• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ENGLISH
  • GASTRONOMİ
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • KİTAPLAR
  • KRİTİK
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Haftanın vitrini – 21

Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: 100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi'nin 100 Yılı / Ama Arkadaşlar İyidir / Bilgisayarlar Nasıl Düşünür? / Cumartesi Anneleri/ Huzuru Bozmak / İlyada / Melodramatik Muhayyile/ Ormanı Planlamak / Yakup’un Kitapları / Yazan-Çizen Latif Demirci

K24

@e-posta

VİTRİNDEKİLER

22 Mayıs 2024

PAYLAŞ

100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi'nin 100 Yılı
Derleyenler: Alp Yenen, Erik Jan Zürcher
İletişim Yayınları
Mayıs 2024
591 s.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını kutlarken, aynı zamanda, tarihi boyunca dışlanan ve ezilenlerin hakkını nasıl verebiliriz? Türkiye’nin demokratik siyasi kurumlarının başarılarını aydınlatırken, demokrasiyi ihlal eden yönlerini nasıl açıklarız? Türkiye’nin gelişimini ve ilerlemesini takdir ederken, aynı sürecin yarattığı çaresizlik ve eşitsizlikleri nasıl değerlendirebiliriz?”

100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi’nin 100 Yılı, ele aldığı bir asırlık dönemin “tarihsel karmaşıklığını kesitlerle tasvir eden” yazılardan oluşuyor.

100 yıllık bir deneyimin tarihsel gövdesinden biyopsi yaparcasına alınan kesitler bunlar: Bazen bir yasa maddesi, bir karar metni, bazen bir söylev, bir beyanat, bir kısa metin, bir şiar, bazen bir mektup, bazen bir şiir veya şarkı, bazen bir fotoğraf, poster, harita veya şema… Önemli ya da simgesel vakalar, vecizeye dönüşmüş sözler… Böylesi fragmanlara dayanarak, son 100 yılın Türkiyesi’nin sadece siyasal değil, toplumsal ve kültürel hayatının çeşitli cephelerini kolaçan ediyor.

Alp Yenen ve Erik Jan Zürcher’in derlemesine, alanında uzman 77 araştırmacı, bilgi arka planı bakımından yoğun fakat rahat okunan metinlerle katkıda bulundu:
Ahmet Akgündüz, Ahmet İnsel, Alexander E. Balistreri, Alexandros Lamprou, Alp Yenen, Anıl Kahvecioğlu, Ayhan Işık, Berk Esen, Besim Can Zırh, Cangül Örnek, Çiğdem Oğuz, Çimen Günay-Erkol, Danielle V. Schoon, Deniz Tat, Didem Yerli, Doğan Gürpınar, Einar Wigen, Emmanuel Szurek, Emre Erol, Engin Kılıç, Erik Jan Zürcher, Erol Ülker, Erwin Dekker, F. Cânâ Bilsel, Fatma Müge Göçek, Funda Soysal, Gözde Kırcıoğlu, Güldeniz Kıbrıs,  Hans Theunissen, Heinrich Hartmann, Howard Eissenstat, İlker Aytürk, Jan-Markus Vömel, Joost Jongerden, Kadir Dede, Kaya Akyıldız, Kerem Öktem, Michael A. Reynolds, Mogens Pelt, Murat Gül, Müge Kınacıoğlu, Müge Özoğlu, Nadav Solomonovich, Nathalie Clayer, Nicholas Danforth, Nicholas Kontovas, Nicole A.N.M. Van Os, Nikos Christofis, Oğul Tuna, Ohannes Kılıçdağı, Onur Ada, Onur İşçi, Ömer Koçyiğit, Özgür Mutlu Ulus, Petra de Bruijn, Ramazan Hakkı Öztan, Remzi Çağatay Çakırlar, Reşat Kasaba, Sacit Yarımoğlu, Senem Aslan, Serhun Al, Sevgi Adak, Sevil Çakır Kılınçoğlu, Sibel Karadağ, Stefo Benlisoy, Tanıl Bora, Uğur Derin, Uğur Ümit Güngör, Umut Azak, Y. Doğan Çetinkaya, Yavuz Köse, Zeynep Bursa-Millet, Zeynep Ceren Eren Benlisoy.

Cihan Kılıç
Ama Arkadaşlar İyidir
İthaki Yayınları
Nisan 2024
232 s., büyük boy

Arkadaşlarımıza havalı davranmaya çalışmak aptalca mıdır? Sevgilimiz saçımızı en kötü nasıl kesebilir? Greenpeace anketörleri nasıl atlatılmaz? Varoşta yaşayan bir tavuk olmanın zorlukları nelerdir? Türkiye’ye LSD’yi kim getirdi?

Bir yanda bu gibi sorulara cevap ararken, diğer yanda küçük sevinçler ve bol miktarda utanç içeren yarı otobiyografik öyküler...

Peter J. Denning, Matti Tedre
Bilgisayarlar Nasıl Düşünür?
çev. Akın Emre Pilgir
Tellekt
Nisan 2024
184 s.

Biliminsanları, hesaplama açısından düşünmenin bilimsel araştırmayı organize etmenin tamamen yeni bir yolunu mümkün kıldığını keşfetti; sonuçta her alanın bir hesaplamalı dalı vardı: bilgiişlemsel fizik, bilgiişlemsel biyoloji, bilgiişlemsel sosyoloji. Peki yapay zekânın temellerinden biri olan bilgiişlemsel düşünme ne anlama geliyor ve bilgisayarlar nasıl düşünüyor?

Denning ve Tedre, bu kitapta bizim için iş yapacak hesaplamaları tasarlamaya, dünyayı bir tür bilgi süreçleri kompleksi olarak açıklamaya ve yorumlamaya yönelik zihinsel becerileri analiz ediyor, bilgiişlemsel düşünmeyi tüm boyutlarıyla ele alıyor.

Bilgisayarlar Nasıl Düşünür?, dijital bilgisayarlardan yüzyıllar önce başlayan bir soyağacının izini sürmek isteyen ve alana dair erişilebilir bir genel bakış edinmek isteyen okurlar için önemli bir rehber.

Serdar Korucu
Cumartesi Anneleri:
Galatasaray Meydanında 1000 Hafta

Doğan Kitap
Mayıs 2024
352 s.

1000 hafta... Bir başka deyişle yaklaşık 10 milyon 80 bin dakika. 168 bin saat. 7 bin gün. 229 ay. 19 yıl... Türkiye’nin tartışmasız en uzun soluklu ve hâlâ devam eden eylemi olan Cumartesi Anneleri, 1000. haftasını geride bırakıyor. Bu çalışma, sesini duyurmak için kendini Galatasaray Meydanı’nda bulanları, bulmak zorunda kalanları konu alıyor.

Ve elbette eylem yapmalarının nedeni olan kayıplarını...

“Ben de Cumartesi Annesi’yim. Anneliğin yalnızca doğumla ilgili olmadığına inananlardanım. Bu yüzden zaten o annelerin yerindeyim duygu olarak. O durumdayken uçurum gibi ürkütücü, karanlık ve sonsuz bir sessizliğin korkusu kaplar herhalde içimi... Bu baskıya rağmen direnebilme gücü de analığın ta kendisi...” –Sezen Aksu

“Fehmi Tosun’u hatırla.” –U2

“Beni de tutuklasınlar. Başıma gelebilecekleri tahmin edebilirken Galatasaray’da olmak istiyorsam insanlığımı kaybetmekten korktuğum içindir.” –Gülriz Sururi

“Hiçbirinizin evladı kayıp mı? O zaman onların derdini bilmeyebilirsiniz. Somut olarak ben de bilmiyorum. Çünkü benim de çocuğum kayıp değil. Ama bilmemek, anlamamak anlamına gelmez. Coplandılar, taşlandılar, yuhlandılar ama yılmadılar. Çünkü evlatları kayıptı. Ne yapabileceğimi bilmiyorum ama yüreğim yanıyor, bunu biliyorum.” –Müjdat Gezen

“Galatasaray oturmaları bir sesleniştir. Evrensel hukuka, evrensel insan haklarına saygı duyuyor musunuz? Bunların vazgeçilmez olduğuna inanıyor musunuz? O halde yeriniz yanımızdır. O halde siz de bir cumartesi insanısınız, sesimize ses katmalısınız.” –Nur Sürer

Richard Yates
Huzuru Bozmak
çev. Aslı Konaç
YKY
Mayıs 2024
216 s.

John Wilder Amerikan Rüyası’nı gerçekleştirmiş olduğuna dair işaretlerle çevrilidir: İyi para kazandıran bir iş, sevgi dolu bir aile, güzel bir ev. Ancak bu parıltılı yüzeyin altında ters giden bir şeyler vardır. Düşledikleriyle gerçeklik arasındaki mesafe açıldıkça Wilder içinde büyüyen öfkeyi bastırmak için gizli ilişkilere, alkole ve başka türlü bir yaşam sürme hayallerine sığınır. Ama yıllar içinde kurulmuş hassas dengeler bir kez bozulmayagörsün, geriye dönmek hiç kolay değildir.

Orta sınıf hayatına dair keskin gözlemleriyle tanınan Richard Yates, Huzuru Bozmak'ta Soğuk Savaş fonunda gelişen bir arayış ve kayboluş hikâyesi anlatıyor.

“Richard Yates, Amerikalı yazarların en hakikilerinden biri.” –Gina Berriault

“Yates kusursuz bir realist; Hemingway’in alabildiğine yalın üslubunun doğal mirasçısı, Carver’ın düz minimalizminin öncüsü.” –Kate Atkinson

Homeros
İlyada
çev. Erman Gören
Everest Yayınları
Mayıs 2024
840 s.

Ilias’la ilk karşılaşma, hangi vesileyle olursa olsun, her okur için eşsiz bir tecrübedir. Ilias okuyucularına yalnızca Homeros’un mısralarının gücünü ve bir kahramanın serencamını değil, her insana, her okura ait bir serencamı da sunar. Tutarlılık timsali olması beklenen kahraman Ilias’ta, hepimiz gibi kendisiyle çelişebilen bir insanoğlu olarak resmedilir. Tanrılar, kahramanlar ve insanlar hem dünyevi hem kozmik bir çatışmanın tarafları olarak aynı alanda yer alır. Kanın dehşetiyle, gözyaşlarının hüznüyle dolu bu kadim savaş hikâyesi her zaman bir başyapıt, şiirin, hatta bütün edebiyatın başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir. Anadolu topraklarında gerçekleşen bu savaşın ayrıntıları bütün edebi geleneğin tasavvurlarının fışkırdığı ana memba haline gelmiştir. 2000 yılı aşkın süredir farklı çevirilerle hep okunmakta olan bu mısralar Erman Gören’in Türkçesinde, Homeros’un söyleyişinin kimi zaman ürpertici gelebilecek garipliğini yok saymayan, savaş sahnelerinin hızına yaraşır bir akış kazanıyor.

Uzun yıllara yayılan bir emeğin sonucu olan, kapsamlı bir giriş yazısı ve hacimli bir sözlükle zenginleşen bu çalışmayla, Türkçe, Homeros’un “söz”üne (epos) sadık ve Eski Yunancadan yapılmış eksiksiz bir çeviri kazanıyor.

Peter Brooks
Melodramatik Muhayyile
–Balzac ve Henry James'te Aşırılık Kipi
çev. Suzan Sarı
Vakıfbank Kültür Yayınları
Mayıs 2024
384 s.

Melodram, başta Hollywood olmak üzere Türk sineması gibi ulusal sinemaların popüler hikayelerini anlamak için sıklıkla kullanılan bir kavram. Peter Brooks, kavrama teorik bir derinlik kazandıran bu duru ve etkileyici kitabında melodramın modern edebiyatın önemli bir ifade biçimi olduğunu savunuyor. On dokuzuncu yüzyılda hâkim bir popüler tür olan sahne melodramını inceleyerek yola çıkan yazar, romanda Balzac ve Henry James’i merkeze alarak bu “gerçekçi” romancıların melodramın retoriğini ve aşırılığını, özellikle de sekülerleştirilmiş iyilik-kötülük, felaha erme-lanetlenme karşıtlıklarını kullanarak nasıl hikâyeler anlattıklarını gösteriyor.

Melodramatik Muhayyile yazıldığı günden bugüne tiyatro, roman ve sinemayı anlamak için temel bir eser olma özelliğini koruyor.

Fatma Önder Özşeker
Ormanı Planlamak –Planlama Aklının Bir Eleştirisi
Metis yayınları
Mayıs 2024
280 s.

Bu çalışma, Türkiye’de ormanın nasıl sorunsallaştırıldığı, nasıl planlandığı ve bu planlama mantıklarının iklim değişikliğine yönelik politikalardan nasıl etkilendiği sorularından yola çıktı. Cumhuriyet’in ilk yüz yılına baktığımızda, bu sürecin üretim-koruma sarkacında şekillendiğini söylemek mümkün. 2000 sonrası döneme çevreyi koruma söylemi damga vurduysa da, ormanlar yoğun bir üretim rejimi içinde planlanmaya devam ediyor.

Ancak çalışmada üretimci ve korumacı planlamayı birbirine karşıt yaklaşımlar olarak ele almıyorum. Ormanı planlamanın, ister odun üretimi için olsun, ister biyoçeşitliliği korumak için olsun biyopolitik müdahaleler olduğunu iddia ediyorum.

Bu vurgu, niçin önemli? İlk olarak, her iki planlama yaklaşımının da nesnellik bir yana, değer yüklü süreçler içerdiğini ortaya koyuyor. Bu müdahalelere içkin belirsizliklere ve deneyselliklere işaret ederek, başka görme biçimlerine imkân tanıyor. Kendi bilimselliğinin politikliğini kabul eden bir planlama ve koruma pratiğini araştırmaya davet ediyor. İkinci olarak, modernist mekânsal planlama geleneğinin insan ve sermaye merkezli başat yönelimine karşı, insandan ibaret olmayan bir dünya tasavvuruna ve bu tasavvura dayanan epistemolojik hareket noktalarına kapı aralıyor. Bu bağlamda ve son olarak, nesnelliğin yerine insandan ibaret olmayan dünyalara karşı sorumluluğu koyuyor.

— Fatma Önder Özşeker

Olga Tokarczuk
Yakup'un  Kitapları
çev. Neşe Taluy Yüce
Everest Yayınları
Mayıs 2024
1024 s.

18. yüzyılda, Polonya’da genç bir Yahudi ortaya çıkar, Yankiele ya da Jacob Frank ya da sadece Yakup ya da… isimlerinin sonu gelmez, unvanlarının, hallerinin ve karakterlerinin de; ama o daima parlar. Önce Müslüman, sonra Katolik olur. Dinden dine dönenleri de “ışığa” üşüşen kelebekler gibi etrafına toplar. Yakup kâh büyücü kâh efendi, baba, ağabey, kardeş, kâh “sahte” peygamber kâh Mesih olur. Bir aşağılanır bir göklere çıkarılır, bir durulur bir gürler, bir sevilir bir nefret edilir.

Musevi, Hıristiyan, Müslüman geleneklerinin tümünden beslenen, 18. yüzyılın ortalarında dinler sahnesine bütün esrarıyla adım atan, etrafında topladığı cemaatle bugüne kadar dini tartışmaların odağında yer almış tarihi bir figür olan Yakup Frank’ın hikâyesi, Yakup’un Kitapları’nda Nobel ödüllü Olga Tokarczuk’un edebi dehasıyla unutulmaz bir romana dönüşüyor.

Yakup’un Kitapları, yeni dünyanın tehlikelerle dolu eşiğinden hem kendi zamanına hem de geleceğe aynı kusursuz dikkat, ihtiyat, bilgelik ve mizahla bakıyor.

Yazan-Çizen Latif Demirci
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
2024
320 s.
renkli, büyük boy

İş Sanat’ın 16 Nisan 2023 – 30 Haziran 2024 tarihleri arasında Kibele Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdiği ”Yazan – Çizen Latif Demirci” sergisi nedeniyle hazırlanan kitap.

 
Yazarın Tüm Yazıları
  • 100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi'nin 100 Yılı
  • Ama Arkadaşlar İyidir
  • Bilgisayarlar Nasıl Düşünür?
  • Cumartesi Anneleri
  • Huzuru Bozmak
  • ilyada
  • Melodramatik Muhayyile
  • Ormanı Planlamak
  • Yakup’un Kitapları
  • Yazan-Çizen Latif Demirci

Önceki Yazı

SÖYLEŞİ

Dilek Yılmaz:

“Yazmasaydım ölmezdim,

ama hayat daha zor olurdu.” 

“Yazmanın doğrudan iyileştirici değil, destekleyici rolü var bence. Dostlar gibi. Aşk acısı çekerken de yanımızda biri var diye acımız dinmez, giden gitmiştir ama dostun omuz başı iyi gelir.”

SERKAN PARLAK

Sonraki Yazı

PORTRE

Alice Munro’nun ardından:

Kısa öyküye adanmış bir hayat

“Kadınların hayatlarından kesitler, manzaralar sunar Munro. Hayatlarındaki eksiklikler, yaralar, maruz kaldıkları acımasızlıklar, sıkışmışlıklar, boşluklar, başlanamamış ya da sürdürülememiş yakınlıklar… Buruk bir duygudur Munro’nun öykülerinden yayılan.”

BEHÇET ÇELİK
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist