Kalbe açılan zorlu yol:

Mucizevi bir dönüşüm hikâyesi

Edward Tulane ve Mucizevi Yolculuk

KATE DiCAMILLO

Tudem Yayınları
Ekim 2025
128 sayfa

Resimleyen: Bagram Ibatoulline, büyük boy, renkli
çeviren Gözde Koca

16 Ekim 2025

"DiCamillo, eserini çocuk edebiyatının sınırlarını aşan sembolik bir olgunlaşma anlatısına dönüştürmeyi başarmış. Edward’ın fiziksel yolculuğunu insan ruhunun içsel evrimiyle paralelleştirmiş. Edward’ın her kırılışı psikolojik bir eşiği temsil ediyor; kahraman kayıplar aracılığıyla benliğini yeniden şekillendiriyor. Bu bağlamda kitap hem gelişim psikolojisi hem de edebiyat kuramı açısından değerlendirildiğinde, sevgi ve empati kavramlarının yalnızca duygusal değil, bilişsel bir öğrenme sürecine de işaret ettiğini gösteriyor."

SEHER CESUR KILIÇASLAN

 

Kate DiCamillo’nun kaleminden çıkan, Bagram Ibatoulline’in kalbe dokunan resimleriyle hayat bulan Edward Tulane ve Mucizevi Yolculuk, derin bir içsel dönüşüm hikâyesi sunuyor okura. Gözde Koca’nın Türkçeye çevirdiği ve Tudem Yayınları’nın 2025 baskısıyla raflarda yer bulan eser, porselenden yapılmış Edward adlı bir tavşanın kalp kırıklığını, sevgiyi ve umudu keşfetme sürecini anlatıyor.

Edward, şık kıyafetleri, altın cep saati ve kendinden emin duruşuyla tam bir beyefendidir ve Abilene Tulane adlı küçük bir kızın oyuncağıdır. Onun kişisel dramı burada başlar. Komşunun köpeği Edward’ı ağzına alıp hırpaladığında duyduğu korkudan daha fazla kalbini hırpalayan şey, onu kurtaranın şu cümlesinde gizlidir: Bırak o oyuncağı! Evet, Edward oyuncak olmayı kendine hiç yediremeyen bir oyuncaktır. Eve yeni alınan hizmetçinin ondan tavşancık diye bahsetmesini ve onu diğer oyuncakların yanına koymasını da hiç içine sindiremez.

Kalbindeki bu naif kırılmalar Edward’ın daha sonra yaşayacaklarının habercileridir. Evdeki durağan yaşamını okurken kibirli ve sevgiye kapalı bir yürek taşıdığını öğreniriz. Asıl macera ise Tulane ailesiyle birlikte bir deniz yolcuğuna çıkmasıyla başlar. Edward bu yolculuğu gemide, küçük Abilene ile birlikte tamamlayamaz. Yaşadığı büyük bir şansızlık nedeniyle denizin altında bulur kendini.

Her beklenmedik bitiş, beklenmedik yeni başlangıçtır aslında. Edward sonsuza kadar soğuk ve karanlık sularda kalmaz. Yeni isimlerle yeni kalplerin sıcaklığı kucaklar onu. Bir balıkçının şefkatli eşinin kollarında Susanna, evsiz bir gezginin yanında Malone, hasta bir çocuğun kardeşi Sarah, Ruth’un başucunda ise sessiz bir teselli olur.

Her yeni kimlik ona sevilmenin anlamını, kaybetmenin ağırlığını ve kırılmış bir kalbin bile yeniden atabileceğini öğretir. İnsanların kibirden uzak, sahici acılarına sadece tanık değil, ortak olur. Porselen bedenin başına ne gelirse gelsin, aslında en çok acı çeken ve yeniden şekillenen kalbidir. İsteyerek seçmediği, mecbur kalarak katlandığı zorlu yolda kalbini kibrin zırhıyla koruma altına alması mümkün değildir. Hayat ona, konforlu döneminde gururunu zedeleyen naif incinmelerin, gerçek acıların yanında hiçbir şey olmadığını hissettirerek öğretir. Acı dolu, sert iniş ve çıkışları olan bir süreçtir bu. DiCamillo, okura söze dökmeden şunu söyler: Sevmeyi bilmeyen kibirli bir kalbi ancak derin sarsıntılar uyandırabilir.

Yazar aslında pek çok mesajını tam da iyi edebiyatta olması gerektiği gibi söylemez, gösterir. Hiçbir yerde sevmeyi bilmeyen bir kalbin aslında cansız bir porselenden farkının olmadığı yazılı değildir. Sevmeyi bilmemekle sevmekten korkmanın aynı şey olduğu da… Ama okur, Edward’ın çok sade bir dille anlatılan yolcuğu boyunca sürekli bunları görür. Biçemin sadeliği hikâyedeki duyguları gölgelemez; tam tersine, daha derinden hissedilmelerini sağlar.

Evet, Edward Tulane ve Mucizevi Yolculuk, dostluk, kayıp ve sevgi üzerine bir hikâyedir. Hayatın kaçınılmaz kayıplarına rağmen kalbini açık tutmanın, sevmekten vazgeçmemenin zor ama gerekli olduğuna dair derin bir manifestodur. DiCamillo, Edward’ı okurun karşısına bir ayna olarak koyar. Edward’ın karşılaştığı zorluklar, yaşadığı kayıplar ve yeniden başlangıçlar okura da kendi yaşam yolculuğunu hatırlatır. Hepimizin kırıldığı, kaybettiği, yeniden başlamaktan korktuğu anlar olur. Ama tıpkı Edward gibi, biz de kalbimizi açmayı ve hayata dair tüm duyguları kucaklamayı öğreniriz. Porselen bir kalple yaşamak, hayatta kalmak olsa bile yaşamın özünü kaçırmaktır.

Kate DiCamillo

DiCamillo, eserini çocuk edebiyatının sınırlarını aşan sembolik bir olgunlaşma anlatısına dönüştürmeyi başarmış. Edward’ın fiziksel yolculuğunu insan ruhunun içsel evrimiyle paralelleştirmiş. Edward’ın her kırılışı psikolojik bir eşiği temsil ediyor; kahraman kayıplar aracılığıyla benliğini yeniden şekillendiriyor. Bu bağlamda kitap hem gelişim psikolojisi hem de edebiyat kuramı açısından değerlendirildiğinde, sevgi ve empati kavramlarının yalnızca duygusal değil, bilişsel bir öğrenme sürecine de işaret ettiğini gösteriyor.

Okur, Edward’ın her kırılışında kendi yaralarını görmekle kalmaz; onun sevmeyi öğrenişine tanık olurken kendi umutlarını canlandırır. Duygular söz konusu olduğunda kalbinin yaşı yoktur. Bu yüzden Edward Tulane ve Mucizevi Yolculuk yalnızca bir çocuk kitabı değil, tüm yaşlar için sevgiye, kayba ve dirence dair bir hayat dersi niteliğindedir. Evrensel bir gerçeği fısıldar: Kalbini açmak, kaybetme riskini göze almak demektir ve sevmenin başka türlüsü yoktur. Yolculuğun sonunda Edward Tulane porselen bedeniyle kırılgan ama kalbiyle güçlüdür. Çünkü sevmek, acı çekme ihtimaline rağmen yaşamın en büyük güzelliklerinden biridir.