Harun Farocki’nin diyagramları
“Diagrams’ta yapılanın, Farocki’nin yaptığının tam anlamıyla bir türevi olduğu söylenebilir: İmgelerin ne olduğunu değil de ne yaptığını anlamak.”
Diagrams'tan (yeniden düzenlenmiştir)
Diagrams, Harun Farocki’nin külliyatına özgül bir bakış atan, Farocki hakkında olmayıp, daha doğrusu ona “dair” olmayıp, Farocki üstünden Farocki’nin pratiğine eğilen, neredeyse deneysel olduğu söylenebilecek bir kitap. Bunun öncelikli olarak iki nedeni var. Birincisi, kitabın, Farocki’nin seçilmiş on işini kronolojik bir tarzda, fakat didaktikliğe de kaçmaksızın değiniye açıyor olması. Bundan kasıt, her bir işin farklı isimlerce, kendi uzmanlık alanına binaen, kısa ve yoğun bir şekilde ele alınması. İkincisi, kitabın metinden çok görsel içermesi, Farocki’nin işlerinden çekilip çıkartılmış görsellerle dolu olması, bu görsellerin yan yana gelişiyle de binlerce kelimeye bedel pek çok ifade, cümle, deyiş üretmesi. Diğer bir deyişle, Farocki’nin yaptığı şeyi Farocki’ye uygulaması diyelim. Kitap işte tam da bu açıdan, Farocki üstüne olmaktansa, Farocki üstünden: Farocki’nin imge üretim metodunu onun külliyatına uyguluyor.
Farocki’nin metodu neydi? Esasında soft montage denen, Türkçeye “yumuşak montaj” olarak çevrilebilecek bir şey. Bu nedir? Basit: İki görüntünün, iki ıraksayan, birbiriyle ilişkisiz tarih ya da çağlarda, tamamen ilintisiz motivasyonlarla üretilmiş görüntünün yan yana getirilmesi, yakınsamasıyla, çapraz ya da karşılaştırmalı olarak düşünülmesiyle ortaya çıkan ya da bu tip bir düşüne mahal veren montaj. Bu montaj türüyle Farocki, gerek aynı türde iki farklı görüntünün aynı anda, bölünmüş ekranla görülmesiyle, gerekse de bir görüntü kipinden diğerine geçişle (örneğin kurgusal bir filmden belgesele ya da tersine, bkz. Prison Images’da Robert Bresson’un A Man Escaped’inin temellük edilmesi; “gerçek hapishane görüntüleri”yle karşılaştırmalı okunması), imge ile düşünce arasında bir mekik dokuyordu. Ona göre montaj estetik değil, neredeyse epistemik, fakat ayrıca politik bir araç ya da yöntemdi. Düşünceyi sunan imgeden çok, imgelerin bir arada düşünümüydü. İmgelerin hesabını tutmak: Yumuşak montaj.
Peki, Diagrams’ta bu teknik nasıl uygulamaya geçiriliyor? Bu kitap Farocki’ye Farocki’ci bir bakış nasıl atıyor? Esasında iki yol var. Birincisi, kitap metinler vasıtasıyla, Farocki’nin ilgili filmlerine dair, metnin hakkında konuştuğu film özelinde, “genel” ya da “bütünsel” sıfatlarıyla tanımlanabilecek imgenin ne olduğunu tartışmaya açıyor: Filmin imgesinin “derdi”ni söz konusu ediyor. İkincisi, kitap içerdiği görseller (ki Farocki’nin filmlerinden “kesilmiş” fotogramlardır) vasıtasıyla bir “alternatif okuma”ya açılıyor; kendi payına pek de bir şey ifade etmeyen, fakat bir arada, art arda düşünüldüğünde bir “düşünce imgesi”ne açılan, imgeyi çözen, ama çözdüğü gibi de yeniden kuran, imgelerin içeriğinden çok yapılma şekilleri, üretilme biçimleri, üretildikleri sırada üretici güçlerinin vaziyeti, bu vaziyetle imgenin ilişkiselliği üstüne düşünmeyi mümkün kılan imgelerden oluşuyor: Satır arası okur gibi “imge arası” bir okuma yapıyor, seçili imgelerle. Ezcümle: Kitap hem filme dair hem de filmin içine doğduğu dünyaya dair bir genel imge sunma peşinde.
Kitabın başında hiçbir sunum, tanıtım, giriş olmaması, yalnızca epigraf bulunması manidar. Bunun nedeniyse belli: Kitap bir operasyonun ifadesi. Baştaki epigraf tam da bir operasyon, opere etme şeklini dışavuruyor: Farocki’nin Between Two Wars filminden alınan bir replik, imgenin görünür kıldığı şeyi ya da şeyleri anlamak için bir imgenin yetmeyeceğine, böylesi bir anlayışı imkânlı kılmak için her zaman en az iki imgeye bakmanın gerekliliğine işaret ediyor, ancak bu şekilde imgelerin genel gidişatının saptanabileceğine dair bir tanı ya da tahlilde bulunuyor ve böylelikle de kitapta işler vaziyette olan operasyonu imliyor. Dolayısıyla, kitabın bir girizgâha ihtiyacı yok, zira bu epigraf-replik, gereken tüm veriyi ve zemini sağlıyor. Kitap belli bir protokole göre çalışıyor: Farocki’nin yaptığını Farocki’ye yapmak ve ne olup bittiğine bakmak.
Peki, ne olup bitiyor? Metinlerin genel bir imge sunduğunu, görsellerin de bu imgeyi onadığını veya (yeniden) kurduğunu anladık, ama yine de bir örnek vermek gerek: Farocki’nin An Image adlı filmi.
An Image,
1988.
Bu filmde olan biten belli, hatta besbelli: Bir yetişkin dergisine, Playboy’a kapak olacak bir kadının imgesinin üretim koşullarının, imalat süreçlerinin imgeselleştirilmesi. Bu filmde Farocki’nin temel amacı açık ve nettir: İmgeyi çözmek, bir nevi demistifiye etmek. Diğer bir deyişle, büyülü, etkileyici ve cezbedici bir imgenin nasıl yaratıldığını görünür hale getirmek. Diyelim ki imgenin yapısını sökmek, onu bir yapısöküme maruz bırakmak. Bunu da en küçük bir müdahale bile gerçekleştirmeksizin, neredeyse sadece imgeye mahal veren set alanını kayda alarak yapmak. Diyelim ki imgenin dışına çıkmak, imgeden taşmak. Tabii Farocki’nin bunu yapma nedeni de amacı kadar açık ve net: İmgenin, işbu imgenin dışarıda tuttuğu tek şey, paradoksal bir biçimde, içinde bulunduğu set ve onu var eden süreçler (makyaj, ışık, poz) ve şu halde onu çözmenin yolu, tam da bu süreçleri görünür kılmaktan geçiyor. Diagrams’ta da yine bu süreçlerin tek tek nasıl görünür kılındığını görürüz: Bir imgeden diğerine görünür hale gelen, suni bir imgenin varlığını sağlayan, organik olduğu kadar endüstriyel ama her daim de maddi koşullardır. Ve bu imgelere eklenti oluşturan metin de bu görünürlüğü onar: Filmin genel imgesi, kurumsallaşmış bir voyörizmin eleştirisidir. Maddeci bir imge fikriyatı diyelim.
Dolayısıyla, Diagrams’ta yapılanın, Farocki’nin yaptığının tam anlamıyla bir türevi olduğu söylenebilir: İmgelerin ne olduğunu değil de ne yaptığını anlamak. Bu ki, Farocki’nin pratiğine bu kitabı yaklaştıran şey; zira kitap bu pratiğin bir izdüşümünü bu pratikten farklı koşullar altında yapıyor, ama yine de ondan uzaklaşmaksızın. Bir: Farocki gibi, filme dair genel ve eleştirel bir imgenin arayışına geçiyor. İki: Yine Farocki gibi, başka imgelerle karşılaştırıldığında vurucu olan, hareketten soyutlansa da ikonik, eleştirel pek çok yoruma açık imgelerin bir tören alayını tesis ediyor. Bu anlamda Diagrams, bir nevi Farocki’nin pratiğinin bir soyutlaması, onun (tekrarlarsak) bir yapısökümü de: Farocki için metin temelli imgeler arası okuma, kitapta bir program haline getirilen şey. Farocki’ci bir kitap.

Peki, bitirmeden: Neden diyagram kavramı? Diyagram, aslına bakılırsa, olağan anlamından bambaşka kullanılıyor kitap özelinde: İmgelerin yarattığı şemaların bir keşfi. Örneğin An Image filminin imgeleri kitapta pozdan poza, ardıl bir hatta serimleniyor. Oysaki Nothing Ventured filminin görüntüleri (bir diyalog üstünden ilerlediğinden film) farklı tür jestleri odağına alarak, filmin sayfalarını da birer sandalye gibi konumlayarak, kitabın sayfalarında sağlı sollu yayılıyor. Bu açıdan kitap Farocki’nin imgelerinin şemalarını da oluşturuyor ve filmin geometrisini de düşünceye, “görünür düşün”e açıyor. Sorular şunlar: Bir film nasıl bir hat, şekil, biçim üstünden düşünülebilir? Filmin imgeleri nasıl yapılanır? Diagrams’ta hareketsiz görüntülerin kurgusu vasıtasıyla keşfedilmeye çalışılan şey biraz da bu.
Bütün bunlar hesaba katıldığında, o halde, Diagrams’ın çok özel bir anlamda Farocki üstüne olduğunu söyleyebiliyoruz. Farocki’nin kendisinden çok onun yöntemiyle ilintili, bu yöntemi kitaplaştıran bir müşterek/ortaklaşa çalışma söz konusu olan. Öyle, zira Farocki’nin açıkça Marksist olduğu söylenebilecek imge pratiğini, praksisini genel hatlarıyla görünür kılıyor. İki soru yöneltiyor okuyucusuna: Bir filmin şu ya da bu imgesi değil, total, bütünsel imgesi nedir? İmgeleri değil imgelerin arasını, imgelerin arasında olup biteni, “imgesel aralık” diyebileceğimiz şeyi düşünmek ne anlama gelir? Bunlar imgeler üstünden düşüncelerin üretildiği ve yeniden üretildiği bir dünyada can alıcı sorular ve tabii Diagrams’ın kendince sorduğu, ama bu sefer Farocki’ye, onun külliyatına yönelttiği kadarıyla, kritik sorular da. Okuyucudan beklenense, kendisine şuna benzer bir soru sorabilmesi: Farocki’den miras alınarak Farocki’ye yöneltilen bu sorular, bu sorulara bir nevi cevap arayışındaki bu filmler, imge dolayımlı dünyamızla alakalı ne söylüyor, ne söyleyebilir?
Ama tabii, kişileri imgelere duyarsız hale getiren imgelerin eleştirisinden (Inextinguishable Fire) dünyaya referansını yitirmiş imgelerin tahliline (Parallel), Diagrams, okuyucuya sordurmak istediği soruları kendisi de sormuş gibi. Bu anlamda da yazılmış bir kitaptan çok, bir okuma kitabı: Bir Farocki okuma kitabı; “resimli” olan. Ve Farocki imgeler vasıtasıyla, imgelerin dünyasını okuduğu oranda, bir “imge dünyası okuma kitabı” da. Dolayısıyla, soru Farocki’nin imgelerini nasıl okuyacağımız değil, daha ziyade, bir zamanlar Farocki’nin de yaptığı gibi, imgeler dünyasını, giderek bir imgeye dönüşen dünyayı nasıl okuyacağımız, okunur kılacağımız. Diagrams’ın nihai sorusu: Farocki’den sonra imgeler dünyasını nasıl okuyacağız?