Haftanın vitrini – 25
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Bestesiz Güfteler / Beynin Gece Hayatı / Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi / Mimarlığın Aklı / Mösyö İbrahim ve Kuran’ın Çiçekleri / Sağanak Altında / Saklı Yürek / Seksin Antropolojisi / Veda Etmiyorum / Yirmi Beş Keşifte Evrimin Öyküsü


Bestesiz Güfteler
Şarkılardan "Klasik"liğe: XIX. Yüzyıl Matbu Güfte Mecmuaları (1852-1905)
YKY
Haziran 2024
272 s., büyük boy
Müziğin sözlerini kişisel bir deftere not etme geleneği Osmanlı ile başlamış da değildir, bu âdet çok daha eskidir. Osmanlı’ya veya Şark musıkilerine mahsus da değildir. Yüzyıllar boyunca müziğin eğitim, icra ve intikalinde yazılı malzeme olarak sadece güfte mecmuaları kullanıldı. Talebe üstaddan meşk ettiği eserin güftesini mecmuasına yazardı; hânende ise geçmiş olduğu eserlerin güftesini elindeki mecmuada arar, bulur, eserin müziğini hatırlar ve icra ederdi. Güfte mecmuaları hiçbir zaman geleneksel meşk yöntemine bir alternatif telâkki edilmedi, aksine ona bir yardımcı olarak görüldü.
Bestesiz Güfteler’de her biri sadece basit bir “şarkı sözü” derlemesi olmakla kalmayıp aynı zamanda Osmanlı kültür ve musıki tarihine dair bir belge niteliği de taşıyan matbu (dindışı) “Güfte Mecmuaları”nı inceliyor Cem Behar. Giriş bölümünde elyazması güfte mecmualarına değinse de, çalışmasını aslen ilk matbu güfte mecmuası olan 1852 tarihli Mecmua-yı Şarkı’yla başlatıp 1905 tarihli Gülzâr-ı Musıki’yle bitiriyor. Böylece, “modernleşme” adı verilen sosyal ve kültürel sürecin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısının İstanbul’unda Osmanlı/Türk musıkisi üstüne bıraktığı izleri kısmen görme imkânı sunuyor.

Beynin Gece Hayatı:
Kâbuslar, Sinirbilim ve Uykunun Gizli Dünyası
çev. Zeynep Arık Tozar
Metis Yayınları
Haziran 2024
320 s.
Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiriyoruz ve uykunun fiziksel, nörolojik ve psikolojik sağlığımız açısından ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki hepimiz gece boyu sıkı bir uyku çekip sabah zinde bir şekilde uyanacak kadar şanslı değiliz. Uzmanlık alanlarından biri de uyku bozuklukları olan nörolog Guy Leschziner bu kitabında uykuyla başı ciddi biçimde dertte olan hastalarının hikâyelerini anlatıyor: uykusunda motosikletine ya da arabasına atlayıp dolaşan Jackie; aksiyon filmlerini aratmayan rüyalar görürken o sahneleri bilfiil canlandırdığı için komik durumlara düşen Alex; espri yapıp güldüğü her seferinde birdenbire yere yığılıveren Adrian; uykusunda seks yapan Tom; uyurken hiç farkında olmaksızın tıka basa yiyen, yiyecek bulamadığında granül kahveden kuşyemine kadar birçok şeyi midesine indiren Don ve diğerleri.
“Peki bu hastalardan neden söz ediyorum? Daha da önemlisi, bunları neden okuyasınız ki?” diye soran Leschziner, anlattığı hikâyelerin uyku bozukluklarını uçlarda yaşayan insanlara dair olduğunu, ama bu uç durumları incelemenin uykunun genel işleyişine dair nispeten kısıtlı bilgimizi artırdığını söylüyor. Nitekim imsomni, narkolepsi, gece terörü, apne ve uyurgezerlik gibi bozukluklarla ilgili bu hikâyeleri okurken, uykunun biyolojik, sosyal, çevresel ve psikolojik faktörlerden etkilenen incelikli mekanizmasını ve bu mekanizmanın hayatımız üzerindeki etkilerini daha iyi anlıyoruz.

Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi
çev. Akın Emre Pilgir
Ayrıntı Yayınları
Haziran 2024
368 s.
Çok az kitap yaklaşık 50 yıl boyunca güncelliğini korur ve ilk yayımlandığından bu yana sürekli basılmaya devam eder. 1975’teki ilk yayımlanmasından bugüne, elinizdeki çığır açıcı çalışma, milyonlarca insanı “türcülüğün” varlığına karşı uyardı ve dünya çapında, hayvanlara karşı tutumumuzu değiştirmeyi ve onlara yaptığımız zulümleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir harekete ilham verdi. Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi’de Singer, günümüzün “endüstriyel çiftliklerinin” ve ürünlerin test edilme işlemlerinin tüyler ürpertici gerçeklerini açığa çıkarıyor, bunların ardındaki sahte gerekçeleri yok ediyor ve bize, ne kadar acı bir şekilde yanıltıldığımızı gösteriyor.
Singer, kitabın ilk yayımlandığı günden sonra ilk kez temel argümanlara ve örneklere dönüp bizi şimdiki âna getiriyor. Baştan aşağı gözden geçirilen bu baskı, Avrupa Birliği’nde ve ABD’nin çeşitli eyaletlerinde yapılan önemli reformları da kapsıyor ancak diğer taraftan Çin’de hayvansal ürünlere yönelik talebin artması nedeniyle endüstriyel çiftçilikteki devasa genişlemenin etkisini bize gösteriyor. Et tüketimi bugün çevreye ciddi zarar veriyor ve COVID-19’dan bile daha kötü yeni virüslerin yayılma riskini artırıyor.
Hayvan Özgürlüğü Hemen Şimdi, günümüzün en derin çevresel, sosyal ve ahlaki sorununa alternatif çözümler de içeriyor. İkna edici bir biçimde vicdanlara ve adalet duygusuna seslenen bu çağrı ona şüpheyle bakanlar için de destek vermeye hazır kişiler için de okunması zorunlu bir eser.
“1970’lerde Hayvan Özgürleşmesi’ni okuduğumda vejetaryen olmuştum. 1960’tan beri sahadaydım ve endüstriyel çiftlikler hakkında bilgim yoktu. Dehşete düşmüştüm. Tabağımda ilk et parçasını gördüğümde bunun korku, acı ve ölümü simgelediğini düşündüm. Ardından o an orada et yemeyi bıraktım. Bu gözden geçirilmiş Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi’yi okusaydım daha kısa sürede vegan olurdum.” –Jane Goodall
“Bu güncellenmiş, genişletilmiş ve başlığı değiştirilmiş baskı, Singer’ın neredeyse yarım yüzyılı aşkın düşüncelerinin nasıl geliştiğini yansıttığı gibi ahlak felsefesinin tarihinde de bir kilometre taşıdır.” –Jeff McMahan, Sekyra ve White Ahlak Felsefesi Profesörü, Oxford Üniversitesi
“Singer’ın sunduğu belgeler retorikten ve duygusallıktan uzak, savları sıkı ve zorlu çünkü tezini ne kişisel ne dini ne de çok soyut felsefi ilkelere dayandırıyor, aksine hepimizin zaten kabul ettiği ahlaki konumlara dayandırıyor.” –New York Times Book Review

Mimarlığın Aklı
Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz
İletişim Yayınları
Haziran 2024
112 s.
Rönesans’a kadar etkin olan mimarlık kavramı, tanrısal bir geometriyle aritmetiğin eseridir.
Kozmosu kurduğuna inanılan formların ve sayıların türevidir. Ve bu formlar ve sayılar âlemi, mitlerle, sembollerle, şifrelerle ifade edilir. Hermetiktir, enigmatiktir, büyüseldir, şiirseldir, semaidir, gizemlidir… Mimarlık bu âlemde yaratılır ve anlamdırılır. Ve işte o ilahi âlemde mimarlığın gizemi mimarlığın aklıdır.

“Verdiğin sonsuza dek senindir. Sakladığın ise ebediyen yitmiştir!”
Moïse’in, babasıyla birlikte yaşadığı Mavi Sokak’ta dükkânından sürekli konserve aşırdığı, “sokağın Arap’ı” Mösyö İbrahim’le kurduğu dostluk, babasının intiharından sonra baba oğul ilişkisine dönüşür. Moïse, dünyaya bilge bir gülümsemenin ardından bakan Mösyö İbrahim’le Sufiliğin dünyasına adım atacak, Kuran’ın arasına sakladığı kurumuş çiçeklerin dünyevi olan her şeyi aşan sevgisini tadacaktır.
Sinemaya da uyarlanan Mösyö İbrahim ve Kuran’ın Çiçekleri Yahudi bir çocukla Müslüman bir bakkalın, kanbağlarına, etnik ve dinsel önyargılara, düşmanlıklara galebe çalan dostluklarının hikâyesi.

İntihar Dükkânı ve Dansa Davet'in yazarı Jean Teulé'den, tarihin akışını değiştiren, kahramanlık nidalarıyla başlayıp çamurlar içinde biten trajik bir günün romanı...
Avrupa'nın ve dünyanın kaderinin yeniden yazıldığı Yüz Yıl Savaşları'nın son çeyreğinde iki amansız düşman; Fransız ve İngiliz ordusu yeniden çarpışmak üzeredir. Her anlamda üstün Fransızların zaferi neredeyse kesindir; açlık ve hastalıktan kırılmış, bitkin İngiliz ordusunu bozguna uğratmaya can atmaktadırlar.
Kibir, hırs ve ganimet düşkünlüğünün gözleri kör ettiği, uşaklı ziyafet sofralarına soylu gülüşlerin karıştığı, şarabın su gibi aktığı bu özgüven yüklü erkek dünyasında işlerin ertesi sabah ters gideceğini görebilen yalnızca bir kişi vardır; savaş meydanının tek "yoldan çıkmışı" Zambak Çiçeği. Peki bu şanlı şöhretli şövalyelerin, mavi kanlı aristokratların, yüksek rütbeli komutanların arasında doğru soruları soran, ihmalleri ve ihtimalleri dile getiren bir kadına kim kulak verecektir? Hiç kimse.
Tarihte eşi görülmemiş bu akıl almaz felaketin heybetli anlamsızlığından doğan ürkütücü dehşete kahkahaların karışacağı Sağanak Altında, ilk kez Türkçede...

Saklı Yürek
çev. Neval Barlas
Can Yayınları
Haziran 2024
168 s.
İnsan yüreğini nereye saklar?
Roma’nın merkezinde, anılarla dolu görkemli bir ev, yıllarca kilitli kalmış bir oda, şaşırtıcı bir tablo koleksiyonu, aniden kesilen tutkulu bir aşk... Saklı Yürek, farklı zaman ve mekânlarda yaşayan, her engeli aşarak birbirleriyle konuşmaktan vazgeçmeyen iki kadının ve onları buluşturan büyük sırrın hikâyesi.
Usta yönetmen Ferzan Özpetek bir kez daha hayal gücünü serbest bırakıyor ve çok satan romanı Bir Nefes Gibi’de olduğu gibi kadın kalbini büyük bir duyarlılıkla ele alıyor.

Seksin Antropolojisi
çev. Sami Oğuz
Dipnot Yayınları
Haziran 2024
328 s.
Antropolojinin insani çeşitliliğinin düşünüş, eylem ve hayatta kalma biçimleri arasındaki farklılıklarla birlikte değişkenliğin ayırdına varma bakış açısıyla hareket eden bu çalışma farklı kültürlerde, iki cinsiyetli beden algısını aşan seks deneyimleri, duyguları ve anlamlarına dairdir. Seks bir biyolojik dürtü olsa da farklı yerlerdeki insanlar tarafından farklı yaşanmaktadır. Farklı biçimlerde yapıldığı gibi buna dair duygular da yapıldığı toplumsal ve kültürel ortama bağlı olarak değişir. Cinsel pratiğin bu deneyimsel yönünü vurgulamak için, özellikle insanların kendilerinin seks hakkında ne söyledikleri ve yaptıkları, onu nasıl algıladıkları ve yorumladıklarına bakmak ufuk açıcıdır.
Kültürün önemli bir kısmı, insanın biyo-kültürel yeniden üretiminin vazgeçilmez bir olgusu olan seksin denetlenmesi, bastırılması, gizlenmesi üzerine şekillenmesine karşın, öte yandan tüm yasakların yerle bir edildiği bir alandır. Bu, insan cinselliğinin karakteristik olarak belirsiz ontolojik statüsüyle ilgisi olabilir; çünkü seks ne tam anlamıyla biyolojik ne de tam anlamıyla kültüreldir ama görünüşe göre aynı anda her ikisidir.
Seks toplumsal kimliklerin hem üretici hem de yeniden üreticisidir ve bu kimlik resmi ve gayrı resmi cinsel anlaşmalarla kısıtlanmasına karşın, cinsel şekillenmeleri saran pratiklerin aynı anda nasıl duygusal, toplumsal, siyasal ve psikolojik olabildiğini, farklı kültürlerden etnografik örneklerden, ya da ötekilerden öğrenmeye davet eden bir çalışma bu kitap...

Veda Etmiyorum
çev. Göksel Türközü
April Yayıncılık
Haziran 2023
264 s.
Kore edebiyatının dünyaya armağanı, Booker ödüllü Vejetaryen, Booker finalisti Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor'un yazarı Han Kang'dan ödüllere boğulan, övmelere doyulmayan bir roman daha: Veda Etmiyorum.
Uluslararası çoksatan yazar Han Kang’ın tüm dünyada ses getiren, son olarak Prix Mėdicis ve Prix Femina’ya layık görülen romanı Veda Etmiyorum, Güney Kore'nin bugünü ile acı dolu geçmişi arasında özümüzü bulacağımız bir yolculuğa davet.
Üç kadının bakış açısından Güney Kore tarihinin en karanlık zamanlarını okuyacağız.
Faili meçhullerin ve sivil katliamlarının damga vurduğu zamanları... Jeju Adası’nda durmadan yağan kar ve dinmek bilmeyen fırtına eşliğinde hayatın sönmeyen ışığını arayacağız. Önümüzü görmemizi sağlayan, geride bırakılanlardan ve unutturulmaya çalışılanlardan yadigâr o ışığı.
Zamanlar arası salvolar atıyor, geçmiş ile bugünü edebiyatla örüyor Han Kang, jenerasyonlar boyu taşınan sırları bir romana sığdırıyor. Güney Kore'nin travmatik hafızası aydınlandıkça dünyanın dört bir yanındaki okurlar kendi coğrafyaları ile barışıyor.
Dostluğa övgünün, travmalara saygının ve unutmaya isyanın romanı: Veda Etmiyorum.
“Han Kang'ın Veda Etmiyorum’u daha ilk sayfasından benzersiz ve sahici bir zihinsel alan yaratıyor, rüya ile gerçeği birbirine tutturuyor.” –Le Monde

Yirmi Beş Keşifte Evrimin Öyküsü
çev. Cemal Can Tarımcıoğlu
Fol Kitap
Mayıs 2024
432 s.
“Anlatılan senin hikâyen.”
Evrim teorisi modern bilimin ve özellikle de biyolojinin en görkemli başarılarından biri. Yeryüzünün geçmişinde yolları birbiriyle kesişen sayısız öyküden görkemli ve gür bir aile ağacı oluşturup canlıların geçmişini, bugününü ve geleceğini birbirine bağlıyor. Dünyaya ve dünya içindeki yerimize ilişkin bakışımızı derinleştirmekle kalmayıp evrenin boyutları ve hayatın zenginliği karşısında bizi daha mütevazı olmaya da teşvik ediyor. Yine de etrafındaki tartışmalar bitmek bilmiyor, hatta gittikçe daha da karmaşıklaşıyor ve evrimi anlamak isteyenlerin gözünü en başından korkutabiliyor. Evrime dair kanıtlar her geçen gün artarken ve yepyeni yöntemler ile tekniklerin kullanılmasıyla şaşırtıcı sonuçlara ulaşılırken evrimi ve evrim teorisini nasıl anlayabiliriz ve anlatabiliriz?
• Evrim nedir, evrim teorisi nedir?
• Evrim “sadece bir teori” midir?
• Canlıların vücut yapıları kusursuz mu?
• Geçiş fosilleri var mı, yok mu?
• Evrim tamamlandı mı, yoksa devam ediyor mu?
• Gözün hikmeti var mı?
• İnsanlar nereden geldiler?
Bu kitapta, tanınmış paleontolog Donald R. Prothero, yanıtı merak edilen bu ve benzeri sorulara güncel bilgilerin ve bulguların ışığında bir yanıt veriyor. Biyoloji biliminin ve evrim teorisinin çehresini değiştiren yirmi beş keşfin ve bu keşifleri yapanların öyküleri üzerinden evrim hakkında doğru ve yanlış bilinenleri, halk efsaneleri ile bilimsel gerçekleri her yaştan okurun kolaylıkla anlayabileceği berrak bir dille ortaya koyuyor. Evrimin ve canlıların geçmişine, insanlığın öyküsüne ilgi duyan herkesin kitaplığında bulunması gereken bir “evrimi anlama kılavuzu” sunuyor.
Önceki Yazı

‘Şen olmanın’ varolan bir durumu değil, seçilmiş bir ruh halini anlattığı sofralardan:
Sofranız Şen Olsun, 20. yılında
“Yitip gidenlerin yasının gölgesini sofralarına yansıtmamaya özen gösteren bir aile bu kitapta sözü edilen. Yakınlarıyla paylaşmadan yedikleri yemeğin tadını alamayan, kalabalık sofralar için evlerinde açılıp kapanır iki yemek masası bulunduran bir aile. Tehcirle, Varlık Vergisi’yle elinden alınan canın ve malın yerine umudu ve geriye kalanların muhabbetini koyarak yaşayan bir aile.”