Naomi Klein’dan kötü ikizler ve ayna dünyalar
“Bir sabah uyandığınızda sizinle tıpatıp aynı ismi paylaşan kötü bir ikiziniz ya da karşıt kişiliğiniz tam karşınıza dikilse ve radikal, kötücül bir ideolojiyi benimserse ne olurdu? Klein, Doppelganger’da öteki Naomi’nin peşinde koşar ve gerçekte çoğu liberalin basitçe kaçınmaya veya dışlamaya çalıştığı şeylerle ilgilenmeye ve onları parçalara bilerek ve inceleyerek anlamaya çalışır.”
Solda Naomi Wolf, sağda Naomi Klein. Fonda Amerikan dolarının üzerinde bulunan, komplo teorisyenlerince Illuminati'ye yorulan piramit.
Sol siyaset, eko-feminizm, sendikalar, küreselleşme ve kapitalizm karşıtlığı etrafında şekillenen ve yazılarıyla uluslararası alanda büyük ses getiren akademisyen ve yazar Naomi Klein, özellikle son dönemde yayınladığı iklim adaleti üzerine çalışmalarıyla çağımızın en etkin uluslararası düşünürleri içinde yer alıyor. Klein, 2018’den bu yana Rutgers Üniversitesi’nde (New Jersey) Gloria Steinem Medya, Kültür ve Feminist Çalışmalar Kürsüsü’nde ders veriyor. Klein’ın zengin düşünce dünyası ve yapıtları hem akademi hem akademi dışı çalışmalarımda, belki de çoğumuza olduğu gibi, bana da radikal ve dönüştürücü bir alan açmaya devam ediyor. Naomi Klein’ın geçtiğimiz eylül (12 Eylül 2023) ayında yayınlanan Doppelganger: A Trip into the Mirror World (“Doppelganger: Ayna Dünyasına Yolculuk”) adlı deneme ve günce karışımı eseri 2023 yılında okuduğum en etkileyici kitapların başında geliyor. Günümüze ve şimdinin kutuplaşan dünyasına dair soluksuz okunan, üzerine çokça düşüneceğimiz bir anlatıdır Doppelganger. Klein, kitabında Kafkavari bir müdahaleyle okuru absürd bir gerçekliğin içine çeker.
Doppelganger:
A Trip Into the Mirror World
Allen Lane
Eylül 2023
416 s.
Bir sabah uyandığınızda sizinle tıpatıp aynı ismi paylaşan kötü bir ikiziniz ya da karşıt kişiliğiniz tam karşınıza dikilse ve radikal, kötücül bir ideolojiyi benimserse ne olurdu? Bir kişinin tıpatıp benzeri anlamına gelen “doppelganger” birçok anlatıda kötü ikiz olarak tasvir edilir. Örneğin, Dostoyevski’nin 1846’da yazdığı Öteki ya da İkiz (Dvoynik) adlı yapıtında, düştüğü sefalet ve karşılıksız aşk içinde deliliğe sürüklenen Golyadkin karakteri, kendisinin başaramadığı her şeyi başaran bir doppelganger’iyle karşılaşır. Ya da Jose Saramago’nun Kopyalanmış Adam romanında karşılaştığımız boşanmış, karamsarlık içinde tekdüze bir yaşam süren bir tarih öğretmeni olan Tertuliano Máximo Afonso adlı karakterin bir video filminde kendisine tıpatıp benzeyen ikiz görüntüsünün peşinde sürüklenmesini de hatırlayabiliriz. Klein da başaramadıklarımızı başaran “kötü” ikizimiz aracılığıyla medyanın bir nevi ayna görevi görerek yansımalardan oluşan dijital bir evreni nasıl yarattığını, sonra sildiğini ve yeniden yarattığını inceler. Özellikle Covid-19 pandemisi boyunca yaşadıklarımızla gözetim toplumu içinde medyanın rolü üzerine odaklanır.
Neredeyse on yıl kadar önce ana akım medya Naomi Klein ve Naomi Wolf’u benzer isimlerinden dolayı karıştırmaya başlar. Wolf, 1990’larda kariyerine feminist bir yazar olarak başlarken The Beauty Myth: How Images of Beauty Are Used Against Women adlı eseri oldukça ilgi çekicidir. Ancak eserindeki kimi yanlış iddialar ve yeterince araştırılmayan savlar onun itibarını zedeler ve Wolf gözden düşerek bütünüyle aşırı sağ politikalara yaslanmayı seçer. Öyle ki, Covid-19 pandemisiyle de aşı karşıtı söylemlerini ve eylemlerini artırır. Çok can sıkıcı olarak Wolf’un çalışmaları Klein’ınki ile karıştırılır. Wolf’un bilim dışı ve gelişigüzel serpilen savları Klein’ın bilimsel ve etik ilkelerle örülü çalışmalarıyla anılmaya başlanır. Klein, Doppelganger’da öteki Naomi’nin peşinde koşar ve gerçekte çoğu liberalin basitçe kaçınmaya veya dışlamaya çalıştığı şeylerle ilgilenmeye ve onları parçalara bilerek ve inceleyerek anlamaya çalışır. Kötü ikizi ve bunun gibilerini tuhaf insanlar ya da deliler olarak görme isteğine boyun eğmeksizin, endişelerinin, kaygılarının soluk soluğa bir keşfine dalar. Öteki Naomi’nin peşinde unutulmayacak patikalar açarken, bugünün kültürünü “doppelganger kültürü” olarak tanımlar: İkizleşmenin pek çok biçiminin üst üste yığıldığı bir kültür. Klein kitabında toplumda izini sürebileceğimiz ikizleşmenin türlü yüzleriyle okuru buluşturur. Kitaptaki bölümlerde yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerin gerçek ve sahte arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığını, New Age sağlıklı yaşam girişimcilerinin aşı karşıtlarına dönüşerek tanıdık siyasi bağlılıklarımızı daha da nasıl karıştırdığını okuruz.
Özellikle Klein, 2020’de Guo Wengui’nin yatında gözaltına alınan radikal sağcı aktivist ve Donald Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon’ı ve yarattığı kamusal figürü incelerken Bannon’ın podcast serisini saatlerce dinler ve onun ilkin nasıl da usta bir strateji çizdiğinden bahseder. Bannon’ın mahareti muhaliflerinin doğal alanlarını çok iyi bilmesinde ve onların neleri umursamadıklarının ya da ihmal ettiklerinin farkında olmasında yatar. Böylelikle Klein’a göre Bannon, her şeyin benzer anahtar kelimelerle örüldüğü, her şeyi taklit eden bir “Ayna Dünyası” yaratır. Ayna savlar, ayna politik ajandalarını ve elbette gündemi belirler. Klein’a göre Bannon bizi çok yakından takip eder. Ardımızda bıraktığımız meseleleri, gündemimize almadığımız tartışmaları, aşağıladığımız ve görmezden geldiğimiz insanları ve daha nicesini hepsini yakından bilir. Klein’a göre Bannon bütün bu parçaları bir terzi ustalığıyla birleştirerek aksiyona döker.
Bannon’ın ardından Klein otizm, Covid-10 ve aşı karşıtlığını önümüze koyar. Klein’ın otistik bir çocuğu vardır ve otizmli bir çocukla hem gündelik yaşam alışkanlıklarına hem de genel otizm söylemine çok hâkimdir. Ana akım medyada ve toplumda otizme yol açanın Covid aşısı olduğuna dair yanlış bilginin peşine düşen Klein, kötü ikizi Wolf’un bu konudaki düşüncelerinin nasıl bilgi kirliliği yaydığını ifşa eder. “Ayna Dünyası” tam da böyle işler; son derece optimize ve rahat yaşamlarda daha az geleneksel bir düşüncenin varlığını kabul etmek istemeyen, kendileri hakkında bütün fantezilerin düşüşü anlamına gelebilecek başka olasılıklara yer açmayan aileler “Ayna Dünyası”nda hapsolurlar.
Klein
Klein kitabını adeta bir denizci düğümü gibi tasarlar. Her düğüm bizi benzer ama farklı senaryoya ve sonuca götürür. Klein, Bannon ve Wolf’un izinden diğer komplo teorilerine ve günümüzdeki komplo fenomenlerine uzanır. Klein’a göre 21. yüzyılda araştırmacı gazetecilik yerini komplo fenomenlerine bırakır. Komplo fenomenlerini tartıştığı bu kısım kitabın sanırım en can alıcı ve bizi hakikat ve dünyayla olan bağımızı yeniden sorgulamaya iten en etkili kısmıdır. Hakikat ve hakikat etiğini es geçen, türlü biçimsel oyunlarla hakikati ancak taklit eden komplo fenomenleri, komplo teorilerini ironik biçimde gerçek üretmek için kullanırlarken duygulara nüfuz ederler, insanların duygu haritalarını çizerler. Öfke, korku, tekinsizlik, endişe, kaygı duygularının toplumlarda ve bireylerde nasıl dolaştığı ya da nasıl dolaşması gerektiği komplo fenomenlerinin işidir burada. İlginçtir ki, duyguları yakalamak bir anlamda da gerçekleri su yüzüne çıkarır ve kapitalizm gibi bir komplonun içini daha yakından görmemize imkân sağlar. Çin’deki sömürüye dayalı işgücü ve fabrikalar, petrol savaşları gibi gerçek komploların aşırı sağ hareketlerle nasıl iç içe geçtiğine ve işçi sınıfıyla dayanışma sergilediğine, ikilikler ve kafa karışıklığıyla dolu istikrarsızlıkların da böylelikle dolaşık olarak inşa edildiğine vurgu yapar. Böylesi bir durum Klein’a göre kapitalizm, emperyalizm, Avrupa merkezcilik ve patriarkal sistem gibi diğer uzun gölgelerle birleşerek bizi de çevreleyen bir dizi uçsuz bucaksız “Gölge Coğrafyalar” yaratır.
Wolf
Doppelganger, İsrail’in Gazze’yi yerinden etmesinin ve süregiden savaş ve kıyımın öncesinde yayımlanmasına karşın, Klein kitabının sonuna doğru 1947 tarihine geri gider. Filistin’in ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini ve Kudüs’ün BM gözetiminde özel statülü ayrı bir şehir olmasını anlatarak bölünmenin, sürgünün, yersiz yurtsuzlaştırmanın ve kıyımın ayrıntılı tarihçesini ortaya döker. 1947’de kabaca yedi yüz elli bin Filistinlinin yersiz yurtsuzlaştırıldığından ve binlercesinin de öldüğünden bahseder. Filistin’in de bu etnik kıyıma sessiz kalmadığını vurgularken, “Gölge Coğrafyalar”ın sadece bugüne ait olmadığını ısrarla okura hatırlatır. Kitabın sonuna doğru tam da bugün “Gölge Coğrafyalar”ı reddetmek ya da terk etmek veya direnç mekanizmaları yaratmak için “ataerkillik” ve “emperyalizm” gibi kavramların gerçek anlamlarını, nelere temas ettiklerini öğrenmemiz gerektiğini tutkuyla vurgular. Burada da anti-faşist sol kesimleri tuhaf ve tek tip imgeye indirgenen ittifaklara el verdiği için eleştirir. Kurban yaratma hevesinden ve feda edilen bütün ekolojilerden vazgeçmemiz gerektiğini önerirken her parçayı ve örnek vakayı yakın okumaya ve feminist kuşkuya tabi tutan sesiyle baş başa bırakır bizi yazar. Ne tür bağlılıklarla yaşayıp mücadele ettiğimizi, bütün siyasi kafa karışıklığımızı bize yeniden gösterirken umutla umutsuzluk arasında salınır. Ancak kitabın en sonunda Klein, özellikle konfor alanlarından çıkarak rahatsız edici işbirlikleri kurmanın gerekliliğinden ve dönüştürücü gücünden söz ederken, bütün bu karanlık yıllara karşın umut verici bir şeylerin havada asılı kaldığına inanırız. En sonunda kitabın bütününe dair şunları dile getirir Klein:
Bu kitap benim için bir çıkış noktası. Daha kişisel, daha deneysel ve geleneksel anlamda benim görsel ikizimle ilgili olmasa da, kişinin kimliğinin dijital ortamda kayıp gitmesini izlemenin nasıl bir his olduğunu araştırıyor; yapay zekâ çağında çoğumuzun yaşayacağı bir deneyim. Çoğunlukla bu, komplo kültürlerinin yükselişe geçtiği, tuhaf sol-sağ ittifaklarının ortaya çıktığı ve kimsenin tam olarak göründüğü gibi olmadığı şu ânın vahşiliğiyle boğuşma çabası. Doppelganger, tarihteki anımızın kullanışlı bir haritasını çıkarma girişimim; ancak bunu yapabilmek için birkaç kez kaybolmam gerek.
Bize verili hikâyeleri ve varsayımları sorgulayacak ve sorgulatan çok güçlü ve sarsıcı bir anlatıdır Doppelganger. Kötü ikizlerimizin peşinden giderek onlarla boğuşacağımız, ıskalanan veya kaçırılan karşılaşmalara, söylenecek yeni sözlerin heyecanına tanıklık edebileceğimiz, ayrıksı bir kitap... Dilerim kısa zamanda Türkçede de okuruyla buluşur.
KAYNAKLAR:
- Klein, N., Doppelganger: A Trip into the Mirror World. Farrar, Straus and Giroux, 2023.
- Klein, N., Naomi Klein Doppelganger
Önceki Yazı
Güller ve felaketler
“...Üstelik, bizim satır aralarında keşfettiğimiz, başka türden çınlayan öznellik anlatısıyla ‘kurgusallaştırılmış biyografilerin’ dışında bir yerde duran Silahtar Bahçeleri, eserde yazarın (ve özel hayatının) olmaması gerektiğini estetik ideal olarak alan modern edebiyat eleştirisi uyarınca, yayımlandığında Sovyet eleştirmenleri ve Parti tarafından ‘çağdaş temaları işlemedeki yetersizliği’ yüzünden saldırıya uğramıştır.”
Sonraki Yazı
İoanna Kuçuradi'ye armağan
Kuçuradi’nin öğrencisi Elif N. Hamidi tarafından yayına hazırlanan Ömrümüzü Yönlendiren Rastlantıların Kavşağında: İoanna Kuçuradi başlıklı armağan kitap, yolu bir şekilde İoanna Kuçuradi ile kesişen 52 kişinin yazılarından oluşuyor ve “bir kişi olarak İoanna Kuçuradi”nin portresini ortaya koyuyor. Kuçuradi Felsefe ve İnsan Hakları Vakfı Yayınları’ndan önümüzdeki günlerde basılacak olan kitaptan, Cemal Güzel ile Zeynep Altıok Akatlı'nın yazdıklarını Tadımlık olarak sunuyoruz...