“Yerinde olmayı kimsenin istemeyeceği bir kişiydi, hele bir yazarın hiç.”

Bu Kafka mı?

99 Keşif

REINER STACH

Türkiye İş Bankası Yayınları
2023
368 sayfa

Regaip Minareci

30 Kasım 2023

Edebiyat dünyasının en şahsına münhasır, özgün, sıradışı kalemi Franz Kafka’nın gerçek kişiliği yıllar boyunca yaşamöyküsüne ilişkin rivayet ve varsayımların gölgesi altında kaldı. 2000’li yıllara gelindiğinde hakkında 130.000’e yakın internet sitesi bulunan Kafka çoğunlukla ürkütücü, bazen patolojik, anlaşılmayacak kadar derin, rahatsız edici bir ruh olarak düşünüldü ve betimlendi. Alman yazar Reiner Stach, Prag’dan başlayıp İsrail’e uzanan, yazımı 18 yıla yayılan üç ciltlik çok kapsamlı Kafka biyografisini yazarken Kafka’ya dair ulaştığı tüm bilgileri gerçek dokümantasyon belgelere dayandırarak Bu Kafka mı? 99 Keşif kitabında toplayarak Kafka üzerine bitmek bilmez rivayetlere ve varsayımlar yığınına meydan okuyor.

AYNUR KULAK

“Gelgelelim edebiyat, kimsenin kendini kurtaramayacağı gerçek başarısızlığı, açıkça arzuyla hayal edilmiş bir başarısızlık biçiminde defalarca yansıtıyor ve bunu başarısızlığa dair sürekli, sonu hiçbir yere varmayan konuşmalarla donatıyorsa, o zaman şu soruyu sorarız: Yazar burada, dizginleri tamamen kişisel bir saplantının eline teslim etmiş olabilir mi? Biz onu neden bizden beklediği dikkatle dinlemek ve izlemek zorundayız?”

Reiner Stach’ın Kafka üzerine sorduğu bu iki soru edebiyat tarihinin yönünü değiştiren Kafka’nın yaşamı ve yapıtlarına dair sorulmuş en iyi sorular olarak önemli. Edebiyatta tek bir yazara yazdıkları ve karakteri için odaklanmak, yazarla ilgili araştırma yapan kişiyi yazarın yaşamı hakkında doğru soruları sormaya eninde sonunda götürecektir elbet. Aynı zamanda amiyane tabirle, o yazara, Kafka’ya “kafayı takmış” olan Reiner Stach de eninde sonunda bir Kafka uzmanı olacaktı elbet. Fakat tüm bu biyografi yazımının bileşenlerinin ve Stach’ın Kafka’ya dair olan bu kişisel saplantısının ortaya çıkardığı en iyi sonuç, okur olarak bizlerin Kafka’nın üstündeki siyah pelerinini çıkartabilmemize, örtündüğü tüm örtüleri üzerinden çekip alabilmemize, onu koyu gri sislerin ardında görebilmemize yardımcı olması. Kitaba ismini veren soru çok güzel: Bu Kafka mı? Çünkü tam olarak Kafka kim gerçekten ve her bir romanıyla, yazdığı mektuplarla, kâğıt üzerine düştüğü notlarıyla yarattığı gölgeleri kendinden büyük olan bu adamın kıpırdanmaları dahi nasıl oluyor da bu kadar büyük etkiler yaratıp önemli olabiliyor?

“Hayatta kaldığımız için değil, durduğumuz anda ezildiğimiz için kıpırdanıyoruz” diyen Kafka’nın yaşamı, yazdığı eserler Reiner Stach için dünyaya gelmenin ve her ne olursa olsun döne dolaşa onun yaşamının peşine düşmesinin bir sebebi sanki.

Kafka ile ilgili tüm sorulara Reiner Stach tarafından nasıl cevaplar bulunuyor olursa olsun, hep koyu gri sisler içerisinde, hep gölgeli, hep karanlık tarafta kalıyor Kafka’nın bir yanı. Büyük ya da küçük ölçekte kıpırdansa dahi kalıyor. Yine de böyle bir duruma rağmen Reiner Stach, Bu Kafka mı? 99 Keşif  kitabının 338 sayfası boyunca Kafka ile ilgili önemli bilgileri muazzam tespitlerle verdiği için de bir Kafka uzmanı kesinlikle. Merakı, ümidini yitirmemesi, sonuna kadar gidip Kafka dünyasına dair ne olup bitmişse onu görmek ve anlamak istemesi onu en iyi Kafka uzmanı yapıyor. Kitabı okuyup bitirdiğimde şunu düşündüm: Kafka nasıl kitaplarının yayınlanması için cevval avukat arkadaşı Max Brod’a ihtiyaç duyduysa, kendisinin rivayetlerle dolu gölgeli yaşamını yazması için gelecekte bir kişiye daha ihtiyacı olacaktı! 1951 doğumlu Reiner Stach tüm gölgeli ve üstü örtük yaşamı ve kişiliğine rağmen doğru biyografisinin anlatılması için o ihtiyacını karşılayan kişi olarak karşımızda işte.

“Başkalarının başına gelen olaylara kendi dertlerinden daha çok üzülmek Kafka’nın özelliklerinden biriydi ve bu insanların gerçek ya da hayalî olması arasında ayrım yapamazdı. Kafka bu özelliğinden dolayı gerçek yaşama dahil olamadığı hissine kapılırdı.”

Bu Kafka mı? 99 Keşif, Reiner Stach’ın Kafka üzerine yazdığı üç ciltlik devasa biyografisinin aslında ara bir parçası, bir nevi fragmanı. Kafka üzerine üç ciltlik biyografiyi yazarken 18 yıl boyunca Prag’dan İsrail’e kütüphaneleri ve arşivleri dolaşan Stach, birbiri ardına şahit olduğu şaşırtıcı keşifleri, bulduğu tüm fotoğraflar, el yazısıyla yazılmış metinler, mektuplar ve yazarın yaşamına tanıklık etmiş kişilerin anılarıyla birlikte,

Ayrıca bir de Bu Kafka mı? kitabını hazırlamış. Her ayrıntısıyla çok özel, üç ciltlik asıl Kafka biyografisinin yanında Bu Kafka mı? kitabından hep ön fragman olarak bahsedilmiş. Fakat sadece Kafka’ya dair ön fragmanlardan oluşuyor diyemeyeceğimiz ölçüde önemli detaylar var içerisinde.

Rainer Stach

“Böceğe dönüşen bir Gregor Samsa ya da anlaşılır bir gerekçesi olmadan tutuklanan bir Joseph K. onun en ünlü buluşlarıdır” diyor Stach, yaratılan Kafka karakterlerini ön plana çıkararak, henüz kitabın önsöz kısmında, yani içerik kısımlarının detaylarına henüz girilmemişken. Bir fragmandan fazlasını okuyacağımız aşikâr. Çünkü ona, Kafka’ya, Gregor Samsa’yı ve Joseph K’yı bulduran sebeplere tüm içeriği okuyup bitirdikten sonra ikna olmamanız imkânsız. Bu iki unutulmaz karakterin başına gelenler heyecan verici, fantastik ve düşündürücü ama tüm beklentileri boşa çıkarır derecede de gerçek aynı zamanda. İnsanın öz-yıkım tavrını gördüğümüz bu karakterlerin yaratılmasının tesadüf olmadığı tespitinde bulunan Stach, Kafka’nın bunu neden bu kadar iyi yapabildiği konusunda şunları söylüyor: “Saplantılı denebilecek bir tutkuyla yazdığı, buna karşın vasiyetinde bütün el yazmalarının imha edilmesini istediği anlatılıyor ve bu özyıkım tavrını –ki bu konuda görüş birliği hâkimdi– tereddütsüz göz ardı etmemiz bekleniyordu.”

Franz Kafka

Stach 99 keşfi sıralarken Kafka’ya dair nelerden söz etmiyor ki: Onun bir hayırsever olduğundan, düzenli jimnastik yaptığından, yalan söyleyememesinden, en sevdiği şarkıdan, onu en çok güldüren ve bir gün kendini tutamayarak hüngür hüngür ağladığı olaydan… Ayrıca pek çok ayrıntı da var: Balkondan tükürmesi, bir okurundan gelen mektup, çalışma masası, Voltaire’in izinden gitmesi… Stach bu çok geniş kapsamlı ve ince detaylarla, korunmak istenen Kafka imajını bir yandan yıkıp, bir yandan yeniden yapılandırarak bambaşka bir biyografi anlayışı sunuyor bize. Öyle ki, Kafka’dan sonra, onun peşi sıra gidip, onun yaratığı karakterler gibi karakterler yaratmak isteyen, onun anlattığı olaylara öykünüp, onun gibi hikâyeler yazmaya çalışan binlerce yazar olduğunu düşünürsek Stach’ın şu tespiti gerçekten bambaşka bir biyografiyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir nitelikte:

“Varlığını tek konuya adamış bir keşişti, kalan ömrünü yüksek uzmanlık eseri bir sanatsal başarı yakalamaya resmen vakfetmiş, bunun getirisinin keyfini sürmeye ise fırsat bulamamıştı. Yerinde olmayı kimsenin, hele bir yazarın hiç istemeyeceği bir kişiydi.”

Stefan Zweig’dan (Yıldızın Parladığı Anlar, İletişim Yayınları) Peter-Andre Alt’a, (kendisi en iyi Kafka biyografi yazarlarından biridir) Didier Anzieu’dan (Beckett, Metis Yayınları) Mihail Bahtin (Dostoyevski Poetikasının Sorunları, Alfa Yayınları) ve Edward Hallett Carr’a (Dostoyevski, İletişim Yayınları) çok önemli biyografi yazarlarının arasında çağdaşımız olarak yerini alan, Goethe Üniversitesi’nde felsefe, edebiyat ve matematik okuyan, “Kafka’nın Erotik Miti: Kadınlığa İlişkin Estetik İnşa” başlıklı teziyle Kafka evrenine ilk ciddi adımını atarak 1985 yılında doktorasını tamamlayan Alman yayıncı ve serbest gazeteci Reiner Stach’ın kitaplarını es geçmeyerek mutlaka okumanızı öneririm.

Reiner Stach’ın Kafka üzerine yazdığı devasa üç ciltlik biyografiyi de okuyacağım günü iple çekiyorum. Daha önce ülkemizde basılmamış değil, basılmış. Fakat çevirisi olumsuz eleştirilere maruz kalarak gündem olmuş. Umarım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanarak yine Barış Zeren editörlüğünde ve elbette yine Regaip Minare’nin titiz, nitelikli çevirisiyle Kafka üzerine yazılmış bu üç ciltlik biyografiyi de okuma imkânı bulabiliriz.