Dün bugün
“Veba imparatorluk coğrafyasında milyonlarca kurban almış 541-544 arasında. Prokopiuas'a göre, Justinianus daha fazlasını…”

Doğu Roma imparatoru Justinianus
Katalan tarihçi Jordina Sales-Carbonell’in El Pais gazetesine (ve İngilizce versiyonuna) yansıyan araştırması La Plaga de Justianiano (Justianus Vebası), bizim basınımızda da yankılandı: 542 veba salgınında Bizans başkentinde yaşananların Covid dönemindeki manzarayla tıpatıp benzeşmesi ilgi uyandırmış besbelli.
Sales-Carbonell akademik ortamda ulaşılabilen çalışmasını Prokopius’a dayandırmış. Hipermetropi mustaribiyiz: Prokopius’un Bizans’ın Gizli Tarihi 1979’da Orhan Duru tarafından çevrilmişti, hâlâ dolaşımda. Tarihçinin Yapılar başlıklı kitabı da çevrildi dilimize, geriye Savaşlar Tarihi kaldı, ki çeşitli Batı dillerinde okunabilen o kitabında geniş yer açar Bizans vebasına; imparator Justinianus’u sevmediği için de onun adıyla anmıştır kara salgını.
Bizans’ın Gizli Tarihi’nde de söz etmiştir Prokopius vebadan. Justinianus için, “Bu adam iş başındayken afetler birbirini izledi” der. Sel felaketleri, depremler, salgın… Ama imparatorun bizzat yol açtıkları kayda değerdir:
“Justinianus, Bizanslıların başına şimdiye kadar hiçbir tarih döneminde görülmedik kadar çok ve ağır felaketler getirdi. İnsanları kaygısızca ölüme atmaktan, başkalarının mallarını yağmalamaktan çekinmezdi. Düzenin yerleşmiş kurumlarını korumanın da bir anlamı yoktu onun gözünde. Bu yüzden sonu gelmez yenilikler başlıca uğraşısıydı. Tek kelimeyle değerli kuruluşların eşi bulunmaz yıkıcısı oldu.”
Sürdürüyor Prokopius:
“Yönetim bir tiranlıktan farksızdı ama bu dayanıklı, düzenli değil, her gün değişen, her gün yeniden kurulan bir tiranlıktı. Yargıçların kararları korkunun yarattığı felci yansıtıyordu, kafaları tek bir adamın saldığı dehşetle doluydu.”

Ekonomik düzlemde imparatorun keyfe keder ve sorumsuz yönetimi hakkında yorumlarından bir ikisini buraya almakla yetiniyorum:
“Justinianus hazineyi en kısa zamanda deniz kıyısında işe yaramayan yapılara ve imparatorluğun dışındaki kabilelere dağıtıp çarçur etti. Hayatı boyunca uygunsuz yollardan edindiği ve harcadığı paranın toplamınıysa hesaplamaya ya da ölçmeye imkân yoktur. Taşkın bir ırmak gibi her gün uyruklarını yoksullaştırdı ve varlıklarını yağma etti, ama akan sel ülkenin doğal düşmanlarını zenginleştirmeye yaradı. Paraları gerekçesiz olarak deniz kıyısındaki yapılara ya da anlamsız konutlara yağdırıyordu. Sanki kendi ve eşi eski imparatorların yaşadığı saraylara sığamıyorlardı.”
Toplumsal düzlemde yaptıklarına ilişkin birkaç cümle:
“Hukukçuların toplum içindeki etkinliklerini azaltmak istedi. Bilginleri ve soylu aile çocuklarını okutan öğretmenleri yaşamak için temel gereksinmeleri karşılayamaz duruma soktu. Bundan başka, belediyelerin bölgesel amaçlarla ve gösteriler düzenlemek için topladığı gelirlere el koydu ve bunları utanmadan merkezî hükümetin gelirlerine ekledi.”
Olduğu gibi aktarıyorum. Kimin ne düşüneceği kendisine kalmış.
Veba imparatorluk coğrafyasında milyonlarca kurban almış 541-544 arasında.
Justinianus daha fazlasını…