• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ENGLISH
  • GASTRONOMİ
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • KİTAPLAR
  • KRİTİK
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Flört grubuyla söyleşi:

“Sound anlayışımız Türk müzik sektörünün çizgisiyle hiç kesişmedi”

“Analog dönemlerde müzik üretimi oldukça pahalı bir süreçti ve bu süreçleri işletebilmek için yapımcılara ihtiyaç vardı. Müzik üreten biri olarak bu ilk bakışta harika gibi görünmekle birlikte, bu sistemin bazı yan etkilerini de fark etmiş bulunuyoruz: Müzik enflasyonu.”

Flört. Sağdan sola: Çağatay Kehribar. Kutay Bür, Ata Akdağ ve Ozan Kotra

ULAŞ BAGER ALDEMİR

@e-posta

MELİSA YILDIRIM

@e-posta

SÖYLEŞİ

21 Ağustos 2024

PAYLAŞ

Hadi gelin biraz eski günlere gidelim. Flört bize ‘90’ların ruhunu hatırlatıyor. Flört’ün tarihini anlatır mısınız?

Ata Akdağ: Müziğe ‘90’lı yıllarda başladık ve ilk beste çalışmalarımız da o yılları kapsar. Ancak Flört herhangi bir 10 yıllık döneme sıkıştırılamayacak, “zamansız” diyebileceğimiz bir müzik yapısına sahip. Akranlarımız Metallica’nın başını çektiği heavy metal türüne ya da Seattle’dan yükselen yeni rock dalgasına kulak verirken biz önce ‘60’lı ve ‘70’li yılların pop, rock, disko ve progresif müziklerini dinleyerek altyapımızı sağlamlaştırmaya çalıştık. İlk gençlik döneminde Bekârlar grubuyla ilk denemelere başladık, ardından Kim Bunlar’a, sonra da Flört’e evrildi. Tüm bu süreç içinde popüler müziğin gittiği doğrultuda ilerlemedik, sound anlayışımız Türk müzik sektörünün dayatmak istediği çizgiyle hiç kesişmedi. Bir ruhtan bahsedilecekse, üretimlerini özgürce yapan bir grubun seçimlerinden bahsedebiliriz. Haliyle ruh halimiz dönem dönem değişebiliyor ve bu değişimler de albümlere yansıyor. 

Rasta Baba bu günlerde nasıl? Keyfi yerinde mi?

Ozan Kotra: Artık bu hayatta değil ve nerede olduğunu da bilmiyorum ama can sıkıcı bir yerde olmadığından eminim.

Gelenekle nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Örneğin Anadolu Beat adlı albümünüzü düşünürsek Flört’ün hem müzik tarihinden hem de bu topraklardan beslendiğini söyleyebilir miyiz?

Ozan Kotra: Bunun aksi düşünülemez, çünkü biz bu topraklarda doğduk. Burası bizim vatanımız ve elbette kültürel beslenmelerimizin en büyük kaynağı. Aynı zamanda bu gezegenin adamlarıyız ve geniş bir kültürel yelpazeden faydalanıyoruz. Anadolu Beat bunun iyi örneklerinden biri ama bizim için ilk değil. Ondan önce yaptıklarımızda da bunu görebilirsiniz. Erkin Koray’ın bana söylediği gibi, “Müziği sınırlayamazsın. Müzik bir kalıba sığmaz”. Bu bana verilen en büyük mesleki öğütlerden biriydi. Peki, bana bu öğüdü kim verdi? Atalarımdan biri. Peki kim o? Türk rock müziğinin temel taşlarını yerleştiren bir ikon. Hem Türk hem dünyalı. Bizi besleyen, bize öğütler veren ustalarımızdan biri. Bu örnek bile sanırım bu sorunun açık bir cevabıdır.

Sosyal medya, müzik platformları ve gibi güncel gerçeklikler karşısında müziği nasıl bir gelecek bekliyor? Popüler kültür hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çağatay Kehribar: Bu çok derin bir konu aslında ve birçok sektörü kökten değiştirdi. Bazılarını yok etti, bazılarını ise var etti. Dijital gerçekliğin hayatımıza bu kadar yoğun girmediği analog dönemlerde müzik üretimi oldukça pahalı bir süreçti ve bu süreçleri işletebilmek için yapımcılara ihtiyaç vardı. Şimdiyse bilgisayarı ve mikrofonu olan, bu işe meraklı ve yetenekli herkes bulunduğu ortamda müzik üretebilir. Üretilen müziği dinleyiciye ulaştırmak başlı başına bir organizasyonken, şimdi şarkınızı internetten bütün dünyaya aynı anda ulaştırabiliyorsunuz.

Müzik üreten biri olarak bu ilk bakışta harika bir sistem gibi görünse de, bu sistemin bazı yan etkilerini de fark etmiş bulunuyoruz: Müzik enflasyonu. Haftada binlerce şarkı dinleyicisine ulaşmak için sahneye çıkıyor. Evet, sayı oldukça fazla ama dinleyen de fazla. Bu durum dinleyici alışkanlıklarını da değiştirdi. Herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde üretilen müziği dinleyebilme kolaylığı müziği ucuzlaştırdı. Analog dönemlerdeki bir albüm fiyatına bütün dünyayı dinler olduk.

Müzik hep vardı ve var olmaya devam edecek bence. Herhangi bir yerde titreşim varsa ve biri o titreşimden keyif alıyorsa orada müzik vardır benim için. Nasıl yapıldığı, nasıl dinlendiği değişiyor sadece; müzik ise hep müzik.

Bize Manolya’nın hikâyesini anlatır mısınız?

Ozan Kotra: Zor dönemlerimden birini yaşıyordum. O esnada psikolojik olarak benden daha zor bir durumda olan güzel bir kadınla tanıştım ama âşık olmamıştım. Sadece tuhaf bir merhamet atağı yaşamış ve ona yardımcı olmak gibi daha sonra kendime çok kızacağım bir Don Kişot’luğa soyunmuştum. O şarkı o süreci anlatıyor. Sonra ne mi oldu? Onunla evlendim ve 9 ay sonra da boşandım. Bir daha da görüşmek gibi bir niyetim olmadı. Benim için önemli bir deneyimdi. Şarkıdaki duygularım gerçekti ama hikâyenin sonu bana hayatın gerçeklerinden hiç de tatlı olmayan birkaçını öğretti. Kim bilir, belki de gerçek Manolya bendim. Gerçi öyle bir çiçek ismi için fazla tüylüyüm.

Gündeminizde yeni bir single ya da albüm var mı?

Ata Akdağ: Son bir yıldır düzenli olarak yeni single çalışmaları yayınlıyoruz. Flört takipçileri, yaklaşık 1,5 aylık periyotlarla yeni bir şarkıyla tanışıyorlar. Bir süre daha bu programa sadık kalacağız ve sürecin sonunda single çalışmalarını birleştireceğimiz bir Flört albümü çıkacak. Sahnede çalmaya fırsat bulamadığımız bazı özel şarkılardan oluşan canlı bir konser videosu projesi de hazırlık aşamasında.

 
ULAŞ BAGER ALDEMİR - Tüm Yazıları MELİSA YILDIRIM - Tüm Yazıları
  • Ata Akdağ
  • Çağatay Kehribar
  • Flört
  • Ozan Kotra

Önceki Yazı

SÖYLEŞİ

“İki sanatçı birbirinin bahçesi olabilir mi?”

Eldem Sanat Alanı içinde yer alan Fırın’daki “İki Bahçe Arasında” sergisi, Andreas Ribbung ile Sanem Odabaşı’nın işlerini bir araya getiriyor. Kendi coğrafyalarındaki bitki örtülerinin izini süren sanatçılar kendi düşsel bahçeleri üzerinden yeni bir ortaklığın peşine düşüyorlar...

ABDULLAH EZİK

Sonraki Yazı

VİTRİNDEKİLER

Haftanın vitrini – 34

Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Anlatıbilim / Bay Hulot’nun Tatili / Çatlak / Fitness Çağı / Karanlıkta Yüzmek / Krikor Zohrab / Linç Çağı / Mülkiyetçi Bireyciliğin Siyasal Teorisi / Mülksüzleştirme Piyasaları / Toplumcu Türk Edebiyatının Doğuşu

K24
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist