Min Nevâdiri’l-Kütüb – 27:
Paha biçilmez bir bitki isimleri sözlüğü
“Bu ayın konusu, Türkçe ve Osmanlıca bitki adları için gerçek bir hazine: Armenag K. Bedevian’ın 1936’da Kahire’de yayımlanan sözlüğü. Kitapta tam 3657 bitki adının bu dillerdeki muhtelif isimleri, 1171 resimle birlikte sunulmuş. Her dilde ayrı bir dizin verildiğinden kitap son derece kullanışlı.”
Şah Mahmūd Nişābūrī albümünden bir katı’ şaheseri. (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Nadir Kitaplar F 1426.)
Bir süredir bir Osmanlıca Bâhnâme’nin transkripsiyonuyla uğraşıyorum. Daha doğrusu üç arkadaş bir yazmayı yayına hazırlıyoruz, mensur (düz yazı) bölümlerinin transkripsiyonu ve çevirisi bana düştü. Manzum bölümlerle minyatürler ise öteki arkadaşların işi.
Yazma nisbeten güzel bir el yazısıyla yazılmış, yer yer istinsah hataları varsa da genellikle okunması zor değil. Gel gör ki eğlenceli erotik hikâyelerin, farklı pozisyon tariflerinin filân yanı sıra tıbbî metinler geniş yer tutuyor ve bunlarda cinsellikle ilgili türlü türlü ilâçların terkipleri veriliyor. Bu terkiplerde kullanılan malzemeler arasında hacimce en önemli yeri bitkiler tutuyor. Bitkilerin bazıları hepimizin bildiği, gündelik hayatta karşılaştığımız şeyler, ama bazıları botanik uzmanı olmayanlarımızın adlarını hiç duymadığı, yazmada hareke (kısa sesli harf işaretleri) olmadığı için de adlarının nasıl okunması gerektiği bile ilk bakışta belli olmayan bitkiler. Neyse ki bitki adları sözlükleri var, hayat kurtarıyorlar.
Bu ayın konusu, Türkçe ve Osmanlıca bitki adları için gerçek bir hazine: Armenag K. Bedevian’ın 1936’da Kahire’de yayımlanan sözlüğü: Illustrated Polyglottic Dictionary of Plant Names in Latin, Arabic, Armenian, English, French, German, Italian and Turkish Languages (Lâtince, Arapça, Ermenice, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve Türkçe Bitki Adlarının Resimli Çokdilli Sözlüğü). Kitapta tam 3657 bitki adının bu dillerdeki muhtelif isimleri, 1171 resimle birlikte sunulmuş. Her dilde ayrı bir dizin verildiğinden kitap son derece kullanışlı. Geçmişte birkaç defa tıpkıbasımı yayımlanmış; anladığım kadarıyla 2021’de Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları da tıpkıbasımını yayımlamış ama görmedim. Bende aslı var, yıllar evvel Iraklı bir sahhaf dostum tavsiye etmişti. İyi ki de etmiş, onsuz yapamazdım.
Gerçi tek değil bu sözlük, örneğin Tahran Üniversitesi Yayınları arasında H.Ş. 1337’de (1959) çıkan, İsmāʿīl Zāhidī’nin Vājenāme-i giyāhī: Nām-ı ʿilmī-i giyāhān (Botanik Sözlüğü: Bitkilerin Bilimsel Adları) adlı sözlüğü var, Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca bitki adlarını içeriyor, ama Türkçe isimler yok.
Botanikle ilgili bir hayli Osmanlıca ve Türkçe yayın var: Ali Rıza, Harun Reşid, Hüseyin Remzi, Ebü’l-Muhsin Kemal, Esad Şerafeddin, Mahmud Esad, Mustafa Hami, Mustafa Satı el-Husrî, Siracüddin Hasırcıoğlu, Şevki Akalın gibi yazarların eserlerine bakılabilir. Daha yakın zamanda yayımlanmış olan Adil Asımgil’in Şifalı Bitkiler adlı kitabı da var ama hangi bitkinin neye iyi geldiği iddiasından başka bilgi verilmemiş, örneğin bitkilerin bilimsel adları yok; yazarın işi ticarete döktüğü de önsözden anlaşılıyor. Konuya ilişkin bazı tezler de yazılmış, YÖK’ten indirilip onlardan istifade edilebilir.
Her neyse, Bedevian sözlüğüne dönelim. Yani, “her eve bir tane lâzım” dersem abarttığımı sanacaksınız ama gerçekten muhteşem bir çalışma. Zaten sözlüğün her çeşidi önemlidir ya, bu sözlük o kadar kapsamlı ve iyi hazırlanmış ki birçoğunu çok geride bırakıyor.
Armenag Kevork Bedevian Efendi (1884–1957), Malatya’nın Arapgir ilçesinden göçmüş bir Ermeni ailenin çocuğu olarak Mısır’da dünyaya gelmiş. Kahire’de, Kıbrıs’ta, Gize’de ve İstanbul’un hemen dışındaki Ziraat Mekteb-i Âlîsi’nde eğitim görmüş, Mısır’a döndükten sonra kısa süre bir pamuk işletmesinde çalışmış, ardından Mısır Tarım Bakanlığı’nın Gize’deki Araştırma Merkezi’nin başına getirilmiş. Hayatına ve eserlerine dair iki kaynağa tesadüf ettim: Kevork Pamukciyan’ın “Botanist ve Dilci Armenak Bedevyan” (Tarih ve Toplum 3, 13 [1986], s. 65) ile Emine ve Galip Alçıtepe’nin “Bitki İsimlerinin Türkçeleştirilmesine Dair Unutulan Bir Kitap: Illustrated Polyglottic Dictionary of Plant Names” (Kebikeç 37 [2014], s. 209–215) başlıklı makaleleri.
Kitap, basıldığı yıl Kral I. Faruk (1920–1965) ünvanıyla tahta çıkacak olan Prens Faruk’a ithaf edilmiş. Lâf arasında belirteyim, 1952’de devrilip Avrupa’ya kaçan Faruk’un geride bıraktığı dillere destan zâtî eşyası arasında antika paralar, kıymetli taşlar ve ziynet eşyası, ipek giysiler ve bol yaldızlı mobilyaların yanı sıra yüz binlerce resimlik bir pornografi koleksiyonu varmış; sürgün hayatını da gece kulüplerinde ve farklı farklı kadınların koynunda geçirdiği bilinir. Her neyse...
Kitabın önsözünü ünlü İngiliz botanist William Lawrence Balls (1882–1960) yazmış. Vaktiyle Bedevian’ın mezuniyet jürisinde yer almış olan Balls, eski öğrencisinin bilgisini ve çalışkanlığını övdükten sonra bir zamanlar Türkiye hakkında da söylenebilecek olan şu kıymetli sözleri sarf etmiş:
Mısır, çokdillilerden oluşan bir ülkedir; dilbilimsel yetenek orada o kadar olağandır ki kendisine özel bir değer atfedilmediği gibi sonucu kalıcı olacak olan bir hizmete de nadiren koşulur. Orta Doğu’nun tüm ülkelerine yararı dokunacak olan böyle bir kitaba ihtiyaç bulunduğunu kendisine fark ettiren sezgisi, bir isimler sözlüğünün ötesine geçmek dürtüsüne karşı direnmesine hizmet eden sağduyusu, ve de kitabın düzenini meydana getirmekte kızıyla birlikte sarf ettiği yoğun çalışmalar nedeniyle yazar saygıma hak kazanmıştır.
Yarım düzine dilin konuşulduğu, bir o kadarının da çat pat anlaşılabildiği bir İstanbullu ailede yetişmiş biri olarak bu sözler bana özellikle anlamlı geldi. Bazı üniversite öğrencilerimin İngilizce öğrenmeye bile ne kadar direndiğini hatırladığımda, bir kültürel ortam olarak neler kaybetmiş olduğumuzu bir kere daha anladım. Üstelik şimdilerde sokakta, otobüslerde Kürtçe, Çerkesçe yahut Arapça konuşanlara sövüyor bazıları, sanki tek dil bilmek meziyetmiş gibi. Ne zavallılık...
Bedevian sözlüğünün nasıl işe yaradığını göstermek için transkripsiyonuyla uğraştığım yazmadan kısacık bir bölüm aktarayım:
on ikinci bāb bāha ḳuvvet virmek içün ẕekere sürecek devālar beyānındadur bu mis̱illü devālara eṭıbbā mesüḥ taʿbīr iderler ṣıfat-ı mesüḥ ẕekere ve ḳasıḳlara sürmekle şehveti taḥrīk idüb cimāʿa ḳuvvet virür ʿāḳırḳarḥā ve besbāse ve dār-ı fülfül her birinden bir bucuḳ mis̱ḳāl alub bʿade’s-saḥḳ bal mumı yaġıyla ateşde eridüb ve ḳarışdırub vaḳt-i ḥācetde istiʿmāl oluna
İşte; akırkarha, besbase, dar-ı fülfül de neymiş diye merak ederseniz, açar bakarsınız Bedevian’ın kitabına...
Önceki Yazı
Bir teori-kurgu olarak Eros’un Gözyaşları
“Erotizm Bataille’da bir çeşit olumlama şeklidir; yaşamda ölümü, ölümde de yaşamı olumlamadır. Ona göre erotizm, daha en baştan, zaten ancak ölüm bilinciyle birlikte açığa çıkar ve bu bilincin ufuktaki ebedi varlığı üstünden tanımlanır; eros’u üst tanımlar.”
Sonraki Yazı
Sus Barbatus!’ ta sesin akuzmatiği
“Romanda her şeyin birbiri içinden doğduğu ve birbiriyle ilintili olduğu, doğadaki her şeyin birbirine çok sıkı bir şekilde dokunduğu görülür. Bu dokumada tekhne’yi daha iyi kullanabilmek için seslerle olaylar birbirine teyellenir. Hakikate ulaşmada yardımcı olan varlık-araçtır ses.”