Kamboçya’nın “Tavşan Yılı”

Tavşan Yılı

TİAN

Karakarga Yayınları
Ekim 2023
380 s. sayfa

büyük boy
çev. Sebla Kutsal

26 Ekim 2023

Kamboçyalı yazar-çizer Tian’ın Kızıl Kmerler’in Kamboçya’da yaptığı soykırımı anlattığı Tavşan Yılı, binlerce insanın dört yıl boyunca katledilişini “çıplak gözle” aktaran, fazlasıyla kıyıda kalmış bir dönemi hatırlatan bir kitap.

BURAK SOYER

Çin’de, içinde bulunduğumuz yılın ilk günü 22 Ocak’ta başlamıştı. 9 Şubat 2024’te sona erecek. Bu süreç Çin’de “tavşan yılı” olarak adlandırılıyor. Çin kültüründe tavşan yılı uzun ömrü, barışı, mutluluk ve refahı temsil ederken, büyümeyi ve gelişmeyi de beraberinde getirecek bir zaman zarfı olarak anılıyor. Konuya buradan girmemin sebebi, Kamboçyalı yazar-çizer Tian’ın, çok yakın bir zamanda yaşanan ancak hakkında pek fazla bilgiye sahip olmadığımız, Kızıl Kmerler’in Kamboçya’da yaptığı soykırımı anlattığı kitaba Tavşan Yılı adını vermesi. Karakarga Yayınları’ndan üç kitap bir arada özel bir baskıyla çıkan kitap, Kamboçya’nın bu dört yılda geçirdiği kanlı yılları Lina ve ailesinin özneliğinde ele alarak belgesel gibi okunan bir kitap.

Tavşan yılına girerken…

Öncelikle Tian’ın yaşam öyküsüne bir göz atmakta fayda var. Çünkü kendisi Pol Pot önderliğindeki Kızıl Kmerler’in Nisan 1975’te Kamboçya’da yönetimi ele geçirmesinden sadece üç gün önce dünyaya gelmiş. Vietnam’ın Sovyetler’in de desteğini arkasına alarak dört yıl süren soykırıma ülkeyi işgal ederek son vermesi üzerine yatışan olayların ardından 1980 yılında ailesiyle birlikte Fransa’ya giden Tian önce Lyon’da, sonra da Strasbourg’da yaşamını sürdürmüş. Strasbourg’da Süsleme Sanatları okuyan Tian, okulunu bitirdikten sonra 2001’de, aradan 21 yıl geçtikten sonra Kamboçya’ya dönmüş ve bir sivil toplum kuruluşuyla birlikte hayata geçirdiği proje kapsamında oradaki çocuklara resim dersleri vermiş. Daha sonra yine çocuklara ve gençlere yönelik yayın organlarında çalışmış. Bayard ve Capsul Cosmique çatısı altında eserler yayımlayan sanatçı, Institut Pacome gibi kolektif platformlarda plastik sanatlar dersleri vermiş, serigrafi ve gravür çalışmaları yapmış. Bunun dışında illüstrasyon, resim ve yazılarını sergileyen Le Boccal galerisinin kurucuları arasında yer almış. 1975 yılına denk gelen tavşan yılında, kendi erken dönem çocukluğunu ve ailesinin yaşadıklarını anlatmak için doğduğu toprakları defalarca ziyaret ederek bir anlamda kanlı geçmişiyle yüzleşme cesaretini göstermiş. Ailesini ve hayatta olan yakınlarını bir araya getirip olanları bizzat onların ağzından dinlemiş. Bir üçleme olarak düşündüğü Tavşan Yılı’nın ilk kitabı da böyle ortaya çıkmış.

“Her şey örgüt için”

Birinci kitap, Amerika’nın arkasında durduğu Kmer Cumhuriyeti’ne karşı verilen beş yıllık mücadeleden sonra Kızıl Kmerler’in başkent Punom Pen’i ele geçirmesiyle başlıyor. 1967’den beri ülkede var olan iç savaşın bitişi, olacaklardan habersiz şekilde bayramlarla kutlanıyor. Çoğu kişi, ülkenin bu zamana kadar hep dış güçler tarafından yönetildiğine, Kızıl Kmerler’in buna son vererek daha müreffeh bir toplumun inşası için harekete geçtiğine inanıyor. Ancak beklentilerin suya düşmesi uzun sürmüyor, zira Kızıl Kmerler tüm başkent halkını, kalkınmanın tarımla başlayacağı bahanesiyle kırsala sürüyor. Lina, doktor olan kocası Khim ve ailesi de bu sürgünden nasibini alan ailelerden biri. Çoluk çocuk, genç yaşlı kim varsa toparlanıp bangır bangır devrim propagandası yapan radyoların eşliğinde başkentten çok uzaklara doğru yollara düşüyorlar. Kırsala yaklaştıkları her adımda Kızıl Kmerler’in “esas” varlığı daha da hissedilir hale geliyor, zira örgüt otoritesini kurmaya köylerden başlamış durumda. Böyle bir ortamı sağlamak için de vaat ettikleri eşit, sınıfsız, sömürüsüz, barış dolu bir toplumun inşasını, “her şey örgüt için” şiarına zor kullanarak dönüştürüyor. Lina ve Khim’in ailesi de bunun henüz bir başlangıç olduğunu hem kendi tecrübelerinden hem de yaşadıkları yerde karşılaştıkları tanıdıklarının yaşadıklarından dinleyip anlayarak başka bir yere kaçmayı planlıyorlar.

Kızıl Kmerler tarafından öldürülen kurbanların iskeletler Tuol Sleng Soykırım Müzesinde sergileniyor.

Kızıl Kmerler’in gerçek yüzü

İkinci kitap da bayrağı buradan devralıyor ve bir nevi “gelişme” bölümü olarak Lina ve Khim’in ailesinin kırsalın göbeğinde verdiği hayatta kalma mücadelesine tanıklık ediyor. Kadın erkek, genç yaşlı dinlemeden tüm halkı pirinç tarlalarında iliğine kadar sömürüp karşılığında bir tas pirinç çorbası veren Kızıl Kmerler’in gerçek yüzü de burada ortaya çıkıyor. Gizlice kurşuna dizilen masum siviller, çocuk yaşta “eğitim”lerle beyni yıkanan çocuklar… Bu arada muhbirler halkın içinde cirit atarak tamamen korkuya dayalı bir atmosfer kuruyorlar. Son kitapta ise artık herkesi birer Kızıl Kmer’e dönüşmüş olarak buluyoruz. Ve sonra başka bir ülke tüm bu yaşananlara el koyarak, başka bir ülkenin başlattığı soykırımı bitirerek, el attığı ülkenin halkının kendine duacı olmasını istiyor. Bir devrim daha “kanlı” bir biçimde sonlanarak tarih sayfalarındaki yerini alıyor.

Tian’ın Tavşan Yılı’nda anlattıklarını belgelerden ziyade kendi ailesinin yaşadıklarının tecrübesine dayandırdığı için üç kitabı da “gerçek olaylara dayanmaktadır” diye nitelendirebiliriz. Bunun yanında Tian’ın bakış açısını “geniş tutması”nın tüm bu insanlık dışı olayları anlamamızda daha da yardımcı olduğunu söylemek gerek. Binlerce insanın dört yıl boyunca katledilişini “çıplak gözle” aktaran Tavşan Yılı, fazlasıyla kıyıda kalmış bir dönemi hatırlatması açısından da ayrıca bir değer taşıyor…