Komet’in sözüyle: İzan, birazcık izan yahu!
“Sanatı değerli kılan sadece yapıtlar değil, içinde bulunduğu ortamın ifade özgürlüğüyle bütünleşmiş daha yaşanabilir bir çevre oluşturmasındandır. Bu da sorumluluk sahibi, hesap verebilir kişi ve kurumlar ile gerçekleşebilir.”
Hans Haacke (2014) Gift horse. Sanatçının finans dünyasıyla sanat dünyası ve siyasi iktidar arasındaki bağlantılara dikkat çekmek için yaptığını söylediği bu "hediye at", Chicago Sanat Enstitüsündeyken, 2018.
Yarın 18 Eylül’de İstanbul Casa Botter’de açılacak olan Komet sergisi üzerine açıklamamdır:
Öncelikle kendimi tanıtmak isterim. Yaklaşık 20 yıldır güzel sanatlar çevresinde çalışıyor ve üretiyorum. Mimar Sinan GSF, Yıldız Teknik Sanat ve Tasarım YL ve son olarak Hacettepe Resim Bölümü doktora programını tamamladım. Yurtiçi ve yurtdışında birçok sergi ve projede yer aldım. Çalışmalarıma aktif bir şekilde Ankara’daki atölyemde devam ediyorum.
Öğrenciliğim sırasında hayatımı sürdürebilmek için birçok sanatçının ve projenin asistanlığını yaptım. Bunların en sonuncusu 2012 yılında Komet ile çalışmamdır. Bir yıl süren asistanlık süreci sonrası 2013’te ilk solo sergimi yapmam için her türlü desteği verdi ve sergi kataloğunun önsözünü bizzat kendisi yazdı. Bu sergiyle asistanlık görevim bitmiş olsa da Komet ile dostluğum güçlenerek devam etti. Pek çok başka genç sanatçıyı desteklediği gibi, karşılaştığım türlü zorlukları aşmayı çalışırken benim de yanımdaydı.
Bütün bunları anlatmamın sebebi; Komet’in hayatının son 10 yılına yakından tanık olmuş biri olarak, benim ve çevresindeki birçok kişinin bildiği gibi; hayattayken bir kere bile atölyesini ziyaret etmeyen, adı anıldığında hakkında olumlu konuşmadığı ve hatta kırgınlığını ve kızgınlığını açıkça dile getirdiği birinin Komet’in vefatının ardından sergisinin küratörlüğünü yapmasını kabul edilemez bulmamdır.
Kaldı ki, yıllardır çalıştığı İstanbul Modern Sanatlar Müzesi’nden ayrılma haberi ile gündeme gelen bu kişi, ayyuka çıkan birçok söylentiyle anılmaya başlanmış ve ne kendisinden ne de Müze’den kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmamıştır. İstanbul Modern’in bir açıklama yapmak zorunda olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Konuyla ilgili bildiğim tek paylaşımı yapan Ali Artun’un yazısını paylaşıyorum: “Müze Ahlakı: Ayyuka çıkan söylentiler üzerine…”, e-scop.com
Hakkında bu tür iddialar bulunan birinin müzeden ayrıldıktan hemen sonra İBB’de küratör olarak iş bulması ve Casa Botter’in sorumluluğunu üstlenmesi sürecini @ibb_kultur ve @ibbmiras tüm şeffaflığıyla açıklamalıdır. Bunun yanı sıra İBB, kültür ve sanat politikaları hakkında kamuoyunu aciliyetle bilgilendirmelidir.
Ayrıca uluslararası sanat eleştirmenler derneği AICA’nın konuyla ilgili sessiz kalması, içinde bulunduğumuz ülke şartlarının sanat kurumlarına nasıl nüfuz ettiğinin bir göstergesidir. AICA’yı görevine davet ediyor, konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirecek bir rapor sunmasını talep ediyorum.
Komet’in sergisinin Asmalı Mescit’teki atölyesine giderken önünden sıkça geçtiği Casa Botter’de açılması kadar anlamlı bir şey olamazdı. Ama sanat eserleri ve sanatçılar tekil olarak ele alınıp politik bağlarından ayrı düşünülemez. Sanatı değerli kılan sadece yapıtlar değil, içinde bulunduğu ortamın ifade özgürlüğüyle bütünleşmiş daha yaşanabilir bir çevre oluşturmasındandır. Bu da sorumluluk sahibi, hesap verebilir kişi ve kurumlar ile gerçekleşebilir. Bu anlamda sözünü ettiğim tüm kurum ve kişileri hepimize karşı sorumlu oldukları açıklamaları yapmaya ve herkesi bu konuya sahip çıkmaya davet ediyorum.
Önceki Yazı
Haftanın vitrini – 38
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Büyük Deniz; Canlı Madde; Dilin Yedinci İşlevi; Düşüncenin Uğursuz Kaderi; Hayat Kısa; Koruyucu Sultanlar ve Hoşgörülü Türkler; Kullan-At; Kuma Daireler Çizen; Paris'teki Café et Jardin Turc'ün Serüveni; Türkiye Psikanaliz Tarihi