
Deneme, yaşama tanık
Yaşantı egemendir deneme üstünde. Zaten denemenin bir ucu “anı”ya “günlüğe” belki mektuplara daha doğrusu izlenimlere doğru kayar...
Yaşantı egemendir deneme üstünde. Zaten denemenin bir ucu “anı”ya “günlüğe” belki mektuplara daha doğrusu izlenimlere doğru kayar...
Yayıncı ve yazar Cem İleri yine bir “okuma” kitabıyla hem de Sebald’ı merkeze alan kitabı Okurun Belleği’yle Sebald okurunun iştahını kabartıyor. İleri ile hem yeni kitabını hem de Everest Yayınları’nın “deneme” dizisini konuştuk
Enis Batur, Nilüfer Kuyaş ve Emre Ayvaz K24’ün Şubat ayı dosyası “Deneme” için bir araya geldi ve deneme üzerine konuştu...
Deneme devrimci bir türdür. Deneyebilmek özgüven, cesaret gerektirir. Şiirde Nâzım Hikmet, öyküde Sait Faik, romanda Yaşar Kemal, denemede Nurullah Ataç büyük öncülerdir. Hepsi denemiştir
Peyami Safa’nın binlerce yazısının kaderi ne olacak? Dağlarca’nın aforizma-deneme arası metinleriyle ilgilenecek biri çıkacak mı? Reşat Ekrem Koçu’nun yüzlerce yazısı gölgede mi kalacak? Nurullah Ataç’ın yazdığı birçok yazı neden kitaplarına girmedi?
Salâh Birsel, deneme için “yazının tadı çıkarılarak yazılan bir türdür, belki de tek türdür” der. Bundan dolayı, “denemelerin kahve söyleşileri gibi daldan dala konmasını ya da başladığı yerde değil, başlamadığı yerde bitmesini” sever
Deneme münakaşa etmez. Önerir. Kanıtlamaz. Bağlantı kurar. Daha önce bakılmamış bir şeye ışık tutar. Düşünmenin namusu...
Karasu’nun Susanlar kitabında kaybolup gitmiş, müthiş bir dikkat ve detay ürünü denemeleri, 20’li yaşlarda, son derece dikkatli, has bir okur olarak edebiyatın “ne olduğuna” ve “ne olmadığına” dair fikirlerini barındırması açısından önemli...
Yazı ötekinden doğuyor, ötekine yöneliyor. Kendinden başkasına “Ben de başkasıyım” diyor yazar, istiyor ki okuru da önce kendisini sonra da başkalarını fark etsin. Yazı, insanın kendini diğer insanlardan biri hissetmesi...
Deneme, bize, tek doğrunun ne olduğunu dayatanlara, hakikat yolunu emredenlere direniş kapısını açan, hayatın sandığımızdan daha karmaşık olduğunu söyleme hakkını veren bir tür...
Mehmet H. Doğan eleştiri yazılarına “deneme” demeyi uygun görmüştü. Türkçe literatürde eleştiri ve denemenin sınırları kesince ayrışmış değildir...