Kitabın adını ve gayesini iyi anlatan arka kapak yazısı şöyle söylüyor:
Kaiser gezintiye çıkmadan önce, “Bütün kuşbeyinli uyruklarını yıkanmış paklanmış olarak” görsün diye nâzırları, gözcüleri, teşrifatçıları Almanya’nın dört yanına haber saldığında, Kaiser’in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş.
Günümüzde hayatın “nesnesi” değil, “öznesi” olabilmemiz için “yıkanmak istemeyen çocuklar”a ihtiyacımız var.
Ünsal Oskay içimizdeki o çocuğu açığa çıkarmamızda bize ışık tutuyor.[1]
Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım, Prof. Dr. Ünsal Oskay’ın farklı mecralarda yayımlanan yazılarının derlendiği, kitle kültürünü merkeze koyan bir deneme kitabı. Oskay, Türkiye’de iletişim bilimlerinin kurulmasına öncülük eden akademisyenlerden biri olarak gündelik yaşantıları, televizyondaki gülünç sahneleri, kentli olmanın anlamını, iyi bir kitap okumanın verdiği hazzı, popüler müziği, erotizmi, şiddeti… bir iletişimcinin ve siyasetbilimcinin eleştirelliğiyle ele alıyor.
Daha önce Varlık, Gösteri, Argos, Cogito gibi dergilerde yayımlanan yazılarında Oskay bütünlüklü şekilde, aklın en gelişkin olduğu zamanlarda yaşamamıza karşın insani değerlerden uzaklaştırıldığımız bir sistemi kabul etmemiz, eylemlerimizle bunun devam etmesine katkı sunmamız konularına odaklanıyor. İnsandan korku duymayarak, düş kurma yeteneğimizi köreltmeyerek, gündelik olandan fazlasını düşünerek “sınırlı” insanın ötesine geçebileceğimizi vurguluyor. Sunuş yazısındaysa bu metinlerde kötümserliğin ağır basmadığını söyleyerek, “Uzun süreceğe benzeyen zor dönemlerde iyimserliğin yolu, yaşanan hayatın ‘sahih’ halini görebilmekten geçer” diyerek Karl Marx’tan alıntılıyor:
Corrptio optimi pessima. Türkçesi, “aldatıcı, iğva edici iyimserlik gerçek kötümserliktir” oluyor.
Yaşam, kitle kültürü, kültür tarihi, tarihsizleşme…
Yazıların biricikliğini korumasının sebebi Oskay’ın bugün belki eksikliğini çektiğimiz eleştirel düşünme metodolojisini kullanmasından ve dolayısıyla öğretmesinden, evrensel olanı tikelden yola çıkarak anlatmasından kaynaklanıyor. Şimdi hayatımızda çok daha başka sanal platformlar yer edinmiş olsa da tehlike hep aynı kalıyor: Meta-insana dönüşmek, yurttaş olma bilincini kaybetmek, farklı bağlamlarıyla şiddet üretmek.
“Popüler Kültürün Toplumsal Ortamı ve İdeolojik İşlevleri Üzerine” başlık yazısında, 19. yüzyıl için getirdiği yorumlar bugün de çok şey söylemez mi?:
Yaşam, üretim ilişkilerindeki değişmelerin sonucunda insanların kendi denetimlerinden çıkmış bir yaşama dönüştükçe şiir, şairin dışındaki insanların –Napolyon’ların ve onların ardındakilerin– biçimlendirdiği bir hayat içinde üretilmiş sözcüklerle sınırlanmaya, kendi nesnesini egemenlere kaptırmaya başlamış, buna tepkisi ise, ola ola, poesie pure’e indirgenmeyi benimsemek olmuştur. Şiirin soylu direnimi, poesie pure’u yaratan III. Napolyon’un burjuva sanatçılar üzerinde bile sansür uyguladığı dönem içinde, bu yeni toplumsal yaşamın nevrastenisini yansıtan Baudelaire’in lirik şiirinde sürer.
Türkçe rap müziğin büyük yükselişine tanıklık etmemiş olsa da arabesk hakkında düşünmüş, “Arabesk Yalnızca Bir Müzik Türü Değil” başlıklı yazısında bu tür eğilimleri farklı bir yerden buluşturmuş:
Ortaçağ’ın karanlık dünyasında; din savaşlarının, vebanın, açlığın, kıtlığın, barbar akınlarının... Akdeniz’in bir ticaret yolu olarak Batı’ya kapatılmasının getirdiği zor günlerde insan, kendi hayatı üzerinde, bu yoksul ve zavallı dünyasının üzerinde göğe doğru yükselen katedralleri yapmıştır… Bunların süslemelerinde arabesk vardır. Aynı çaresizliği; sözü, değişik ve yeni sözlere dönüştürememenin neden olduğu acizliği dile getiren arabesk süslemeler vardır…
Onun adını herkes en az bir defa duymuştur diye düşünürüm hep. Kampüste, televizyonda, kitap künyelerinde, Gezi Parkı’nda, duvar yazılarında… Ünsal Oskay 17 Ekim 2009’da aramızda ayrılmış ve umduğum üzere, Cevat Çapan’ın şiirindeki gibi, başka bir gezegene göç etmişti.[2] Yazdıkları hâlâ burada, sözleri her zamanki gibi değerli, tahayyül ettiği dünya her zamankinden daha insancıl.
NOTLAR
[1] Elimdeki kitap Yapı Kredi Yayınları baskılarından (5. baskı, 2004). Bugün yayın hakları İnkılap Kitabevi’nde.
[2] Cevat Çapan, “Ünsal Oskay’la Bir Uzay Yolculuğu”, O Geniş Boşlukta, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2022.