Şiirlerle büyük tablolar
“Tadına kolay varılacak ve sonra da tiryakisi olunacak bir şiirdir Cevat Çapan’ın şiiri. Bunca yüksek uçuşa karşın, Cevat Çapan ayakları yerden kesilen şairlerden değildir.”

Cevat Çapan
Geceleyin Bir Tren, Ocak 2024’te yayımlandı. 18 Ocak 1933 doğumlu Cevat Çapan’ın 91. yaşını doldurduğu ayda yayımlanan son şiir kitabı.
Bir görüş, şiirin bir gençlik sanatı olduğunu, şairlerin en başarılı yapıtlarını gençlik yıllarında verdiklerini savunur. Gerçeklik payı vardır bu görüşte. Çünkü şiir ozanı yoran, bu yüzden dışarıdan fark edilmese de fizik gücü de isteyen bir uğraştır. Melih Cevdet, Simurg belgeselinde konuşurken, üstünde çalıştığı son şiirin kendisini ne kadar yorduğundan söz eder.
Bu denli ileri yaşta yeni kitap yayımlayan başka ozanlarımız var mı diye düşündüm: Dağlarca sağlığında yayımlanan son kitabı İçimdeki Şiir Hayvanı’nı 2007’de, 93 yaşında yayımlamış; Melih Cevdet’in son kitabı, 1995’te, seksen yaşında yayımladığı Yağmurun Altında.

Geceleyin Bir Tren
Sözcükler
Ocak 2024
64 s.
İçimdeki Şiir Hayvanı’nı ya da Yağmurun Altında’yı ozanlarının yaşlarını bilmeden okursanız genç birinin şiirleri diye düşünebilirsiniz. Öyle yaşam enerjisi doludur bu kitaplardaki şiirler.
Cevat Çapan’ın 1985’te yayımlanan ilk şiir kitabı Dön Güvercin Dön’den bu yana aralıksız birkaç yılda bir yayımladığı yeni şiir kitaplarının tümünde aynı gençlik enerjisini görürüz. Hayat dediğimiz olağanüstülüğün farkına varmış, onun güzellikleriyle yoğrulmuş bir şiirdir Cevat Çapan’ın şiiri. Bir gün söz arasında, “Benim nehir söyleşim şiirlerimdir” demişti.
Böylesine hayattan kaynaklanan bir şiirdir Cevat Çapan’ın şiiri. Bu yüzden, 91 yaşına gelmiş de olsa gürül gürül kaynıyor şiir pınarı.
Geceleyin Bir Tren, 2022-2023’te yazılmış otuz bir şiirden oluşuyor. İnsan bunca uzun yaşayınca sevdiği arkadaşlarının kaybına da tanık oluyor elbet. Ama dünya onlar olmasa da onların anılarıyla dönüyor.
Kitabın altıncı şiiri “Düşsel Buluşmalar” böyle bir şiir dünyası getirip önüne koyuyor okurların:

Arada gidip gelmeleri boyuyor Ömer Uluç.
Aklında yanık saraylar, sahibinin sesi gramofonlar.
Sarmal zigguratlar çizerek Mezopotamya’dan.
(...)
Yorulunca Palet’e giriyoruz Yüksel Arslan’la,
heyecanla bizi bekleyen Komet’le buluşuyoruz.
“Onu ne kadar sevdiğimizi belli etmeyelim”
diyor Yüksel göz kırparak. (...)
Bir zamanlar Nilgün Marmara’ydım ben.
Uçtum dünyayı seyrettiğim bir uçurumdan, (...)
Ne var bu dizelerde? Çağdaş resmimizin üç büyük ustasının adları geçiyor. Onlarla yaşanmış ortak anılardan sahneler. Yalnızca o mu? Şiirdeki göndermeler bu büyük ustaların yaşamlarına, yaratı dünyalarına göndermelerle dolu: “yanık saraylar, sahibinin sesi” Ömer Uluç’un eski eşi Sevim Burak’ın yapıtları; “Sarmal zigguratlar” Ömer Uluç’un tablolarında kendine özgü bir biçeme dönüştürdüğü eskiçağ Mezopotamya yapıları; “Palet”, Paris’te Türk sanatçıların buluştukları kahve... Sonu gelmez çağrışımlardır Cevat Çapan’ın şiirleri. Bunların ne kadarını çözebilir okur? 20. yüzyılın sanat-edebiyat dünyasını ne kadar tanıyorsa o kadar...
Aslında gezi rehberlerinin kentleri, sokakları dolaştırması gibi, iddialı bir şiir eleştirmeni, okurları Cevat Çapan’ın şiirlerinin dünyasında açıklamalı bir geziye çıkarabilir. Günümüz okurları için böyle bir açıklamaya ihtiyacı vardır Cevat Çapan şiirlerinin.
“Bir Anı Defterinden” başlıklı şiirde de aynı çağrışım yağmuruna rastlarız: 40 dizelik şiirde geçen isim ve yer adlarına bakalım: Mistinguett, “valse musette”, Yüksekkaldırım, Sahaf Suavi, Davalaciro, Kavuklu Hamdi, Kel Hasan, Naşit, Paris, Montmartre, İstanbul, Gümrükçü Rousseau, Montparnasse Bulvarı, Pierre Loti, Asmalı Cavit, Aziyade.
Genç şiir heveslileri için bir ödev olabilir bu. Alın size 16 sözcük; yazın bir şiir bakalım.
Ama dediğim gibi, 20. yüzyıl kültür hayatının bir parçası olabilmek gerekir bu şiiri yazabilmek için.
Cevat Çapan’ın her yeni şiiriyle, her yeni kitabıyla bizlere bıraktığı çok boyutlu kültür mirası budur aslında. Hiçbir zaman yaşayamayacağımız ama okuduklarımızdan, bildiklerimizden hep hayranlık, özlem duyacağımız bir kültür dünyasını, kültür hayatını yansıtıyor şiirlerinde.
Kitabın bir özelliği de son birkaç yılda yitirdiğimiz İsmail Mert Başat, Sina Akyol, Süreyya Berfe; daha eski yıllardan özlemle anılan Halim Şefik Güzelson, Gülten Akın’a adanmış şiirler ve ortalarda görünmeyen Mehmet Taner’e bir özlem şiiri içermesi. Bu isimler de elbet Cevat Çapan’ın çizdiği kültür dünyasının insanları.
Cevat Çapan’ın şiirlerle büyük tablolar oluşturma uğraşı, kitabın son şiiri “O Yıllar” da doruğa ulaşıyor.
Şiirin başlangıç bölümü, şiirde adı geçmese de resmettiği dünyayla Aydın Boysan’ı anlatıyor:

“Dem Akademisi” diyorlardı orada buluşan
eski oyuncular, mimarlar, yazarlar, sinemacılar,
her daldan sanatçılar.
Biri Narlıkapı’da başlayan çocukluğunu,
Pertevniyal’de Keyise Hanım’dan,
Reşat Ekrem Koçu’dan öğrendiklerini hatırlıyor,
doğduğunda, Vahdettin’in bir İngiliz kruvazörüyle
daha kaçmadığını anlatıyor.
Oradan çocukluğunun çağrışımlarına uzanıyor ozan:
İşte hafta sonu kalabalığı, Taksim Sineması’nda
Türkçe sözlü Arapça şarkılı “Aşkın Gözyaşları”,
başrollerde Abdülvahap’la Leyla Murat.
Geçerken Eftalikus’un kahvesine bakıyorum
biri sabırla bulmaca çözüyor terasta.
Daha aşağıda, Lâle’de “Vatan Kurtaran Aslan”,
Alkazar’da “Dev Adam”, 30 kısım tekmili birden.
Karşısında, Saray’da Comedie Française’den bir grup
“Andromaque”ı oynuyor, başrolde Vera Korene.
Geçerken, İpek’te “Aynaroz Kadısı”nı kaçırma” diyor
Budak Pastanesi’nin kapısında Behzat Baba.
Melek’te Clark Gable’lı “Rüzgâr Gibi Geçti”yi de.
Nereye geç kalacağımı bilmeden hızla geçiyorum
Tokatlıyan’ın, Çiçek Pasajı’nın önünden,
Elhamra’da “Ninotchka” afişindeki Greta Garbo’ya
bir çiçek fırlatıyorum kimseye görünmeden.
Şişhane’ye yağmur yağıyor Unkapanı’na inerken.
Birden Atikali’de buluyorum kendimi,
arkamda Sait Faik, Panço’nun evini soruyor Hidayet’e.
Şimdi sevişme vakti olduğu için yolumu değiştirip
denize inen bir sokaktan yıldızların kılavuzluğunda
yıkık surlarına varıyorum Yedikule’nin.
Cebimde “Bizans’ın Son Günleri” adını verdiğim
yarım kalmış romanım.
Cevat Abi’yle Adam Yayınları’nda 19 yıl yan yana odalarda çalıştık (1986-2005). Sonrasında 2006’dan bugüne Sözcükler dergisi ortak evimiz oldu. Cevat Abi 1. sayıdan Ocak 2025’te yayımlanan 113. sayıya dek her sayıda en son yazdığı şiirlerle okurlarla birlikte oldu.

Bu 38 yıl boyunca hiç kopmadan süren dostluğumuzu, neler konuştuğumuzu düşündüğümde aklıma önce şiir geliyor. Evet, yeryüzünde şiirin bunca geri çekildiği, toplum hayatının dışına itildiği bir dönemde biz en çok şiirden konuştuk. Çünkü hayatta en önemsediğimiz şeydi şiir. Ama şiirin yanı sıra hayat üzerine, geçmiş, anılar, insanlar üzerine de çok şey konuştuk. Çeşitli yaşam sahnelerinin onun şiirinin daha iyi anlaşılmasına, sevilmesine yol açacağını düşünüyorum hep. Şiirine hayatını bu denli sokabilmiş başka bir ozanımız var mı? Bu da çağdaş şiirimizi incelemek isteyen araştırmacılara bir ödev olsun.

95. sayı
Ocak-Şubat 2022
Kimi sahnelerine Geceleyin Bir Tren’de rastladığımız Cevat Çapan’ın yaşamı böylesi çok sayıda mutlu rastlantıyla bir şair kişiliği ortaya çıkarmıştır. Hikâyeler, düşler, tarihsel kişilikler... Hepsinin birbirine karıştığı, birbiriyle bütünleşip bir insanın hayatını, şiirini oluşturduğu bir mayadır ortaya çıkan.
Onun ailesi diyebiliriz bu toplama. Tadına kolay varılacak ve sonra da tiryakisi olunacak bir şiirdir Cevat Çapan’ın şiiri. Bunca yüksek uçuşa karşın, Cevat Çapan ayakları yerden kesilen şairlerden değildir. Güçlü gerçekçiliği ve duyarlık eğitimiyle maddi dünyayla yaratı dünyasını birbirinden ayırmadan, bir arada koruyabilmeyi başarmıştır. Gerçeklik duygusuyla güzellik duygusu yan yana, bir aradadır.
Lirik şiir yazmasına karşın, şiirde lirik söyleyişle mizahi, ironik tonu da ustalıkla birleştirebilmektedir.
Cevat Çapan’ın düşler sağanağından, bölük pörçük yaşam parçalarından bir şiir dünyası kurduğunu söyledim. Bu yamalı bohça gibi görünen şiir dünyasına biraz geri çekilip de yukardan baktığınızda ise karşınızda kusursuz bütünlükte bir yapıtın durduğunu göreceksiniz.
Elbette bütün sanatlar gibi şiir de aslında şairinin bireysel bir serüvenidir. Ama şair bu serüvenine ortak edebildiği okurlarıyla yaşar, çoğalır.
Cevat Çapan’ın Türkçe okuyabilen bizlere sunduğu şiir yolculuğu çok güzel.
Geceleyin Bir Tren yılın kitaplarından biri olarak yeni yeni okurları bu yolculuğa ortak olmaya çağırıyor.
Ve bu yolculuk kim bilir kaç kuşak boyunca aklımızdan çıkmayacak.