• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ELEŞTİRİ
  • ENGLISH
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • İNCELEME
  • KİTAPLAR
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Şampiyonlar ligi:

“Türk finali”nin Türkleri

“Gündoğan Balıkesirli, Çalhanoğlu ise Bayburtlu bir ailenin Almanya doğumlu çocukları. Gündoğan Schalke 04 ve Bochum altyapılarında, Çalhanoğlu Waldhof Mannheim ve Karlsruhe altyapısında yetişti. 'Almancı' denilen kavimdenler, yani. Gündoğan Almanya’nın, Çalhanoğlu Türkiye’nin ulusal takımlarına oynuyor. Biri bir yıldır Türkiye’nin, diğeri üç aydır Almanya’nın kaptanı...”

TANIL BORA

@e-posta

SPOR

9 Haziran 2023

PAYLAŞ

Cumartesi gecesi İstanbul’da oynanacak olan Şampiyonlar Ligi finali, milli basını, iki “çocuğumuzun” sahne alacak olmasıyla böbürlendiriyor. “Türk finali” diye başlık bile atıyorlar! Manchester City’nin kaptanı İlkay Gündoğan, İnter’in –orijinal tam adının tadını çıkaralım: FC Internazionale Milano– 10 numarası Hakan Çalhanoğlu.

Gündoğan Balıkesirli, Çalhanoğlu ise Bayburtlu bir ailenin Almanya doğumlu çocukları. Gündoğan Schalke 04 ve Bochum altyapılarında, Çalhanoğlu Waldhof Mannheim ve Karlsruhe altyapısında yetişti. “Almancı” denilen kavimdenler, yani. Gündoğan Almanya’nın, Çalhanoğlu Türkiye’nin ulusal takımlarına oynuyor. Biri bir yıldır Türkiye’nin, diğeri üç aydır Almanya’nın kaptanı.

Daha önce de, bir iki kere “Almancı” ulusal takımı fantezimi dile getirmiştim. Halihazır mevcuttan bir on bir çıkarayım yine:

Erdem Canbolat (Kasımpaşa), Kaan Ayhan (Sassuolo/Galatasaray), Onur Bulut (Beşiktaş), Okan Erdoğan (İstanbulspor), Emre Can (Dortmund), İlkay Gündoğan (Manchester City), Hakan Çalhanoğlu (Inter), Salih Özcan (Dortmund), Suat Serdar (Hertha Berlin), Deniz Undav (Brighton, Hove Albion), Cenk Tosun (Beşiktaş).

Tecrübesine binaen Kerem Demirbay’ı (Leverkusen) ve bu sezonun 3. Bundesliga gol kralı olması şerefine, Ahmet Arslan’ı da (Dynamo Dresden) yedeğe yazalım. Fena değil, değil mi? Orta sahası, orantısızca kuvvetli. Büyük turnuvalara katılma hakkını kazanabilir pekâlâ. Fantezidir, geçelim.

Hakan: “imaj” arızaları

İlkay Gündoğan 32 yaşında, Hakan Çalhanoğlu 2 yaş genç, 30’unda. Kariyerlerinin sonbaharındalar – canlı, coşkun bir sonbahar.

Hakan Çalhanoğlu

Çalhanoğlu, kariyerine el üstünde tutularak başladı. 19 yaşında, Karlsruhe’den, kafasındaki “büyük takım” tacını artık düşürmek üzere olan Hamburger SV’ye transfer oldu. Birkaç ay sonra (2014) sözleşmesini 2018’e kadar uzattı ve burayı canı gönülden benimsediğine dair demeçler verdi. Ancak o yaz başında, düşüşteki Hamburg’dan, daha iyi paraya, yükselişteki Bayer Leverkusen’le anlaştı. Hem önceki sadakat beyanları, hem uydurma olduğu izlenimi uyandıran bir sağlık raporu sunarak antrenmandan kaçması, imajını biraz bozdu o aralar. Onun iki kulüp arasında çıkardığı gerilim yüzünden, ertesi sezon oynanan Hamburg-Leverkusen müsabakası, 54 faul ve 9 sarı kartla, sezonun en “fair olmayan” maçı unvanını kazandı.

2017’de yine bir sözleşme cürmü çıktı Çalhanoğlu’nun. Karlsruhe’deyken Trabzonspor’la anlaşma imzaladıktan sonra Karlsruhe’yle de sözleşmesini yinelemesinden ötürü, 4 ay men ve para cezası aldı.

2017 yazında Milan’a gitmesi, muhakkak bir kariyer hamlesiydi. 2021 yazında Milano derbisinin öteki tarafına, İnter’e transfer oldu. Olaysız, gerilimsiz. Inter’e çabuk uyum sağladı ve çıtasını yükseltti.

İlkay Gündoğan: bir azim kahramanı

İlkay Gündoğan ise, çocukluğundan itibaren, insanı kolayca pes ettirecek imtihanlardan geçti. Hızlı büyümeye bağlı aşil tendonu probleminden ötürü, 8 yaşında, doğduğu Gelsenkirchen’in kült kulübü Schalke’nin minikler takımından çıkarıldı. Yılmadı, başka amatör takımlarda kendini gösterip, önce yörenin bir başka gelenekli kulübü olan (o sıra 3. Ligdeki) Bochum’a, oradan da 18 yaşında Nürnberg’e geçti ve Bundesliga’ya terfi eden kadroda yer aldı. 2011’de doğduğu yörenin en iddialı kulübüne, Borussia Dortmund’a transfer oldu ve 5 sezon boyunca ilk on bire yerleşmeyi başardı.

İlkay Gündoğan

Bu dönemde yine büyük bir sakatlık belası atlattı. 2013’te uzun süren sinir kökü sendromu tedavisi başarısız olunca, 2014 yazında omurgasından ameliyat oldu. 2013/2014 sezonunda ligde sadece 1 maç oynayabildi, tam 422 gün sahaya çıkamadı. Bu travmayı atlatıp formunu bulması, takdirlik bir azimkârlık. Üstelik, onu 2016 yazında Avrupa’nın en fiyakalı kulüplerinden birine, Manchester City’e taşıyacak bir form... Orada da daha ilk haftalarında sakatlandı, çapraz bağları yırtıldı. Futbolcuların korkulu rüyası olan bu sakatlıktan, 9 ay boyunca tedavi ve terapi görerek çıktı. Ve “kremanın kreması” nefasetindeki bu takımın orta sahasına çıpa atmayı başardı.

Azimkârlığının bir cephesi de, profesyonel futbolculuk yoluna girmesine rağmen yüksek liseyi (cimnazyum) bitirmekteki ısrarı. İlkay Gündoğan’ın antrenman-maç ameleliği arasında zorlu bir eğitimi de sürdürmeyi göze alması, müstesna bir cür’et. O, futbol stresini hafifletecek ve ayağını yere basmasını sağlayacak bir uğraş olarak bakmış buna. Futbol ortamının parıltısıyla sıradan bir öğrenci olmanın renksizliği arasında gidip gelmenin, kendisini dengelediğini söylüyor. Bizzat bu tavırda, bir parıltı var.

Başarı karneleri

İlkay Gündoğan’ın imzasının olduğu çok kupa var. Dortmund’la 1 duble (lig ve kupa), 1 Almanya süper kupası, Man. City ile 5 İngiltere şampiyonluğu, 2 İngiltere Federasyon Kupası, 4 İngiltere Lig Kupası. Bu cumartesi, ikinci Şampiyonlar Ligi finaline çıkacak. 2012/2013’teki finalde Bayern’in 2-1 kazandığı maçta penaltıdan Dortmund’un tek golünü atmıştı. 11 Freunde dergisi geçen ay yazdı: Herkes birbirine bakarken, İlkay büyük bir özgüvenle atışı kullanmak üzere penaltı noktasına gelmiş. Geçen hafta sonu Manchester United’a karşı 13. saniyede attığı golle Federasyon Kupası finalleri tarihinde en hızlı golü atan futbolcu oldu; 2-1 kazanılan maçın ikinci golü de ondandı.

Çalhanoğlu’nun kupa koleksiyonunda ise sadece 2 İtalya Kupası ve bir İtalya Süper Kupası bulunuyor. Milan’la geçen 4 sezondan sonra, üçünü de Inter’le kazandı. Geçen yılın Mayıs’ında, Juventus’u yenerek kazandıkları finalin 80. dakikasında skoru 2-2 yapıp uzatmaya götüren gol, herhalde kariyerinin en kritik golüydü.

Ulusal takımlarda Hakan Türkiye’yi, İlkay Almanya’yı tercih etmişti. Hakan ulusal takım kariyerinde 77 maç oynadı, 17 gol attı. Mart 2022’den beri milli takım kaptanı. İlkay, Almanya formasıyla 66 maç oynadı 17 gol kaydetti. Bu yılın Mart’ında, Sırbistan’la oynanan hazırlık maçında kaleci Neuer’den kaptanlığı devraldı. İlkay Gündoğan’ın ulusal takım kariyeri, kulüp kariyerinin gerisinde kaldı ama. Uzun süre, on bir buçukuncu oyuncu gibi görüldü. Bayern Münih lobisinin etkisiyle dirsek yediğini düşünenler de var.

Serbest vuruş uzmanı

Hakan Çalhanoğlu, Almanya’da ilk parlarken “serbest vuruş uzmanı” olarak bilinmişti. Frikik golleri zaman içinde seyreldi ama duran topları hep etkili kullanıyor. Yumuşak bilekli, baskı altında da iyi pas yapabiliyor – başarılı uzun pas oranı görece düşük sadece. Milan’da sıradanlaşır gibi olmuştu; 2020’de Stefano Pioli’nin teknik direktörlüğünde 10 numara tacı kendisine iade edilmiş gibi oldu, Serie A’nın yaratıcı oyuncularından biri olarak itibarı arttı. Inter’e fiyatını artırarak transferini sağlayan da buydu.

Kadri bilinmemiş

2013’teki Şampiyonlar Ligi finalinden önce Radikal’de aktarmıştım… Almanya’nın muteber futbol dergisi 11 Freunde Dergisi, “üç Demir Adam kuvvetinde” dediği İlkay Gündoğan’ın koşu performansını şöyle dalgaya almıştı: “Maçtan eve yarış bisikletiyle döndüğünü, son metrelerde bir dereyi yüzerek geçtiğini tahmin ediyoruz.” İlkay orta saha koşturganından ibaret kalmadı ama, tam teşekküllü bir pas terminaline dönüştü. Hem 6, hem 8 hem 10 numara, sanki. Doğru duraklarda, doğru zamanda hazır bulunuyor. Oyunun akış istikametini, temposunu ayarlayan bir regülatör gibi işliyor.

Oyun okuma meziyetinden ötürü geleceğin üst düzey teknik direktör adayı olarak görenler var kendisini. 28 Nisan’da Die Zeit gazetesi, “gelmiş geçmiş en zeki futbolculardan biri, ama bunu fark etmek kolay değil,” diye yazdı; onun oyunu okuma dehasını, “ortalama seyirci fark edemez”di yorumculara göre.

Aşağı yukarı bir yıldır, Gündoğan’ın en “underrated” futbolculardan biri olduğu tespitleri birbirini kovalıyor. Underrated, yani kadri bilinmeyen, kıymeti yeterince takdir edilmeyen… Goal dergisi onun bütün dünyanın, The Telegraph gazetesi ve eski Manchester United futbolcusu yorumcu Gary Neville, Premier League’in en “underrated” oyuncusu olduğunu söylediler. Uluslararası spor kanalı ESPN, sadece oynadığı sezonların değil, Premier League tarihinin gelmiş geçmiş en “underrated” futbolcusu unvanını yakıştırdı.

Manchester City ise ona hiç “underrated” gibi muamele etmiyor. Bu sezon başında oyuncular tarafından (milli irade!) kaptanlığa seçildi. Teknik direktör Pep Guardiola “O bir şey söylediği zaman bütün takım dinliyor,” diyor. Takım arkadaşı Kyle Walker, onun  “en iyi zamanlarındaki Zidane’a dönüştüğü” kanısında. Gündoğan’a “Guardiola’nın sahadaki eli” rütbesini de takıyorlar; Manchester Evening News “Guardiola’nın sadık yaveri” tabirini kullanmış.

Guardiola’nın onu daha fazla hücuma itmesiyle, skora katkısı da arttı. Dortmund’da 105 maçta 10 gol atmıştı, City’de 187 maçta 44 gol. 2020-2021 sezonunda 13 golle takımın en skorer oyuncusuydu.

Barcelona’ya? Dortmund’a?

Bu yaz sözleşmesi sona eriyor. Guardiola’nın, “yaverinin” takımda kalması için çok bastırdığı söyleniyor. Ancak City onunla 1 yıllığına anlaşmak isterken Gündoğan 2 yıllık sözleşme istiyor. FC Barcelona’yla flört ettiğine hatta anlaştığı haberler epeydir dolanıyor. Aslına bakarsanız, Barcelona ta 2013’te ilgileniyordu onunla. O aralar Kicker dergisi İlkay’ı “Dortmund’un Xavi’si” lakabıyla anıyor, Dortmund’un hocası Jürgen Klopp “ham elmas” diye tanımlıyordu – ben de Radikal’deki yazımın başlığını “Ham Xavi elması” koymuştum! Şimdi, işlenmiş Xavi elması olarak, Xavi’nin çalıştırdığı takıma mı gidecek? Fakat Barcelona’nın mali müşkülü var. Finansal fair-play ellerini bağlıyor, transfere bütçe ayırabilmek için kadrosunu epey boşaltmak zorunda – ki bunu yapmaya giriştikleri de anlaşılıyor. Bu arada eski kulübüne, taraftarı gibi olduğu Borussia Dortmund’a geri dönme ihtimali de ciddi ciddi konuşuluyor. Her halükârda, bu yaz Avrupa çapında transferin gözdelerinden, İlkay Gündoğan.

“Büyük Türkiye için ben de varım”

İki yıldızın saha dışı ve siyasi vukuatlarına bakalım mı, bir de?

Çalhanoğlu, 2013-2014’te ulusal takımda bir “kriz” yaşadı. 2013 Ekim’inde kampta Ömer Toprak’la birlikte kaldıkları odaya takım arkadaşları Gökhan Töre silahla dalıp, Toprak’ın bir arkadaşını hedef alan tehditlerde bulunduğu haberleri çıktı. Ardından, Çalhanoğlu ile Toprak’ın, Töre’nin milli takıma çağrılması halinde kendilerinin oynamayacaklarına dair ültimatom verdikleri duyuldu. Nitekim ilan edilen kadroda Töre’nin de yer aldığını görünce, sakatlıklarını ileri sürerek aflarını istediler. Çalhanoğlu ancak 2015 Mart’ında, teknik direktör Fatih Terim’le yaptığı bir görüşmeden sonra ulusal takıma döndü.

2017 Ocak’ında Erdoğan iktidarının “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini” ihdas etmek üzere getirdiği Anayasa değişikliği için başlattığı “Evet” propagandasına destek veren “ünlüler” arasında Çalhanoğlu da yer aldı. Propaganda videosunda, kendisinden önce konuşup “Var mısın!” diyerek kendisine çağrıda bulunan futbolcudan sözü alıyor ve “Vatanımız için, milletimiz için, Büyük Türkiye için, ben de varım” beyanıyla, referandumda “Evet” diyeceğini açıklıyordu. “Kardeşim, mesajını aldım” diyerek sözü devraldığı kişi, Gökhan Töre’ydi!

“Alman Türkü…”

Gündoğan’ın münakaşa çıkartan siyasi vukuatı, 2018 Mayıs’ında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde, Mesut Özil ve Cenk Tosun’la beraber Recep Tayyip Erdoğan’la fotoğraf çektirmesi oldu. Tosun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı, fakat Özil’le Gündoğan Almanya uyrukluydular ve Almanya ulusal takımında oynuyorlardı. Almanya medyasında, bu iki oyuncunun aidiyetini, sadakatini sorgulayan, bu arada elbette ırkçı-milliyetçi önyargıların da seferber edildiği bir reaksiyon koptu. (Fikret Doğan Birikim Dergisindeki yazısında bu hadisenin geniş perspektifli bir analizini yapmıştı:  "Mesut Ozil, Irkçılık, Çifte Standart".)

Soldan sağa: İlkay Gündoğan, Mesut Ozil, Recep Tayyip Erdoğan, Cenk Tosun.

Bunun üzerine Mesut Özil ulusal takımdan ayrıldığını açıkladı. Gündoğan sosyal medyada onun bu kararına karşı çıktı. Dahası, diplomatik bir hamle yaparak, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’le bir buluşma ayarlamaya girişti. Milli takım menajeri Oliver Bierhoff’la temas kurup, ortamı sakinleştirmek için böyle bir buluşmaya aracılık etmesini istedi. Cumhurbaşkanı’nın onayı alınınca, Mesut Özil’i de yanına alıp, Berlin’deki Başkanlık Sarayı’na gitti. Bellevue Sarayının bahçesinde Steinmeier’le poz verdiler. Akabinde İlkay Gündoğan Instagram sayfasında şunları yazdı:

“Cumhurbaşkanı benim bakışımı da anlamak istedi. Almanya’ya ve Alman milli takımına bağlı olduğumu fakat ailem dolayısıyla bir Türk tarafımın da olduğunu açıkladım. Ebeveynimin vatanlarına ve ninemle dedemin hâlâ yaşamakta olduğu, Gelsenkirchen’deki evimizden sonra ikinci bir evleri olan köylerine olan sevgilerine saygı duyuyorum. Davranışımın eleştirilmesini anlıyorum. Fakat değerlerimize saygı duymadığım yönündeki ithamlar beni şahsen çok yaraladı. Ben ulusal marşı söyleyen bir Almanya vatandaşıyım. Benim için çok daha önemlisi, çocuklarımın aileme adil fırsatlar sunan bu ülkede büyüyecek olmalarıdır… Artık siyaset konuşmayalım, futbola dönelim.”

Soldan sağa: İlkay Gündoğan, Mesut Ozil, Frank-Walter Steinmeier.

İlkay Gündoğan 2011’de bir mülakatta, “Almancılar”la ilgili kimlik karmaşalarına, şu orta yolcu izahatı getirmişti: “Kendimi Alman Türkü (Deutschtürke) olarak hissediyorum. Hem anne babamın geldiği vatanla gurur duyuyorum, hem Alman zihniyetini benimsemişim.” Klişenin samimiyeti, diyelim…

Sadece diplomasi değil, “medeni cesaret” puanı da yüksek sayılır İlkay Gündoğan’ın. Katar’daki dünya kupasında Almanya hemencecik elenince, takımı özeleştiriye çağırmış, ağır da konuşmuştu: “Olgunluk eksikliğimiz mi var yoksa kalite eksikliğimiz mi, bilmiyorum.” 2021 Nisan Şampiyonlar Ligi “reformu” veya statü değişikliği hakkında, futbol emekçisi sıfatıyla bir tweet attı: “Şu yeni format üzerine lütfen biraz konuşabilir miyiz? Maç üstüne maç… kimse biz oyuncuları düşünmüyor mu artık?”

Sadece futbolcuları değil seyircileri bile yoran endüstrinin lüks ürünü Şampiyonlar Ligi finalinin iki aktörünün portreleri, böyle…

 
Yazarın Tüm Yazıları
  • futbol
  • Hakan Çalhanooğlu
  • İlkay Gündoğan
  • şampiyonalar Ligi

Önceki Yazı

ELEŞTİRİ

Dag Solstad’nın Türkçedeki altı romanı üzerine:

Yaşadığı çağın cazibesine kapılanlar

“Solstad'nın başkahramanlarının zihinleri pek dur durak bilmiyor. Hayli kendilerine dönükler ama bu bir körlük değil, içe dönük keskin gözlemleri var. Gelgelelim bunca keskin bakışa rağmen, isteyerek ya da isteksizce maruz kalarak odaklandıkları iç dünyalarındaki her şeyi net biçimde gördükleri de söylenemez.”

BEHÇET ÇELİK

Sonraki Yazı

ELEŞTİRİ

Yıldızlar bize mesaj yollamış

“Louise Erdrich’in 2021 Pulitzer ödüllü romanı Gece Bekçisi, Kaplumbağa Dağı Chippewa Grubu mensubu Amerika yerlilerinin mücadele, dayanışma ve sihir dolu hayatlarını, bir kez daha yıkımlarına yol açacak bir sözleşme feshinin gölgesinde hikâyeleştiriyor.” 

ÇİLER İLHAN
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist