Haftanın kitapları – 43
K24'te haftanın vitrini... Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Aklımdaki Diyarlar / Ben Feride Bu Benim Sesim / Duyguların Arşivi / Güvenlik İlkesi / Hayat için Felsefe / Mermi / Mülkiyet ve Müşterekler / Romana Bakış / Sinema ve Mimarlık / Tanrı ve Memeli Hayvanlar


Aklımdaki Diyarlar
Edward Said'in Hayatı
çev. Aydın Çavdar
Ayrıntı Yayınları
Ekim 2023
512 s.
Edward Said, “Şarkiyatçılık” teriminin dile eleştirel bir anlamda girmesiyle sonuçlanan ve onun, postkolonyal çalışmaların kurucu babası olarak görülmesine yol açan çok etkili kitabı Şarkiyatçılık ile tanınır.
Said’e göre Doğu-Batı ayrımı, asla temel ve aşılmaz bir boşluk konumunda değildi. Aslında Şarkiyatçılık’ı tam da bu iddiaya karşı çıkmak için yazmıştı. Bölünme, ona göre daha ziyade jeostratejikti. Avrupa, Doğu’ya hâkim olmak için önce ana meseleye hâkim olması gerektiğini hissetmiş ve bilgi güç olduğu için, bu hâkimiyet Şark’ın özünü, onun gerçek içsel karakterini belirleme biçimini almıştı. Bu yaklaşım, Avrupa’nın üstlendiği bir projeydi; kaynakları, küresel tasarımları ve Doğu’ya coğrafi yakınlığı vardı ve Doğu, sırf bu nedenle “öteki” olarak tasvir edilmeliydi.
Timothy Brennan’ın yazdığı biyografi Edward Said’in yazar, akademisyen, ünlü bir entelektüel ve siyasi aktivist olarak çeşitli kimliklerini belli bir bağlam çerçevesinde değerlendirerek Said’in yaklaşımlarını detaylı bir analiz halinde ortaya koymaktadır.
Bu kitapta 20. yüzyılın en etkili entelektüellerinden biri olan Edward Said’in gelişiminin ve fikirlerinin rotası çizilirken okura da Doğu-Batı çatışması açısından kapsamlı bir bakış açısı kazanma imkânı sunulmaktadır.

Ben Feride Bu Benim Sesim
Dipnot Yayınları
Ekim 2023
180 s.
“Mutfakta bilerdi onu. Sabaha karşı, 'kapılar' ve 'pencereler' tarafından çarpıla çarpıla her tarafı morardığında, biz yorganın altında korkudan ve ağlamaktan bitkin düşüp uykunun derinliklerine yuvarlanırken başlardı bilemeye. Bir taşı vardı, siyah, ona sürterdi. Yavaşça. Hiç acele etmeden. Bin yıl ömrü varmış gibi. Sessizce. İleri geri, ileri geri, ileri geri… Bazen Murat’ın kalbinin atıp atmadığını son kez kontrol ederek yorganın altından süzülür, ses çıkarmamak için çıplak ayaklarla soğuk taşlara basarak mutfak kapısının aralığından izlerdim onu. İleri geri, ileri geri… Eliyle değil yalnızca, bütün gövdesiyle sallanarak yapardı bunu; daha doğrusu, öne arkaya sallanıp duran gövdesinin bir parçası olarak bıçağı taşın üzerinde kaydırırdı. İleri geri, ileri geri…”
Başkalarının kirini temizleyen, başkalarının çocuklarını büyü-ten; en zor anında kendi çocuğunun elini bile tutamayan Feride görmemesi gerekeni görür.
Feride’nin öyküsü Kubar Cafer’in, Piç Nihat’ın, Dilan’ın, Alican’ın, Ramon’un, Gülendam Dayı’nın, Gulnora’nın (…) öyküsüyle “korunaklı lüks evlerde”, hapishane koğuşlarında, hastane odalarında, çekçeklerde, morglarda iç içe geçer.
İtilmişlerin, düşmüşlerin, boynu büküklerin, yok sayılanların, üstüne çizik atılanların, yaraları kabuk bağlamayanların, her gün gözünüzün önünden geçip gidenlerin öyküsü…

Duyguların Arşivi
çev. Ufuk Tonka
Delidolu Yayınları
Eylül 2023
120 s.
Kavuşulmaz bir aşk, hasretten çok daha fazlasıdır!
İsviçre edebiyatının önde gelen kalemlerinden Peter Stamm'ın yazdığı Duyguların Arşivi, hiçliğin tam ortasında kâğıt yığınlarından kendine yeni bir hayat kuran yalnız bir adamın içsel monologlarıyla şekillenen çarpıcı bir roman.
Geçmişle geleceği sağlam köprülerle birbirine bağlarken yalnızlığı duygulardan arınmakla eşdeğer tutan yazar; kavuşulmayan aşkların, zamanın işlediği suçların, varoluşsal hezeyanların gölgesinde yükselen baş döndürücü bir anlatı sergiliyor.
Katmanlı hikâyesini psikoloji ve felsefe sularında yüzdürerek derinlikli bir zemine oturtan bu sarsıcı kitap, pandemi döneminde küresel boyutta deneyimlediğimiz sosyal psikopatolojinin edebî bir izdüşümü âdeta.
Bir şeylerin değişmesini istemiyorum. Kabahat mi?
Köklü bir gazetenin karanlık dehlizlerinde uzun yıllar arşivcilik yapan başkarakter, işini kaybettikten sonra yaşama tutunmanın yolunu yine geçmişin tozlu sayfaları arasında bulur. Görev yaptığı gazetenin arşivini evine taşır, bodrumuna yerleştirir ve bu kez sadece kendisi için çalışmaya başlar. Bildiği tek işi devam ettirebiliyor olmak başlarda onu iyi hissettirir. Ancak zamanla, hayatı tamamen arşivin içine hapsolur. Gazete kupürlerinin arasından sızan nostalji rüzgârları şimdilerde 60'larında olan adamı eski hatıralarına götürür. Mazi belleğinde canlandıkça, özellikle çocukluk aşkını, asla gerçek anlamda ''sevgili'' olamadıkları Franziska aklına düşer. İçinde koca bir boşluğa dönüşen bu kadını anılarından hiç koparamadığını fark eder. Belki de artık, özgürlüğünü sınırlayan duygularını bir arşive kapatıp, geçmişiyle yüzleşmenin ve hayatında yeni bir sayfa açmanın vaktidir...
Peter Stamm, kendisini duygusuzlaştırmaya ant içmiş bir adamın hayattaki ikinci şansının peşinden gidişine tanıklık ettirdiği bu romanında, değişimin akıntısına kapılmanın ve anılarda yaşıyormuşçasına sonsuz bir anda var olmanın dayanılmaz çekiciliğine vurgu yapıyor.
Arşiv yalnızca dünyayı yansıtmaz, aynı zamanda dünyanın bir kopyasıdır.

Güvenlik İlkesi
çev. Servet Ugan
Kolektif Kitap
Ekim 2023
248 s.
Güvenlik, politikada ve medyada günümüzün en önemli bahis konularından birini oluşturur. Kamusal tartışmalarda sorumlu siyasetçilerin dilinden hiç düşmez: Güvensizlik duygusunun artmasından yakınılır, güvenliğin güya özgürlüklerin ilki olduğu ilan edilir, işsizlik ve ekolojiyle birlikte halkın en önemli sorunlarından biri olduğu saptanır, çocuğun gelişiminin ve yetişkinin mutluluğunun vazgeçilmez koşulu haline getirilir.
Öte yandan birkaç yıldan beri “gıda güvenliği”, “enerji güvenliği”, “insan güvenliği” vs gibi yeni terimler ortaya çıkmıştır. Son olarak, güvenliklerle ilgili ekonomik sektörün her biçimi (enformatik, ev otomasyonu, gözetim) büyük bir gelişme içerisindedir.
Ama bu güvenlik denen şey nedir? Bir duygu mu, siyasi bir program mı, maddi güçler mi, bir sis bulutu mu, bir umut mu, patolojik bir takıntı mı, bir meşruiyet kaynağı mı, pazarlanan bir mal mı, bir kamu hizmeti mi?
Fransız filozof Frédéric Gros, bu eserinde güvenlik kavramına tarihsel bir yaklaşım getirerek Stoacılardan sosyal ağlara kadar geçirdiği evrimi inceliyor. Gros'nun bu kışkırtıcı incelemesi, güvenliğin hem geçmişteki anlamlarına hem de günümüzdeki kullanımlarına ışık tutarak, güvenliğin günümüzdeki suiistimallerini ve gündelik yaşamdaki yaygınlığını gözler önüne seriyor.

Hayat için Felsefe – ve Başka Tehlikeli Durumlarda
çev. Özge Çelik
Koridor Yayıncılık
Eylül 2023
352 s.
Bir felsefe okulu düşünün ki antik dünyanın en büyük filozoflarından dersler alıyor, onlarla sohbet ediyor, dertlerinizi paylaşıyorsunuz, üstelik onlardan öğrendikleriniz sayesinde kendinizi, hayatı, dünyayı daha iyi anlıyor ve bütünlüklü yaşamın ilkelerini keşfediyorsunuz...
İşte Jules Evans Hayat İçin Felsefe’de bizim için tam da böyle bir program oluşturuyor ve felsefenin esasen yaşama sanatı olduğunu hatırlatıyor. Peki bu kitapta hangi filozoflarla neleri keşfedeceğiz?
• Sokrates ile Sokak Felsefesi Sanatı • Epiktetos ile Kontrolü Sağlama Sanatı • Musonius Rufus ile Saha Çalışması Sanatı • Seneca ile Beklentileri Yönetme Sanatı • Epikouros ile Ânın Tadını Çıkarma Sanatı • Herakleitos ile Evreni Tefekkür Sanatı • Pythagoras ile Hafıza ve Büyü Sanatı • Skeptikler ile Şüphe Tohumları Ekme Sanatı • Diogenes ile Anarşi Sanatı • Platon ile Adalet Sanatı • Ploutarkhos ile Kahramanlık Sanatı • Aristotelesile Kendini Gerçekleştirme Sanatı • Sokrates ile Bu Dünyadan Ayrılma Sanatı
Jules Evans bu antik filozofların yaşam felsefelerini modern hayattan örneklerle de birleştiriyor; askerler, sporcular, psikologlar, bilimciler, kişisel gelişimciler, siyasetçiler, anarşistler, mistikler, maceracılar, ortak yaşam toplulukları ve kendini iyileştirip geliştirmeye çalışan daha nice insan tarafından benimsenen antik yaşam felsefelerinin günümüz için önemini ortaya koyuyor. Bununla beraber felsefenin basitleştirilmiş, pazarlanabilir ve ideolojik versiyonlarına eleştirel yaklaşımı da esirgemiyor.
Hayat İçin Felsefe kendini ve dünyayı hem anlamaya hem dönüştürmeye yönelik eşsiz bir rehber.
“Antik dünyada ‘kişisel gelişim’ diyebileceğimiz şey bugünkünden daha fazla gayret gerektiriyordu ve daha pahalıya patlıyordu. Zira psikolojik olanı etikle, siyasetle ve kozmik olanla ilişkilendiriyordu. Böylece insanlara sunulan, bir bilemedin iki ay uygulandıktan sonra yeni bir kişisel gelişim furyasının başlamasıyla unutulup gidecek kısa vadeli çözümler değildi. Kalıcı bir yaşam tarzı; yıllar boyunca her gün uygulanacak, benliği ve hatta toplumu radikal biçimde dönüştürecek bir şey öneriliyordu.”

Mermi
çev. Serkan Göktaş
April Yayıncılık
Ekim 2023
392 s.
Hiç mantıklı değil: Caroline hiç vurulmadı.
Ama röntgen sonuçları aksini söylüyor.
Caroline ensesine saplanmış bir mermiyle yaşıyor, hem de üç yaşından beri.
Ellerinde büyüdüğünüz zaman insanları tanıdığınızı sanırsınız. Seslerini, ellerindeki çizgileri, neye güldüklerini bilirsiniz. Kalplerinin içini bilirsiniz.
Peki sonsuz güven duyduğu ailesi neden böylesine panikte?
Çünkü insanların beyinlerinin içini bilemezsiniz.
Herkesin sırları vardır ve bunlar yalnızca kendileriyle alakalı değil,
sizinle ilgili olabilir. Asla öğrenmemeniz gereken sırlar.
Caroline şimdi gerçeğin izinde ve hayatının bir yalandan ibaret olmadığını ispat etmek için sahip olduğu tek ipucu, ensesindeki mermi.
Gazeteci yazar Mary Louise Kelly gerçek bir olaydan aldığı ilhamla aile sırlarına dair
unutulmaz bir polisiyeye imza atıyor.

Türkiye'de Mülkiyetin İnşası, İcrası ve İhlali
Hazırlayanlar: Begüm Özden Fırat, Fırat Genç
Katkılar: Alp Yücel Kaya, Aslı Duru, Atakan Büke, Aylin Sayın Gönenç, Ayşenur Emer, Banu Karaca, Begüm Özden Fırat, Bürge Elvan Erginli, Doğukan Dere, Eylem Ümit Atılgan, Fırat Genç, Murat Güvenç, Nejdet Özberk, Ömer Turan, Ronay Bakan, Seda Altuğ, Sevinç Doğan, Sezai Ozan Zeybek, Tuna Kuyucu, Yücel Terzibaşoğlu, Zeynep Ceren Eren Benlisoy
Metis Yayınları
Ekim 2023
528 s.
“Bugün hayatlarımıza yön veren can alıcı meseleler, ilk bakışta göründüğünden çok daha dolaysız biçimde mülkiyet kavramıyla ilişkili. Derinleşen eşitsizlikler, insanlığın kolektif birikiminin ve doğanın metalaşması, konvansiyonel demokratik kurumların işlevsizleşmesi ve nihayetinde toplumsal alana rengini veren kesif belirsizlik durumu, mülkiyet etrafında açığa çıkan çatışma ve çelişkiler dikkate alınmaksızın layıkıyla anlaşılamaz. Son yıllarda ortaya çıkan kriz ve isyanların da önümüze koyduğu gibi, bir kurum, mefhum ve ideal olarak mülkiyet, hayatlarımız üzerinde hükmünü sürmeye devam ediyor.
Mülkiyet ve Müşterekler, antropolojiden iktisat tarihine farklı disiplinlerin kavramsal ve ampirik birikimini mülkiyet meselesi etrafında bir araya getiren bir çalışma. Kitapta bir araya getirdiğimiz incelemeler devlet, sınıf, kimlik ya da şiddet gibi sosyal bilimlerin kadim temalarını mülkiyeti odağa alarak sorunsallaştırıyor. Bunları birbirine teyelleyen temel soru ise şu: Özel mülkiyeti mümkün kılan nedir? Bu sorudan hareketle başka türden mülkiyet biçimlerinden ve iddialarından farklı olarak özel mülkiyeti ortaya çıkartan, şekillendiren ve yeniden tanımlayan politik ve iktisadi koşulları, kültürel anlam dünyalarını, duygu yapılarını, pratik ve temsilleri kavramayı hedefliyoruz. Özel mülkiyetin hangi biçimlerde inşa, icra ve ihlal edildiğini anlayabilmek için tarihsel ve güncel boyutlarıyla Türkiye bağlamına odaklanıyoruz.”
— Begüm Özden Fırat ve Fırat Genç

Romana Bakış
Alkali Kitap
2023
272 s.
Kemal Gündüzalp, şiir ve öykü yazdığı gibi şiir çözümlemeleri yapan ve öykü eleştirileri de yazan çok yönlü bir yazar. Bu çok yönlülüğüyle bütün bunların yanı sıra aynı zamanda roman da yazan ve roman üzerine de düşünen, eleştiriler yazan birisi. Çok yönlü bir yazar olarak, şiir ve öykü üzerine eleştirilerinden sonra bu kez de roman eleştirileriyle okurun önüne çıkıyor. Kendine özgü bir yaklaşımla var olan bazı romanları değerlendiren Gündüzalp roman eleştirilerini Romana Bakış’ta yansıtıyor. Romanın yazıldığı ortamdan başlayarak, önce romana uzaktan bakıyor. Bazen bir yazarı baştan sona ele alıyor, bazen ele aldığı romanı didik didik ediyor. Bu çerçevede Gabriel García Márquez’den Peride Celal’e, Ahmet Altan’dan Hasan Ali Toptaş’a, M. Sadık Aslankara’dan Özcan Karabulut’a kadar okuduklarının hakkını vererek metin içi ve bazen metin dışı bir bakışla romanları çözümlüyor, değerlendiriyor, iyi kadar kötüyü de eleştiriyor.
Gündüzalp, eleştirinin tanıtıma indirgendiği bir dönemde roman üzerine yaptığı bu oylumlu eleştirileriyle yazın dünyasında eleştirinin önemini de vurgulamış oluyor. Romana farklı bir bakış için okunması gereken bir kitap Romana Bakış.

Sinema ve Mimarlık
Derleyen: Celal Abdi Güzer
Katkılar:
Ahmet Turan Köksal, Asu Beşgen, Ayça Akay, Aylin Atacan, Ayşegül Akçay Kavakoğlu, Celal Abdi Güzer, Duygu Melek Güner, Ekin Pınar, Gül Kaçmaz Erk, Jale N. Erzen, Lale Özgenel, Özlem Yalım, Türkân Nihan Hacıömeroğlu
Fol Kitap
Ekim 2023
312 s.
İzlediğimiz bazı filmler hayata bakışımızı değiştirir hatta katmanlaştırır. Bu kitap, bakışımızı hayattan sinemaya çevirmek için kaleme alındı. Bildiğimiz sokaklara, caddelere, evlere, yani mekânın farklı biçimlerine bakmaya davet ederken sinemanın mimariyle kurduğu yakın teması açık ediyor.
Tanıdık yerleri yabancı, yabancı olduğumuz yerleri tanıdık kılan sinemanın mimariden aldığı gücü analiz eden bu kitap, sinemayı anlamlandırmanın yeni anahtarlarını sunuyor. Celal Abdi Güzer’in derlediği bu çalışmada yer alan değerli yazarlar, hayranlıkla izlediğimiz filmlere farklı bir gözle bakmamıza olanak sağlıyor.
Sayısız kez izlediğimiz filmleri yeniden izleme isteği uyandıracak ve belki de kaçırdığımız başyapıtları keşfetmemizi sağlayacak bu kitap mimarları, sinefilleri ve sinefil adaylarını, beyaz perdeyle aramızdaki mesafeyi kısaltmaya çağırıyor.

Tanrı ve Memeli Hayvanlar
Doğan Kitap
Ekim 2023
128 s.
“Toplu taşımada yan koltuğumdaki açık bacaklar, öğrenci işleri memurunun kızgın kaşları, patronlarım girip çıktığım yüzlerce işyerinde, işyeri dediğim market, asansördeki gergin amca, keskin gözleri çarşı esnafının, tüm kahraman gece bekçileri karanlık sokakların ama özellikle siz, siz, kim olduğunu bile bilmediğim beyefendiler, benden epey büyük abiler, evli barklı mutsuzlar, bekâr ve çapkın bey amcalar, yanımdan geçip giden tüm yabancılar. Hepiniz hoş geldiniz. Ve karşınızda ben, arzunuzun nesnesi, hayallerinizin prensesi, fantezilerinizin famfateli, minik ama dişi, küçük ama şehvetli, masumca edepsiz, ne yapsa baştan çıkarıcı, ağzı var dili yok, fındık içi kadar bir beyin, seks bombanız, yirmi iki yaşında, tam da üreme çağında, memelilerin en memelisi, önünüzde saygıyla eğiliyorum.”
Nazende sevgili, melek anne ya da baştan çıkarıcı bir fettan olmayı reddedenler. Kendi olmak uğraşında en ön safta çarpışanlar. Yasemin, Filiz, Defne ve diğerleri... Aşina olduğumuz isimler belki ama sizin bildiğiniz kadınlardan değiller. İnsan yiyerek devleşenler, figüranı olduğu romana isyan edip firar edenler, öfkelenen, acıkan, canı sıkılan, kafa tutan, devasa memeliler... Çılgın kadınlar panayırı burası.
Kabuk ve Yalnız romanlarıyla okurlardan büyük ilgi gören Zeynep Kaçar’dan sarsıcı, uzun süre etkisinden çıkamayacağınız öyküler.
Önceki Yazı

Başıbozuk teyeller, uzuvlar, imgeler
“Teyel, 'iki ya da daha fazla kumaş üzerine yapılan geçici birleştirme işlemi'dir. Uzuv, 'canlı organizmalarda belli başlı görevleri yerine getiren ve canlılığın devamını sağlayan organ'dır. İlizarov ise 'bir kol veya bacağın hasarlı kemiklerini uzatmak veya yeniden şekillendirmek için kullanılan bir tür nesne'dir. Her üç kelime/kavram da aslında bir uzantıya, noksanlığa, değişime/dönüşüme vurgu yapar.”
Sonraki Yazı

Filistinli yazar Adania Shibli:
“Edebiyatın şaşırtıcı tehlikesi, yapabileceklerindedir!”
Shibli'nin Küçük Bir Ayrıntı’sı 2023 LiBeraturpreis ödülüne değer görülmüştü ancak ödülü veren kurum Litprom e. V., töreni “Hamas tarafından başlatılan savaş” nedeniyle iptal etti. Frankfurt Kitap Fuarı’nda Shibli’ye ve eserine reva görülen muamelenin sadece büyük bir hata değil, fiilen bir sansür ve yayıncılık âlemi için bir utanç kaynağı olduğunu düşünerek, Shibli ile Kıraathane'de yapılmış olan uzun söyleşinin yayınını öne alıyoruz.