıları ne olacaktır? Hastane borçları? Çevre kirliliği? Glazürlü limonlu kekin doğru tarifi nedir? Peki ya Jane Fonda’nın yaşam sırrı? Çocuğunuzun oyuncak traktörlerine basıp dururken, ülkenizin geçmişi çalınan topraklara ve bozulan anlaşmalara dayanırken insan kafasını nasıl toplar?
ABD’nin geçmişteki ve şimdiki barbarlıklarına karşı ağır bir suçlama, günümüz dünyasına ve yaşam biçimlerine bir eleştiri, çevresel felakete adım adım şuursuzca ilerlememize yakılmış bir ağıt. Ayrıca komik. Bilinç akışından ziyade bir bilinç taşkınlığı olarak adlandırabileceğimiz, yapbozu andıran bir üslupla yazılmış, yayımlandığı 2019 yılında Booker Ödülü Kısa Listesi’ne kalan Ördekler, Newburyport’ta Lucy Ellmann bizleri 4 çocuklu, orta yaşlarındaki bir kadının içsel monoloğuna davet ediyor ve sabırlı okurlara kolayca unutamayacakları bir okuma tecrübesi vadediyor.
"Suçluluk, yas, öfke, pişmanlık, şefkat ve tüm öteki duyguların sağduyu ve mantığın kıyısında nasıl dengesiz bir gel-git halinde olduğunu gösteren olağanüstü bir edebi temsil. Ördekler, Newburyport’un biçimi belki de hayatın abes orantısızlığının bir göstergesi… Serbest çağrışıma dayalı akış birikerek müthiş bir biçim güzelliğine dönüşüyor, kendine özgü üslubun ritmi ve örüntüleri okuyucuyu müzik ya da şiir gibi sarmalıyor. Aynı ölçüde, bu kitap kapitalist patriarkaya karşı bir suçlama ve yazar bunu ustalıkla, tepeden bakma ve ahlaki üstünlük taslama tuzaklarına düşmeksizin yapıyor. Şayet sanat, topluma beceriyle ayna tutma kıstasıyla ölçülüyorsa, Ellman bu çağın en önemli romanını yazmış." –The Paris Review
Suçsuzlar
çev. Saliha Yeniyol
İthaki Yayınları
Ağustos 2023
336 s.
İlk romanı kırk beş yaşındayken yayımlanan Hermann Broch, Nazilerin Avusturya’yı ilhakının ardından sosyalist bir dergi bulundurduğu şüphesiyle kısa süreliğine hapis yattı ancak aralarında James Joyce’un da olduğu dostları sayesinde önce İngiltere, sonra Amerika’ya göç etti. Yazarın 1950’de yayımlanan Suçsuzlar’ı ise on bir hikâyeden mürekkep bir roman.
1913-1923-1933. Cinayet, şehvet, utanç, antisemitizm, ikiyüzlülük ve intihar. Nazizm yolundaki Almanya’da burjuvalar, yaklaşan tehlikeyle değil, başka dertlerle uğraşmaktalar. Einstein’ın genel görelilik teorisine karşı protestolar düzenlemekle mesela. Ve tüm bunların ortasında bir barones, bir matematik öğretmeni, bir hizmetçi ve diğerleri konforlu bir tür umursamazlığın mahkûmları âdeta. Uyuklamayı, sevişmeyi, herhangi bir toplumsal direniş eylemine tercih ediyor hepsi.
Vergilius’un Ölümü’nün yazarı Hermann Broch hayattayken yayımlanan son eseri olan Suçsuzlar’da, Adolf Hitler’in yükselişine yol açan toplumsal çürüme ve apolitizmi anlatıyor.
“Broch varoluşun bilinmeyen, yeni bir alanını keşfetti.” –Milan Kundera
“Broch’un duyguları öylesine benzersiz bir şekilde gelişmişti ki o zamanlar ortalıkta dolaşan en ucuz açıklamalar bile onu özgünlüğünden uzaklaştırmıyordu.” –Elias Canetti
Önceki Yazı
B. Nihan Eren:
“Kaynağımı nefesten aldım, vurgum yaşamaya dair.”
“Evet, Nefeshane ölümle başlıyor ama yas ve umutsuzlukla değil, tersine yaşamın sürekliliğine duyduğum bitmek tükenmez hayranlığımla yazdığım için, bu çelişkiyi içerdiği için hayatla, dirimle dolu bir kitap olduğunu söyleyebilirim.”
Sonraki Yazı
Roni’ye, Elsa’ya ve Londra'ya dair
“Yirmi sekiz yıl önce Londra’da kayıtlara geçen ama daha önce hiç yayımlanmamış bu portre denemesi Roni’nin söz konusu kentte nasıl yaşadığına ilişkin bir şiiriyle noktalanıyor. Muhtemelen herkes sevdiği Roni’den birtakım izler bulabilecektir satır aralarında.”