“kuşlar cıvıldaşsa üstümde”
Mehmet Yaşın’ın ilk kitabı Sevgilim Ölü Asker’in 40. yıldönümü nedeniyle, Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi ve Lefkoşa (Güney) Sic. Contemporary Culture işbirliğiyle kurulan serginin konsept ve göstergeleri üstüne…

Mehmet Yaşın, Kıbrıs’ın uluslararası alanda en çok tanınan şairlerinden biridir. Yaşın, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye edebiyatları üzerine çığır açan eleştirel kitabı Step-Mothertongue/Üveyanadil’den (Middlesex University Press, Londra, 2000) bu yana çokdilli edebiyatın öncüsü olmuştur. Kendi yazıları da Türk ve Yunan alfabeleriyle dillerini ve kültürlerini günlük yaşamda harmanlayan büyükannesinden hatırladığı Levanten gelenekten yararlanır.
Hem Türkiye’de hem İngiltere’de çeşitli ödüller kazanmış olan 11 şiir kitabı, 4 romanı, 6 deneme, antolojik edebiyat incelemesi ve söyleşiler kitabı bulunmaktadır. Şiirleri ve romanları yirmiden fazla dile çevrilmiş, şiirinden yapılmış ilk seçki olan Don’t Go Back to Kyrenia/Girne’ye Tekrar Girme (2001), Britanya Edebiyat Çevirisi Merkezi’nin seçimiyle yayımlanmıştır.
Mehmet Yaşın’ın bildik basit sınıflandırmalara meydan okuyan kişisel tarihi, Kıbrıs’ı uluslararası edebiyat haritasına yerleştiren şiiriyle derin bir biçimde iç içe geçmiştir. Eserleri kayıplarla şekillenmiş, ancak bunu birçok yazınsal kimliğin kanaviçesine dönüştürebilmiş bir hayatı yansıtır. Çeşitli kültürlere, özellikle de Levant kültürüne dair derin bir kavrayışa sahip olan şiiri bir zamanlar olanı ve olabilecek olanı resmeder.
Yaşın’ın kitapları çokkültürlü kimlikler üzerine inşa edilmiş bir gelecek tasavvurunun ifadesidir. Şiirleri kişisel deneyimlerine dayanırken, her türlü tekil kimliğin ötesine geçer ve birçok farklı dünyaya aynı anda ait oluşun ruhuna vücut verir.
Göstergelerin izini süren bu sergide Mehmet’in edebiyat çalışmalarındaki bu çetrefil yönleri yansıtmaya çalışırken, onu hem bir şair hem bir dünya vatandaşı kimliğiyle öne çıkarmayı tercih ettik. Kıraathane sergisinde bazı kişisel nesneleri ve Neapolis’teki evinde çekilmiş bir dizi fotoğrafla şiirlerinin görsel olarak yeniden yorumlanışı yer alıyor.
1. Çelişkilerin göstergesi
Trachonas’taki açık hava sinemasında (Lefkoşa’nın şimdiki Kızılbaş semti) 1987’de düzenlenmiş bir performansın video kaydı. Yaşın ilk şiir kitabı Sevgilim Ölü Asker’in ilk şiiri olan “Heimatlos”u okuyor. “Heimatlos”tan bir alıntı şöyle:
Nereye gitsem taşıyorum
yurdum ile ikiye bölünmüş ruhumu.
savaşla yapımı duran ev gibi
tamamlanamadan harabe olmuşum
boyasız, pancursuz, ışıksız…
İçimde yarım kalmanın öldürücü sızısı
yaban otları ile yılanların yuvası olmuşum
boş yere arıyorum uyumu.
Aynı yıl Londra’ya giderek “Kıbrıslıtürk Edebiyatında Kıbrıslı Kimlik” konferansını düzenleyecekti. Oradaki kitap turu sırasında kendisine, daha sonra konferans kitabının kapağı haline gelen, üstüne Kıbrıs motifli işlenmiş bir yastık kılıfı hediye edildi. Aynı dönemde Mehmet Yaşın’a karşı bir karalama ve linç kampanyası yürütülüyordu ve Kıbrıs Türk liderliği onu hain olarak ilan etmişti. 1988’de Lefkoşa, Larnaka ve Limasol’da uluslararası bir sanatçı toplantısı ve şiir gösterileri için Kıbrıs’ın güneyini ziyaret etti. Bu, ada bölündükten sonra bir Kıbrıslıtürk sanat insanının Kıbrıslırum halkıyla ilk buluşması olarak kayıtlara geçecekti. Uzun yıllar sonra, 2005’te, Kıbrıs’ın kuzeyinde bir kez daha hukuki mücadelelerle karşı karşıya kaldı ki, bunun büyüklüğü Yaşın’ın muhafaza ettiği ve şu anda sergide görülebilen mahkeme belgelerine de yansıyor.
2. Yakalanmış ânın göstergesi (hafızada)
Bir öğretmeni tarafından çekilen sergideki fotoğraf, Yaşın’ı 1970’te Lefke kasabasında bekâr (aynı zamanda öğretmen) olan annesiyle birlikte, 1964’te Neapolis/Lefkoşa’dan göçmen olduktan sonra yaşadıkları öğretmen lojmanlarının arka bahçesinde gösteriyor. Fotoğraftaki ağaç bir yıl önce, 1969’da yazdığı “Olsam” adlı ilk şiirinin ilham kaynağı olmuştu. 1970 yılında bu şiir okul dergisinde yayımlandı ve ödül kazandı. O sırada 11 yaşında olan Mehmet Yaşın hayatının şiirle iç içe geçeceğini fark etmeye başlayacaktı.
OLSAM
Ey ulu ağaç!
Ben de senin gibi olsam.
Göklere kadar uzansam,
Güneşle konuşsam,
Bulutlarla selamlaşsam.
Ey ulu ağaç!
Ben de senin gibi olsam.
Kuşlar cıvıldaşsa üstümde,
Neşe doğsa gönlümde.
Rüzgâr esse arasından dallarımın,
Uğuldaya uğuldaya.
Ve ben de senin gibi olsam
Büyüsem, büyüsem…
3. Hatırlamanın göstergesi
Yaşın’ın doktora araştırmasına dayanarak Kıbrıslı, Yunan ve Türk edebiyatları üzerine ufuk açıcı eleştirel çalışması Step-Mothertongue: From Nationalism to Multiculturalism (“Üveyanadil: Milliyetçilikten Çokkültürlülüğe”, Middlesex University Press, Londra, 2000) başlıklı kitabın ithaf epigrafı. Bu kitap onun 1994’te İstanbul’da yayımlanan ve yeni bir Kıbrıslı terminolojisi yaratan ilk büyük Kıbrıslıtürk Şiiri Antolojisi’nin ve 1995’te Poeturka adlı denemesinde geleneksel Türk şiirine yönelttiği gözü pek eleştirileriyle başlayan tartışmaların arkasından gelmişti. 2005 yılında ise Diller ve Kültürler Arasında Bir Edebiyat Araştırması: Kıbrıs Şiirinin 3000 Yılı adlı antolojik inceleme Memet Fuat Edebiyat İnceleme ve Eleştiri Ödülü’nü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Ödülü’nü kazanacaktı.
4. Çokluğun göstergesi: şrr a a a k şak lıyor öküzkuyruğu kırbacı.
Diğer dillere çevrilmesi oldukça zor şiirsel yansımalar içeren bir dize. 1981 yılında öykü şeklinde yazılıp 1994’te basılan Soydaşınız Balık Burcu adlı romanın bir parçası olarak yayımlandı. Kitap 1995 Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü kazanacaktı. Tanınmış Türk edebiyat eleştirmeni Doğan Hızlan’ın ödülün gerekçesinde ifade ettiği gibi:
“Mehmet Yaşın’ın romanı Soydaşınız Balık Burcu’nun Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü alması Türkiye’de bir tartışmayı ateşleyecek. Belli bir ülkede yaşayan, o toprağa bağlı insanlar yerine, her toprakta bir parça yaşayan roman kahramanları şimdi bu kitapla gündemde... Yaşın’ın kozmopolit metropoliten roman tipleriyle Türk edebiyatında azınlık kişilerin roman dönemi başlıyor… ‘Köy romanının’ yerini ‘şehir romanı’ aldı derken, Mehmet Yaşın yeni bir dönemi haber veren Soydaşınız Balık Burcu ile şehirli romanının pabucunu da dama atıyor. Onun yerine ‘global romanı’ Türk edebiyatına getiriyor. Yaşın’ın bu uluslararası, coğrafyasız yeni insan tipini destekliyorum. Globalleşen dünyanın ilk roman kahramanı onlardır.”
Yaklaşık otuz yıl sonra bu cümle buradaki sergide birçok kişi tarafından aynı kâğıdın üzerine tekrar tekrar yazıldı: Bir çeşit şeytan kovma.
5. Yakalanmış ânın göstergesi (şu anda)
Yaşın’ın Neapolis’teki evinde sanatçı Isabella Michael tarafından Ağustos 2024’te çekilmiş fotoğraflar. Üst üste yığılmış olan farklı fotoğraf fotokopilerinin yenilenmeyeceğini düşünerek, serginin izleyicileri onlara göz atmanın yanında istediği kadarını da alabiliyor. Fotoğraflardaki ev, “1963 Kanlı Noeli”nde göçmen durumuna düşen Mehmet Yaşın’ın ailesinin yaşadığı yerdir. 1974 sonrasında, Türk askerinin semti ele geçirmesini takiben Yaşın da buraya dönebildiğinde, doğduğu kozmopolit mahalle Neapolis’i sonsuza dek kaybettiğini fark edecekti. Çünkü bu kez de Neapolis’in Rum, Ermeni, Maronit, İngiliz ve diğer Levanten kökenli komşuları göçmen durumuna düşmüşlerdi. Fotoğraflarda görülen eski mobilyalar 1963’te evlerinin yakılması ve yağmalanmasından geriye kalanlar olup günümüze kadar saklanmış ve şiirlerinde yer bulmuştur.
6. Kolajlamanın göstergesi
Bu parça Yaşın’ın 1994-1995 yılları arasında yarattığı bir pastel çizim ve kolaj dizisindendir. İlk dönemlerdeki sanatsal faaliyetleri, “Türk ulusal çıkarlarına zararlı bir ecnebi” olduğu gerekçesiyle Türkiye’den sınır dışı edilmesine yol açacaktı. Bu olay ilk şiir kitabının Akademi Şiir Birincilik Ödülü’nü ve A. Kadir Şiir Ödülü’nü kazanıp hem Türkiye’de hem Kıbrıs’ta yaygınlaşmasının ardından yaşanmıştı. Kitap başarılı olmasına rağmen Türk askerî cunta yetkilileri tarafından yasaklanacak, ancak yeni baskılar yapmaya devam edecekti. 1986’dan 1993’e kadar Yaşın’ın Türkiye’ye ve fiilen Kıbrıs’ın kuzeyine girişi yasaklandı ve evine dönmesi engellendi. Bu dizideki her pastel çizim Kıbrıs’ın farklı dönemlerinden ilham alıyor ve onun “Yenişehir’de (Neapolis’te) Eski Şarkılar” adlı şiir serisiyle bağlantılar taşıyor.
7. Ortaya çıkmanın göstergesi 1
Mehmet Yaşın 1973 yılında, henüz çocuk yaşlardayken kendisini Uluslararası Akdeniz Dans Festivali’nde Kıbrıs’ı temsil ederken bulunca, üzerine Kıbrıslı bayrağını çizdiği beyaz pamuklu tişörtü. O yıllarda Kıbrıslı bayrağı baskısı taşıyan tişört bulunmadığı için kendi tişörtünü yaratacaktı.
8. (Tekrar) dönmenin göstergesi
“Girne’ye Girme” 1980’de yazılıp 1985’te revize edilmiş bir şiir. Yaygın bir Osmanlı-Kıbrıslı tekerlemesinden yola çıkan Yaşın, yerinden edilme ve savaş temalarını çocukluk ve yetişkinliğe geçişle iç içe geçiriyor ve onları da kalelerin ve durmaksızın dönen disko toplarının imgesiyle bir araya getiriyor. Şiir 1974 sonrası işgal altında bulunan Girne’deki bir gencin kederini, kafa karışıklığını ve isyankâr ruhunu yansıtıyor. Kendini belirli bir tanımlanmış kimliğe uydurmaya çalışmadan Kıbrıslı olmanın deneyimini somutlaştıran bir şiir varsa, o da işte budur. Mehmet Yaşın’ın bu şiiri “karma-dilinde” Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak okuyuşunu dinleyebilirsiniz.
9. Ortaya çıkmanın göstergesi 2
“Ben Neden Kıbrıslı Şair Değilim”, Yaşın’ın 2019’da (orijinal olarak Yunanca) yazdığı ve daha sonra İstanbul’un popüler internet edebiyat dergisi Oggito.com’da (10 Temmuz 2021) “Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs Üçgeninde Şair Olmak” adıyla yayınlanan bir Facebook gönderisinin başlığıdır. Bu yazı Yaşın’ın Penguin Books tarafından yayımlanan Austerity Measures: Recent Greek Poetry (“Kemer Sıkma Ayarları: Yakın Dönem Yunan Şiiri”) antolojisinde bir “sınırüstü Yunan şairi” olarak tanıtılmasının ardından yazıldı. Ona Yunanistan’ın bir şairi olarak kabul gösterilmesinin yanında taşıdığı daha bir dizi etiket de var; –Türkiye’nin, Kıbrıslıtürklerin, Güneydoğu Avrupalıların, Avrupa’nın, sömürgecilik sonrası Britanya’nın, Akdeniz’in, Levant’ın şairi– ne var ki asla sadece “Kıbrıslı” şair sayılmamıştır. (NOT: Bu soru, vatandaşı olarak doğduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin edebiyat kurumuna yöneltilmiş bulunuyor.)
10. (Tekrar) yazmanın göstergesi
“Zincir” sözcüğü Yaşın’ın “Sevgilimin Türküsü” adlı şiirinin ilk orijinal yazımında yer almıştı. Ancak Mehmet Yaşın daha sonra bu kelimeyi “kelepçe” olarak değiştirdi. Şair daha beklenmedik bir metafor ve sesinin daha yumuşak bir akışı olması nedeniyle “kelepçe” kelimesini seçmiş olabileceğini düşünmekle birlikte, bu değişikliğin kesin nedenleri belirsizliğini koruyor. Söz konusu revizyon 1978’de, Yaşın henüz 19 yaşındayken yazdığı şiirin ilk daktilo edilişinden hemen sonra gerçekleşti. Bu sözcüğü yeniden ziyaret edip sergi duvarına yazarak, yazma eylemini şekillendiren ince seçimleri ve süreçleri vurguluyoruz. Şiirin dizelerinden biri olan “sevgilim ölü asker”, Yaşın’ın ilk şiir kitabının da başlığı olacaktı. Şiir şöyle bitiyor:
“Duyuyorum,
barış için en güzel türküleri söyler savaşta ölenler.”
Evagoras Vanezis: Güney Lefkoşa ve İstanbul sergi küratörü ve Sic. Contemporary galeri sahibi.
Panayiotis Michael: Görsel sanatçı, Güney Lefkoşa ve İstanbul sergi küratörü.