Gerçekçi, doğru tespitlerle örülü denemeler

Evdeki Israr

MEHMET ÖZKAN ŞÜKÜRAN

İthaki Yayınları
Ağustos 2023
136 sayfa

19 Ekim 2023

KAHRAMAN ÇAYIRLI

Evdeki Israr  bittikten sonra zihnimde edebiyata ve hayata dair birçok soru dönüp durdu, dönmeye devam ediyor. Demek ki bir deneme kitabı olarak işlevini yerine getirmiş diye düşünüyorum. Yeni sorular, birbirlerine eklemlenen yeni soru işaretleri, edebiyat ve diğer sosyal bilimler arasında daha önce fark etmediğim değişik bağlamlar.

“Bir şeyleri söke söke elde etmenin öfkesine...” diye açılan kitap “Açık Oda: Dil ve Yazı”, “Kapalı Kapı: Yazar ve Şair”, “Koridor: Okur ve Eleştiri” ve “Eşik: Engel ve Endişe” olmak üzere dört bölümden oluşuyor. “Yazıyı yurt, dili toprak, edebiyatı ülke kılmak”tan (s. 12) söz ettiği ilk denemede yazarak bir ev inşa etmeye çabalayan sayısız kalemin sesi oluyor genç yazar. Neden yazıldığını, yazdığımızı da sıralıyor.

Edebiyatta minör-majör bağlamını anlatıyor [“Minörlük üç ana eksen üzerinden hareketle kurulabilmekteydi: dilin yertsizyurtsuzlaşması, ifadenin/sözcelemin (enonciation) kolektifliği, bireyselin politik olana bağlanması fikri. (s. 32)”] Peki minör edebiyatla majör edebiyat arasındaki hudut nerede bitiyor? Şüküran kitapta muhtelif örneklerle bu sorunun cevabını arıyor, bu kısımlar oldukça başarılı.

“Ama bir Yaşar Kemal yok artık; ...” (s. 50) diyor. Bu cümlesini çok düşündüm; bu sıralar Yer Demir Gök Bakır’ı okurken Yaşar Kemal’in tüm özgeçmişini yeniden okuyunca Şüküran’ın yanıtına ilaveten kendi adıma neden bir Yaşar Kemal daha olmadığına dair bir yanıtım oluştu: “Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. [italik bana ait]” Şimdi hangimiz, hangi yazar ya da eleştirmen bu denli hayatın içinde; insanlara temas ediyor; ofis dışarısındaki gerçek hayatı biliyor?

Şüküran’ın değindiği noktalardan birini daha önemli buluyorum: Neden artık okuduğumuz kitapları, izlediğimiz filmleri daha az hatırlıyoruz? Filmler, diziler, muhtelif içerikler arasında boğulup gitmiş durumdayız. Genç yazarın kitapta verdiği çok çarpıcı bir örnek var.

Hoş, zihin açıcı bir sürpriz

Nitelikli bir eleştiri talebi olduğunu duyuyoruz sık sık sosyal medyada, ancak günümüz okuru açısından maalesef genel itibariyle bir eleştiri talebi olduğunu düşünmüyorum. Edebiyatımızda derinlikli eleştiri yok değil; ben aslen derinlikli eleştiriye talebin artması gerektiğinin, esas problemin burada olduğunu düşünüyorum. Ayrıca en ufak bir olumsuz cümleye bile kimsenin, neredeyse hiçbir şair-yazarın tahammülü yok; bu açmaz çözülür mü? Şüküran’ın kitapta bu meseleyi ele alış şeklini oldukça gerçekçi buldum. Günümüze, sosyal medyaya dair çok doğru tespitleri var.

Patates ve şiiri yan yana getiren bir deneme yazması ise Evdeki Israr’ın hoş, zihin açıcı sürprizlerinden biri.

2016 Yaşar Nabi Nayır Ödülü’nü kazanan, coğrafya temelli ilk şiir kitabı Gül Rengini’nin ardından gelen şiir kitabı Aynada Yürüyen Sesler (2020) üzerine K24’teki yazımı şöyle bitirmişim: “Mehmet Özkan Şüküran için genellemeler, büyük cümleler kurmak için henüz erken. Aynada Yürüyen Sesler’in ardından hafif dozda coğrafyayı kazmaya devam edecek mi? Yoksa muhtelif seslerin peşinde yeni denemelere mi yönelecek? Ya da başka aynalarda genç şair kendi ‘ben’ini mi irdeleyecek? Bunu elbette zaman gösterecek.”

1994 Bingöl Karlıova doğumlu, Maliye ve İletişim bölümlerinde lisans okuyan, Galatasaray Üniversitesi İletişim Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapan Şüküran, Marmara Üniversitesi İletişim Bilimleri Programı’nda doktora yapıyor. Akademik eğitiminin bu kitaptaki denemelerine bir artalan, yükseltici bir basamak sağladığını düşünüyorum.