Roy Parviz Mottahedeh:
Zanaatkâr bir tarihçinin serüveni
“Roy P. Mottahedeh Peygamberin Hırkası'yla, 'İslam’ın yeniden yükselişinin' dünya gündemini belirlediği 1980’li yıllarda 20. yüzyılı anlamak için mutlaka okunması gereken tarihçiler arasına girmişti.”
Roy Parviz Mottahedeh
İslam tarihi ve İran üzerine incelemeleriyle öne çıkan Roy Parviz Mottahedeh (Roy Perviz Müttehide) 30 Temmuz’da, 84 yaşında hayatını kaybetti. Vefatının ardından köklü dostluklar kurduğu Harvard Üniversitesi’ndeki arkadaşları, öğrencileri hatırasını yâd ettiler. Tanıdıkları, başarılarıyla övünmeyi sevmeyen alçakgönüllü müverrihin öğrencilik yıllarından yeni bir ilmî geleneğe ilk adımlarını atmasına, tarih öğretimine bakışından kitap muhabbetine, İslam sanatlarıyla alakasından hafızasına, kaynaklara yaklaşım tarzından İran ve Ortadoğu çalışmaları alanındaki yetkin yerine değin pek çok yönüne temas eden bütüncül bir portre çizdiler.[1] Çok yönlü kişiliğine dair anlatılanlar akademinin ötesine uzanan bir dünyanın penceresini açıyor, siz oradan rahatlıkla içeri giriyorsunuz. O şahitlikler olmasa, tarihçinin meşguliyetlerinin ayrıntılarını bu kadar açık bir şekilde başka yerde görmek imkânsız. Dostları, zihinleri farklı disiplinlerle yoğrulmuş meslektaşları ve öğrencilerinin söylemeyip de noksan bıraktıkları varsa –ki vardır– bunlar ilerleyen yıllarda onların kaleme alacakları metinler sayesinde öğrenilebilecektir. Yanı sıra ünsüz fakat anlamlı kişilerin anlatacakları da zenginleştirecektir tarihçinin portresini.
Roy P. Mottahedeh ile beraber çalışan Cemal Kafadar’ın hem yenilerde söyledikleri hem de evvelce tarihçi için “entelektüel şölen” babında yazdıkları tarihçiliğin zanaatkârca yönleri hakkında bir nebze de olsa bir şeyler öğrenme sürecini başlatabilir.[2] Birçok çağdaşının aksine, Mottahedeh’in İran, Araplar ve ABD arasındaki münasebetlere dair yıllar boyunca yüksek perdeden yaptığı iyimser ve kötümser yorumların kritiği içinse Lübnanlı dostu ve mütercimi ama aynı zamanda çağımızın şahitlerinden Rıdvan Seyyid’in bu sene yazdıklarını okumak iyi bir yol olabilir.[3]
Farklı bir çalışma
Roy P. Mottahedeh, İran’ın dramatik, çoğu zaman şiddetle neticelenen olaylarla dolu siyasi ve kültürel bir devrim geçirdiği ve Irak’la savaştığı yıllarda 1970’lerin sonlarında hazırlamaya koyulduğu İran, İslam ve kültürleri üzerine zevkli ve öğretici bir tahkiye kuran kitabıyla uğraşmaktadır. Merkezinde seküler bir üniversiteye gitmiş, ilgi alanı geniş ve tipik bir molla figürünün ötesine geçen –yazarın adının saklı kalması isteğine titizlikle saygı gösterdiği gerçek kişi– Ali Haşimi ve arkadaşlarının hikâyelerinin yer aldığı Peygamber’in Hırkası: İran’da Din ve Politika, Bilgi ve Güç[4] adlı meşhur çalışmasını 1985’te yayımlamıştı. “İdeal” değil “gerçek” İranlılarla konuşularak tamamlanan eser, İranlı din adamı figürü (molla), gücü,[5] otoritesinin kökleri ve bunun İran’ın derin ruhuyla ilişkisi üzerineydi. Yazar bihakkın bu işin üstesinden gelmişe benziyordu fakat ona göre kitabı bir anlamda dinî uyanışın ve dinin siyasi hayatta rol alma talebinin yeniden vurgulandığı 20. asrın sonunda hemen herkesin hikâyesiydi. Mottahedeh devamında okura genel bir bakış açısı sunmak gayesiyle müstesna fikrî kabiliyetlerini büyük ifade gücüyle birleştirip şunları sarf ediyordu:
Bir başka anlamda bir-iki kuşaklık milliyetçilik, Batılılaşma ve sosyalizmin getirdikleri karşısında duyulan düş kırıklığının daha eski ve derin köklü değerlere geri dönmeye ittiği çoğu Üçüncü Dünya ülkesinin öyküsüdür; fakat özellikle, iki bin yılı aşkın bir süredir kendi bilincinde olan bir ülke olarak İran’ın öyküsü. Burada yazdığım her şey esinini ülkenin kültürel mirasına beslediğim sevgiden alıyor.[6]
Roy P. Mottahedeh’in ayırıcı vasfı düşünceleri alıp onlara yeni bir anlam kazandırmakla ya da bilinen gerçekleri yeni bir düzenlemeye tabi tutmakla sınırlı değildi. Zamanı ve yeteneği elverdiğince uzun yıllar “tamamlanmamış devrimlerle” anılan İran’ın tarihsel mirasının birincil kaynaklarını sıkı bir şekilde okumuştu. Belki bu yüzden önce İranlı olmayan okuru uyarma gereği duymuştur: “İranlı olmayan okur İran kültürünün, özellikle de dinî geleneğinin hiçbir yorumunun bütün İranlıları memnun edemeyeceğini bilmelidir.”[7]
Kamusal tartışmaya çok önemli bir entelektüel müdahalede bulunan Roy P. Mottahedeh kitabıyla “İslam’ın yeniden yükselişinin” dünya gündemini belirlediği 1980’li yıllarda 20. yüzyılı anlamak için mutlaka okunması gereken tarihçiler arasına girmişti. Onun özgün alt başlığı “İran’da Bilgi ve Güç”[8] olan değerli çalışmasının Türkçeye hayli gecikmeli[9] çevrilmesinin üstünden yirmi yılı aşkın bir zaman geçti. Ancak günümüzdeki siyasi çekişmeleri ve çatışmaları anlamak bakımından değerini hâlâ koruyan kitap üzerinde hak ettiği nispette durulduğu söylenemez.[10] Burada önemsenmesi gereken bir husus tarihçinin Türk ve İran kültürlerinin müşterek noktalarıyla ilgilenmesi ve “yakın yabancılıktan” duyduğu üzüntüdür:
Tarih boyunca birbiriyle iç içe geçmiş Türk ve İran ekinlerinin, modern ulusçuluğun yarattığı tarihsel mitlerin sonucu olarak ortak yanlarını unutmaları ne kadar acı. […] Ne kadar yazık ki, 19. yüzyılda İran entelektüellerinin Osmanlı politik düşüncesindeki çalkantıları dikkatle izlemelerine karşın, bu karşılıklı alışveriş azalmıştır.[11]
Onun Anadolu ve İran’ın kültürel müşterekliklerine dair yorumlarını takip etmek isteyenler Kaşgarlı Mahmud’dan Mevlana’ya, şiirden yazma eserlere ve alıntı kelimelere, birike birike günümüze intikal etmiş bir insani mirastan bahsettiğini göz ardı etmemelidir. Türkiye’ye gelen, şayet bir aksama olmadıysa 2003’teki TÜYAP Kitap Fuarı’na katılmakla kalmayıp “İran’da Din ve Politika ve Bilgi ve Güç” başlıklı bir konferans da veren yazarın ülkedeki tecessüs sınırlılığının kurbanı olduğu söylenebilir. Buna karşın Mısır Kültür Yüksek Konseyi pek çok İranlının eğitim, yetişme ve arkadaşlarıyla ilgili şahsi anılarına dayanan Peygamberin Hırkasıkitabının Arapçaya tercüme edilmesini kutlamak maksadıyla 2004 yılında bir sempozyum düzenlemiştir.[12]
Entelektüel şekillenme ve münasebetler
Ses getiren çalışmasına ve diğer eserlerine geçmeden evvel tarihçinin kişiliğini ve zihinsel yapısını kavramak için hayatını ana hatlarıyla hatırlamak gerekir. Roy P. Mottahedeh, İranlı Bahai bir babayla Yahudi bir annenin oğlu olarak 1940’ta New York’ta dünyaya geldi. Entelektüel seçimleri bütünü kavrama arzusuyla şekillenen Mottahedeh, 1960’ta Harvard Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversiteden aldığı Shaw seyahat bursuyla Avrupa ve Ortadoğu’yu gezme imkânı buldu. İyi bir tarihçi olmak için 1962’de İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde Arapça ve Farsça sınavlarını vererek E.G. Browne Ödülü’nü kazandı.
Yüreklendirmeleri ve öğütleriyle Roy P. Mottahedeh’e yardım eden isimlerden Albert Hourani vaktiyle şöyle demişti: “Öyle kavramlar, çalışma usulleri, entelektüel araştırma tarzları ve hissiyatlar vardır ki, bunları kitaplarda bulmak mümkün değildir; ancak bir hocanın dizinin dibine çökmekle öğrenilirler.”[13] Bu yargı marjinal çalışma alanlarında olduğu kadar, güçlü ve daimi geleneğin teşekkül ettiği alanlar için de geçerlidir. Mottahedeh’in dil, edebiyat ve tarih gibi geniş sahaları kapsayan konulardaki metinleriyle bilinen Sir Hamilton Gibb ile İslam tarihi medeniyeti üzerine çalışmalarını sürdürmek üzere Harvard’a geri dönmesini ve iki yıl hocasının İslam tarihi ve Arap şiiri seminerlerine katılmasını bu çerçevede yorumlayabiliriz. Mottahedeh 1967’de Harvard Akademisyenler Topluluğu’na üç yıllık bir dönem için genç akademisyen seçildi. On altı yıl ders vereceği “melez gotik yapılı” Princeton Üniversitesi’nde 1970’te başladığı görevini sürdürürken 1976’da profesör oldu. İlk kitabını yayımlamasının akabinde 1981’de genellikle “deha ödülü” sayılan MacArthur Öğretim Üyeliği Ödülü’ne layık görüldü. Adlai Stevenson gibi “Şayet böbürlenmeme yol açmıyorsa, takdir edilmenin bir zararı yoktur” diye düşünürken Guggenheim bursunu kazandı. Harvard Üniversitesi Tarih bölümünde 1986’dan itibaren İslam tarihçisi olarak çalışmaya başladı ve 1987 ile 1990 yılları arasında Harvard Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi’ni (Center for Middle Eastern Studies) yönetti. Lisans düzeyindeki tarih öğretimini ciddiye alan ve çalışmalarını bu anlayışla sürdüren Mottahedeh aynı üniversitede 2006’da Prens el-Velid Bin Talal İslam Çalışmaları Programı’nın kurulmasına yardımcı oldu.
Roy P. Mottahedeh meşhur kitabında İran kültürünün entelektüel gelenekleri üstüne ve İranlı olmanın insana ne yaptığı hakkında birkaç fikir vermeyi amaçladığını dile getirmişti. Hayatının önemli bir kısmını İran’ın modernlik öncesi serüvenini incelemeye adayan tarihçinin çalışmaları iç içe geçmiş şekilde birbirinden farklı alanlara uzanır. Mottahedeh’in kitaplaşan (kitaplaşmayan) makaleleri haricinde iki temel eserinin bulunduğu söylenebilir. Bunlardan ilki 1980’de yayımlanan Loyalty and Leadership in an Early Islamic Society (“Bir Erken Dönem İslam Toplumunda Sadakat ve Riyaset”) kitabıdır.[14] Çalışma hilafetin siyasi nüfuzunu ve askerî kudretini yitirmeye başladığı hicri 4 ve 5. yüzyıllarda bugünkü Batı İran ve Güney Irak’ta varlık gösteren Büveyhîler’e odaklanan bir sosyal tarih araştırmasıdır. Tarihçi ses getiren bu eserinde sadakat ve riyaset üzerine “geniş anlamlar ve söylem inşa etmek için çeşitli kaynak ve türleri” araştırmasına katmaktan çekinmez.[15] Ona göre sadakat bağıyla kurulan riyasetin siyasi hayatı şekillendirdiği Büveyhîler ülkelerini “kargaşaya mahal bırakmayan bir esneklik ve katı sınıf ayrımına yol açmayan bir düzenlilik” içinde yönetmişlerdir. Mottahedeh incelemesinde ele aldığı dönemi “modern sosyal bilimlerin kavram ve teorileriyle değil de, birincil kaynaklara dayanarak ve dönemin insanlarının kendilerini tanımlarken kullandıkları terimlerle açıklamaktadır”.[16]
Cemal Kafadar, Roy B. Mottahedeh’in kitabında “Ortaçağ” İslam tarihinden misaller temeli üzerine kurduğu, hükümdarların rüya tahkiyelerinin hükümranlık akdinin/sözleşmesinin temsili olarak da görülebileceğini ileri sürmesini “parlak bir öneri” görür.[17]
Mottahedeh’in diğer önemli eseri ise 1985 yılında çıkan Peygamber’in Hırkası kitabıdır. Belki bu iki çalışmayı “Devrimin önderleri olan Şii dünyasının şimdiki ünlü ayetullahlarını yöneten töre, bin yıl önceki benzer İslam hukuku uzmanlarını harekete geçiren töreden farklı olmadığı için tanıdıktı”[18] ifadesi üzerinden bir arada okumak tarihçinin perspektifi hakkında birtakım çıkarımlar yapmaya yardımcı olabilir. İlgili akademik incelemelerde sıklıkla atıf yapılmasına karşın Türkiye’deki düşünce ve siyaset dünyasının ilgisini pek çekmeyen Peygamber’in Hırkası ancak 2000’lerin başlarında yayımlanabildi. Muhtemelen bunun sebeplerinden biri eserin belgesel romana yakın bir anlatı türünde oluşuysa, diğeri yazarının “kâhinlik yapmayı değil, bilgi vermeyi” öne çıkaran tutumudur.
Değişimin ve sürekliliğin nabzını tutmak
Nüansları gözeten Roy P. Mottahedeh önsözler, giriş, sonsöz kısımları hariç on bölümden meydana gelen kitabında kurgusal ana karakteri molla Ali Haşimi üzerinden İran’da din, siyaset ve medrese ilişkilerini anlatır. Sık sık şiirin şavkıyla aydınlanan metnin türünün bilinen akademik incelemelerden[19] farkını ilk cümlesi ortaya koyar:
Ali Haşimi 1979 Şubatı’nın 11’inde öğle yemeğinden sonra radyoyu ancak yarım kulakla dinliyor, Tahran’daki kavganın sonucu ne olursa olsun, bahçesine bir şeyler ekebilirse daha mutlu olacağını biliyordu.[20]
Hem usulüyle hem içeriğiyle farklılaşan eserde Şiilik doğrultusundaki tedrisatıyla öne çıkan kutsal Kum ve Necef’e Tahran’ın eklenmesiyle tamamlanan üçgen üzerinden İran’daki kültürün ve hayatın çeşitli boyutlarının yansıtıldığı bir gerçektir. Zerdüştlük etkisi, akılcılık, felsefe, edebiyat, medreseler, Şiilik, gelenekler, mollalık, Şii-Sünni ilişkisi, tasavvuf, âlimlerin kademeleri, hukuk düzeni, şehirleşme, yoksulluk, cami, çarşı, vb. pek çok konu ülkenin şimdiki zamanını anlama tutkusuyla işlenir. İran üzerine kafa yoranların ortaya koyduğu üzere, Meşrutiyet devrinde ve Anglo-İran Petrol Şirketi’nin millileştirilmesi gibi hayati olaylarda çarşı-ulema birlikteliği hayli belirleyici rol üstlenmiştir. Mottahedeh “Çarşı ile cami İran kamu yaşamının akciğerleridir”[21] ifadesiyle bu ittifakı çok etkileyici bir biçimde tasvir eder. Bunun yanında alternatiflerle mevcudun yeni alışkanlıklara yol açtığı ve fikrin itibarının arttığı 1960’lardan 1979’a uzanan gösteri ve protestolarla bağlantılı siyasi değişimin nabzı bir anlatı tadında tutulur. Bu yapılırken İran’ın modern zamanlarında çarşının oynadığı belirleyici rol İran tarihinin dönüm noktalarından Meşrutiyet Devrimi (1906), İkinci Dünya Savaşı, Musaddık’ın yükselişi, düşürülüşü ve İran Devrimi (1979) üzerinden izah edilir.
Değişimin izini daha değişik alanlar üzerinden süren tarihçi, İran eğitim sistemi ve millileştirme gayretlerini ana karakterin medrese hatıraları, İsa Sadık’ın hayatı, İbn Sina, Seyit Nimetullah ve Ahmet Kesrevi gibi isimlerin eğitim tecrübeleri zaviyesinden mukayeseli bir şekilde anlatmaktadır. Karşılıklı münasebetlerin ve farklı etkileşimlerin öznesi mollaların komünizm, liberalizm gibi ideolojilerin tesiri altında kalarak düşüncelerini telaffuz etmelerine dikkat çekilmesi yaratıcı bireylerin ve kültürel çevrenin öneminden veya “entelektüel bir iç devrimden” kaynaklanır. İran’ın yerleşik ekonomik düzeninin bozulması ve medreseyle siyasi merkezin işbirliğinin uzun 20. yüzyılda günden güne bozulmasının beraberinde getirdiği toplumsal değişimin medrese mensuplarının hayat tarzını nasıl etkilediği anlatı sayesinde daha iyi kavranıyor. Ali Haşimi karakterinin modern okullarla medrese tahsili arasında karşı karşıya kaldığı sıkıntılar bunun neticesidir. Ali Haşimi’nin fikirlerinden etkilendiği Perviz ve Celal Ali Ahmet’in hatıralarıyla ortaya konan İran’daki Marksizmin etkileri de. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün fakat zaman akıp giderken sürekliliklerle değişikliklerin şimdide anlam kazandığını da belirtmek gerekir. Mottahedeh sosyal gerçekliği kapsayıcı şekilde yorumlarken buna değinir:
İran toplumu şimdiki düşüncelerini bulmak için yalnız iki bin yılı aşkın tarihsel bir geleneğe bakmamış, şimdiki yaşamında İran ulusal yazgısının değişik yorumlarına yasallık vermiş, durmadan artan bir odaklar çeşitliliği de bulmuştur.[22]
Görkemli ve karmaşık kültürleri ömrü boyunca inceleyen Roy P. Mottahedeh’in sadece İslami çalışmalarla ilgilenenlere değil, tarih öğrencilerine ve konuyla ilgilenen herkese seslenen diğer kitabı In the Shadow of the Prophet: Essays in Islamic History genel bir İslam tarihi, düşüncesi ve kültürü incelemesi niteliğindedir.[23] Okuyucu bu eser sayesinde İslam dünyasının ve tarihinin farklı boyutlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sunan müellifin alanıyla ilgili hangi konular üzerinde kafa yorduğunu görme imkânı bulur. Mottahedeh, İslam’ı anlamanın anlamı, İslam hukuku ve ahlak, İslam toplumları, İslami eğitim, İslam ekonomisi, İslam şehirleri, Şiilik, İslami hareketler, toleransın geçmişi ve geleceği gibi konuları analiz etmektedir. Farklı zamanlarda farklı amaçlarla kaleme alınan makalelerden oluşan eser aynı zamanda müellifin entelektüel geleneklerin gelişip serpildiği kulvarlarda uzun soluklu koşuyu göze aldığının belgesidir.
Bu yazı, İslam tarihi alanında bitirme tezini hazırladığı 1960’tan ve ilk makalesini yayımladığı 1967’den itibaren yarım yüzyılı aşan bir zaman zarfında takdire şayan metinler üreten Roy P. Mottahedeh’in yazdıklarının tümünü değerlendirme iddiası taşımıyor. Zaten bir vefeyat metninden de, her biri okuru düşünmeye ve tartışmaya çağıran yazıların hepsine değinmesi beklenmez. Ancak tarihçinin Türkçeye çevrilmeyen eserlerinin çevrilmesi, İran’ın devlet, din ve devrim tarihinin tabiatına dair bir arka plan ve kavrayış sunan Peygamber’in Hırkası’nın ise gözden geçirilerek tekrar basılması kültür hayatını zenginleştirecektir. Çünkü eser dünü gündeme getirmeyi unutmadan bugünü anlatır; yarına da seslenir. Müşterek cehaletin çok bariz göstergelerini ortadan kaldırmak bağlamında söyleyeceğimiz nihai söz, herhalde tarihçinin şu özlü sözüdür:
“Türkler ve İranlılar birbirlerinin gölgesinde, sâyesinde yaşar.”[24]
NOTLAR:
[1] Adithya V. Madduri and Mandy Zhang, "Roy Mottahedeh ’60, Pioneering Middle East Scholar Who Sought to Bridge U.S.-Iran Divide, Dies at 84", The Harvard Crimson
[2] Cemal Kafadar, “Reading with Roy: The Scholarly Output of Professor Roy Mottahedeh”, Justice and Leadership in Early Islamic Courts, ed. Abigail Krasner & Intisar Rabb, Islamic Legal Studies Program, Harvard Law School, 2018, s. 173-177.
[3] Rıdvan Seyyid, “Hamaney’in İran’ı ve Çatışmanın Hedefi”, Şarkul Avsat, 5 Nisan 2024. Rıdvan Seyyid, “Roy Muttahide ve Arap-İran İlişkileri”, Şarkul Avsat, 23 Ağustos 2024.
[4] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası: İran’da Din ve Politika, Bilgi ve Güç, çev. Ruşen Sezer, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2003.
[5] Roy P. Mottahedeh erken tarihli çalışmalarında da İslami sosyal tarihi ulema merkezli olarak incelemiştir. Bk. Roy P. Mottahedeh, “R. W. Bulliet, The Patricians of Nishapur: A Study in Medieval Islamic Social History [review]”, Journal of the American Oriental Society, 1975, sayı: 95, s. 491-495.
[6] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xii.
[7] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xi.
[8] Eserin niçin bu adla çevrilmediğine dair haklı izahlar için bk. Ruşen Sezer, “Çeviri Üstüne Notlar”, Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xxii.
[9] Çıktığı yıl okuyup çok sevdiği kitabı Cemal Kafadar’ın teklifiyle çevirmeye başlayan Ruşen Sezer’in anlattıklarına bakılırsa, eserin 1990’larda çevrilip yayımlanması bazı gelişmelerden dolayı akamete uğramıştır. Bk. Ruşen Sezer, “Çeviri Üstüne Notlar”, s. xxiii.
[10] Eserin çevirisinin tenkidi çerçevesinde Dücane Cündioğlu’nun Yeni Şafak’taki (18 Ocak 2004) yazısına, çevirmen Ruşen Sezer’in Cumhuriyet gazetesinin Bilim Teknik ilavesinde siyasi kaygıların ön plana çıktığı “cevabi” metni (4 Eylül 2004) ve akabinde yazılanlar ayrı bir bahistir.
[11] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xvii, xix.
[12] Rıdvan Seyyid, “Roy Muttahide ve Arap-İran İlişkileri”.
[13] Albert Hourani, Batı Düşüncesinde İslam, çev. Mehmed Kürşad Atalar, Pınar Yayınları, İstanbul, 1996, s. 96.
[14] Roy P. Mottahedeh, Loyalty and Leadership in an Early Islamic Society, Princeton University Press, Princeton, 1980.
[15] Ahmad Ragab, “Nahyan Fancy’nin Değerlendirme Makalesine Bir Cevap”, çev. Mustafa Yavuz, Nazariyat, 2017, sayı: 2, s. 131, 14. dipnot.
[16] Ahmed Tahir & Nur Abdullah Said Arı, “Roy P. Mottahedeh, Loyalty and Leadership in an Early Islamic Society”,Dîvân, 2009, sayı: 27, s. 151, 155.
[17] Cemal Kafadar, “İki Cihan Âresinde”, Cogito (Osmanlılar Özel Sayısı), 1999, sayı: 19, s. 54.
[18] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. ix.
[19] Eserde Kur’an-ı Kerim’den, farklı kitaplardan ve İran edebiyatından pek çok iktibas bulunmasına karşın klasik anlamda bir bibliyografyanın bulunmayışı, metnin hadiseleri hikâye tarzında sunmasındandır. Ruşen Sezer, “Çeviri Üstüne Notlar”, s. xxii.
[20] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xxv.
[21] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. 53.
[22] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xiv.
[23] Roy P. Mottahedeh, In the Shadow of the Prophet: Essays in Islamic History, Oneworld Publications, 2023.
[24] Roy P. Mottahedeh, Peygamber’in Hırkası, s. xix.
Önceki Yazı
Piyadenin bakışı (III):
Teknopolis’te beliren üç temel argüman
“Yeniden eski masum ve mesut günlere ya da masun yerlere dönmeye yönelik nostaljik bir romantizme kapılmaya gerek yok, çünkü ne böyle günler ne de böyle yerler var. Ne dün vardı, ne bugün var ne de yarın olacak. Ayrıca düşmanımız ne makineler ya da yapay zekâdır ne de külliyen teknoloji. Shoshana Zuboff’un dediği gibi, mesele kuklayı değil, kuklacıyı takip etmektir.”