“Eğer”lerle yaşamak

Hızlı Yaşamak

BRIGITTE GIRAUD

İletişim Yayınları
Eylül 2023
160 sayfa

çev. İmre Özkoray

5 Ekim 2023

İLAYDA ÇAKIRTEKİN

Hayat, sonu yokmuşçasına ilerlediğimiz bir yol adeta. Sevdiklerimizle günlük güneşlik bir havada sonsuza kadar yürüyeceğimizi sanıyoruz. Sonra bir anda ölüm denen o şey çıkagelip çalıyor kapımızı ve en yakınımızı karanlığının içine alırken bizi de gölgesinin altında bırakıyor. İşte tam o anda, yok saydığımız kaçınılmaz gerçekler soğuk su gibi çarpıyor yüzümüze. Saniyeler önce sonsuz sandığımız bu yolculukta bize eşlik eden yoldaşımız, toz misali uçup gidebiliyor hayatımızdan. Neye uğradığına şaşırıyor insan. Önce inkâr ediyor, kabullenemiyor; yokluğuna direnip öfkeleniyor. Sonra kendisiyle, herkesle ve her şeyle hesaplaşıyor. Onu geri getirecek yollar arıyor, ancak tüm çabalarının nafile olduğunu fark ediyor. Acı gerçekle işte tam bu evrede yüzleşiyor. En savunmasız, en çaresiz olduğu bu anda gerçeğin tüm yükü omuzlarına biniyor. Ta ki olayın kaçınılmazlığını kabullenip sindirene kadar. Yoldaşınızı hiçliğine alan karanlığın sizi hapsettiği gölgenin altında adım adım yaşadığınız evreler bunlar. İnkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve nihayetinde kabul. Yasın birbirinden zor evreleri. Fransız yazar Brigitte Graud’un Hızlı Yaşamak adlı eserini okurken bu evrelerin her biri deneyimleniyor. Bu kitabı okuyacaksanız zorlu bir yas sürecinin pazarlık evresinde eğerlerle ve keşkelerle dolu bir girdapta kaybolmanız kaçınılmaz.

2022 Prix Goncourt’a layık görülen bu otobiyografik roman, İletişim Yayınları tarafından İmre Özkoray’ın çevirisiyle yayımlanarak Türkiye’deki kitapçı raflarında yerini aldı. Eşini yıllar önce bir motosiklet kazasında kaybeden yazar, kazaya yol açmış olabilecek her bir olayı en ince ayrıntısına kadar sorgularken iç dünyasını bizlere tüm samimiyetiyle açıyor. Yazar, anılarını zihninde tekrar canlandırıp kocasının ölümünde en küçük bir payı olabilecek her türlü olasılığı ortadan kaldırmaya çalıştığı alternatif geçmiş yolculuğunda bizleri de yanında götürüyor. Yolculuk boyunca yazarın ortaya attığı “eğer”lerin, “keşke”lerin solup gittiği diyarlardan geçiyorsunuz. Pişmanlıklarla ve iç muhakemelerle dolu sayfalarda ilerlerken yazarın kendi içinde diriltmeye çalıştığı kocasının ölümüne giden olaylar zincirini takip ediyorsunuz.

Yazar ölüm ve beraberinde getirdiği yas sürecini işlerken bir yandan da ikili ilişkilerin dinamiğini, ev kurmanın, geçinmenin ve evliliğin gerçeklerini de gözler önüne seriyor. Bunların yanı sıra Fransa’da yaşayan Cezayirli vatandaşların karşılaştıkları durumlar gibi toplumsal meselelere değinmeyi de unutmuyor.

Brigitte Giraud

Kitap oldukça akıcı ve merak uyandırıcı bir dille yazılmış. Sayfaları birbiri ardına heyecanla çeviriyorsunuz. Yazar sade ve soğuk bir üslup tercih etmiş. Ancak bu, kitabın duygudan yoksun ve çok da derin olmayan bir eser olduğu düşüncesine kaptırmasın kimseyi. Çünkü Giraud mümkün olan en sade biçimde aslında bize tonlarca şey anlatıyor kitap boyunca. Tüm içtenliğiyle her türlü duygusunu bizlere hissettiriyor. Kitap ilk bakışta bir kadının kocasının nasıl öldüğünü anlattığı bir hikâyeden ibaret gibi görünebilir, ancak derinlere indikçe ve üzerine düşündükçe aslında bundan çok daha fazlası olduğunu fark ediyorsunuz. Giraud kocasının ölümüyle beraber içerisine girdiği ruh halini cesurca bizlerle paylaşarak ölüm, yas, duygusal ilişki ve ebeveynlik konularına ışık tutuyor. Ölüm gerçeğini bizlere usta bir şekilde hatırlatıyor. Yas sürecinin evrelerini ve kişinin beyninden geçen her türlü düşünceyi adım adım işliyor. Kitabın sonunda yazarla beraber siz de ölümün kaçınılmazlığını kabullenmiş olarak buluyorsunuz kendinizi. Ölüm hiç beklenmedik bir anda davetsiz misafir misali kapınızı çalıp tüm hayallerinizi, umutlarınızı ve gelecek planlarınızı yarıda kesebiliyor. Acele etmektense, bir şeylerin tadını çıkarmak gerek; daha az “eğer” ve “keşke” için gerekli bu. Nihayetinde “hızlı yaşamak”, hiç de sonsuz olmayan yolculuğumuzda bizi bekleyen karanlık girdaba daha da yakınlaşmak demek değil mi?