Haftanın vitrini – 11
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Ateş’in Güneş’i / Bahçede Hayatlar / Büyük Burundún Burundá Öldü / Eşsiz Jeeves / Görünmez Kentler’i Okumak / Kalbi Hızlandıran Şeyler / Körlemesine / Muhteşem Limon Ağacı / Sen Neredeysen Oraya / Sonsuza Kadar Sürüyor Derken Bitiyor


Ateş'in Güneş'i:
Galatasaray'da ve Siyasi Elitte Bölünme
İletişim Yayınları
Mart 2025
384 s.
Mehmet Şenol, Ateş’in Güneş’i’nde Türkiye’de futbol-siyaset ilişkisinin sansasyonel bir tarihsel vakasını bir roman gibi anlatırken aynı zamanda Tek Parti döneminde siyasi elitler arasındaki mücadelenin kritik bir “muharebesini” ele alıyor. Bir tarafta, Cumhuriyet’in müesses nizamı karşısında, “politikacılar bankası” diye anılan İş Bankası Grubu, Denizcilik Bankası, Celal Bayar… Bir tarafta Galatasaray Lisesi merkezli seçkinler karşısında Peyami Safa’nın deyişiyle “Galatasaray’da cumhuriyet ilanı zamanı geldiğini” ileri sürenler...
Galatasaray’ın yerini alma hedefiyle, sarı-kırmızı renkleri çağrıştıran Ateş-Güneş adıyla kurulan girişimin “Atatürk’ün torpilli kulübü” payesine yaslanarak muazzam hızlı yükselişi ve Mustafa Kemal’in ölümünden sonra aynı hızla düşüşü.
1934-1940 arasına sıkışan bu nefes kesici hikâyede, başta Türkiye’de spor yöneticiliğinin öncü simalarından Yusuf Ziya Öniş olmak üzere, futbol ve siyaset tarihimizin önemli portrelerinden kesitler de görüyoruz.

Bahçede Hayatlar:
Permakültür İlkeleriyle Şehir Bahçıvanlığı
Alef Yayınevi
Mart 2025
240 s.
Biz permakültürün acemi öğrencisi iki kız kardeş. Bahçedeki saksağan, enginar, ebegümeci, kedi, mantar, kaplumbağa, mikrocanlar ve daha niceleriyle birlikte varlığını sürdüren iki insan; gırla giden pazarlıklar, didişmeler, uzlaşılarla, yazılı olmayan bir topluluk sözleşmesini her gün öğrenerek, ona uyarak yaşıyoruz. Bahçede Hayatlar, bireysel bahçıvanlık ve yazarlık tecrübelerimizin, yıllar yılı öğrenip Kadıköy’deki bahçemizde uyguladığımız pratik bilgilerin ve hem birbirimizle hem şehir doğasıyla iç içe geçen hikâyelerimizin meyvesi.
Bu kitabın okurlarının hayatlarında ummadıkları patikalar açmasını hayal ediyoruz. Belki birilerine tohum ekip tohum almanın ve kendi gıdasını yetiştirmenin mutluluğunu yaşatacak. Belki kompost kurma, solucan yetiştirme ve yağmur suyu toplama gibi konularda cesaretlendirecek. Belki sadece her zamankinden farklı bir yürüyüşe çıkma, şehirdeki yaban hayata, parklara, bahçelere farklı bir gözle, derinlemesine bakma esini verecek.
Belki de biri hayatında ilk defa şehrin bir yerlerinde minik bir bahçe kuracak...

Büyük Burundún Burundá Öldü
çev. Serhan Ada, Begüm Tunakan
Desenler: Memed Erdener
SRC Kitap
Mart 2025
68 s.
Korku ve baskıyla yönetilen bir halk, acımasız bir liderin ölümüne tanıklık ediyor. Ama Burundún-Burundá’nın ölümü, gerçekten de bir son mu, yoksa daha büyük bir sessizliğin başlangıcı mı? Jorge Zalamea, grotesk ve ironik bir anlatımla totaliter rejimlerin, baskının ve düşüncenin susturulmasının absürtlüğünü gözler önüne seriyor.
Latin Amerika’nın politik atmosferine keskin bir eleştiri getiren bu alegorik eser, yalnızca bir hikâye değil, gücün insanları nasıl şekillendirdiğini ve sessizliğin ölüm kadar korkutucu olabileceğini sorgulayan bir manifesto aynı zamanda.
Eski alçaklıklar çuvalını ve o geniş hileler bohçasını sallayarak hepsini tatmin etti. Politikacıları bir ilkeler bütünü çıkarmaktansa, kolay iş, banknot çıkarmanın daha iyi olduğuna ikna etti. Askerlere kendi görevlerinin emrettiğini yapmaktansa, kaçakçının stratejisinin ve hayvan hırsızının taktiğinin daha tehlikeli ve daha verimli olduğunu öğretti. Ruhban sınıfına, dua çarkıyla ağaç gövdesi sayesinde Tanrı’nın iradesi konusundaki belirsizliklerin arafından çıkılabileceğini zaten açıklamıştı. Finansçılara gelince, onları kullanması gerekmedi, onlar onu kullanıyordu. (Burundún-Burundá da bunu bilmez gibi yapıyordu!) Entelektüeller içinse… bu kalem postacılarından, bu hitabet sanatından tahrik olanlardan daha sonra söz edeceğiz.

Eşsiz Jeeves
çev. Işıl Özbek Arslan
Yedi Yayınları
Mart 2025
210 s.
Bingo Little, Camberwell’de âşık olup Bertie Wooster karmaşanın içine düştüğünde, onların yardımına kim koşacaktır? Tabii ki Jeeves! Eşsiz Jeeves (1923), Adamım Jeeves (1919) kitabından sonra basılmış, Jeeves serisi olarak bilinen serinin ikinci kitabıdır.
1915’te ilk yazıldıklarında, Bertie Wooster ve son derece yetenekli adamı Jeeves, Wodehouse’un en ünlü ikilisi olmaya adaydı. Neşeli ve şık Bertie ile onun aynı derecede aklı havada arkadaşlarının, sıkıcı toplumsal yükümlülüklerden, sinir bozucu akrabalardan, kanunla başlarını belaya sokmalarından ve romantik dertlerden Jeeves’in sessiz müdahaleleriyle kurtulduğu bu eğlenceli hikâyeler, Wodehouse’un en sevilen öyküleri arasındadır.
Nisan sonu mayıs başı civarında, pamuk şekerden yapılmışa benzeyen beyaz bulutlarla kaplı mavi gökyüzüne bakarken, hele de batıdan hafif bir meltem esiyorsa, insanın içinde uyanıveren o hisse aşina mısınız acaba? Coşku dolu bir his. Romantik de denebilir. Zampara bir adam sayılmam ama o sabah keşke çekici bir kızla karşılaşsam da onu saldırganlardan kurtarmamı filan istese diye geçirdim içimden. O yüzden de yolda kızıl, at nalı desenli, saten kravatıyla berbat görünen Bingo Little’a rastlayınca biraz moralim bozuldu.

Sınırlı Mekânda Sınırsız İmkânlar
Editör: Abdullah Başaran
Katkılar: Abdullah Başaran, Emirhan Kurtuluş, Bülent Ayyıldız, May C. Peckham, Esma Yayla, Beyza Yıldız, Meltem Bali, Mary C. Rawlinson, Barışcan Demir, Mihriyenur Yetik, Betül Sarı & Oktay Orhun, döndü şahin & Barışcan Demir, Martin Mclaughlin, Aydan Aksakal Çakır, Merve Yalçın Pelit, Hacer Meryem Kor, Sümeyye Yıldız
Telemak Kitap
Ocak 2025
416 s.
Italo Calvino 1972’de yoktan elli beş şehri yaratalı beri kâğıdın üzerindeki mürekkep yer değiştirir oldu: Görünmez Kentler’in sayfalarında “mekân” ve “rüya” birbirlerinin yerine geçer hâle gelene kadar tekrar tekrar doğuyor. Jeanette Winterson "Görünmez Kentler okuma şeklimizi ve şiir ile nesir arasındaki dengede nelerin mümkün olabileceğini değiştirdi" diyordu. Bu derleme tam da metnin imal ettiği bu imkânlara dair on altı soruşturmayı havi: Felsefeden mimariye, karşılaştırmalı edebiyattan turizme, poetikadan göstergelere, Marko Polo’nun rivayetlerini görünürün eşiğine getiriyor bu teşebbüsler.
Bu derlemede bir araya gelen yazılarda bu metinle iştigal etme tarzlarımızı ortaya koymuş olduk… Görünmez Kentler’in bize sunmuş olduğu ara yolları ve dehlizleri kat ettik, geçitlerden ve köprülerden aşina olmadığımız fakat yabancılık da çekmediğimiz bambaşka yerlere ulaştık. Birlikte okuduk, içine girdik, dolandık, belki kendimizi kaybettik ama aynı yollardan geçmedik.

Kalbi Hızlandıran Şeyler
Everest Yayınları
Mart 2025
104 s.
(Onu) açık bir kitap gibi
içeride olana ulaşmak için
gizemine
dünyanın parçası olduğunun hissiyle
(ona) nüfuz etmek
tenin tecridini kaldırıp
bedenin hududunu aşmak
için
çözüp _nasıl?_ bulutlaştırarak
(onu), (ona) okuyabiliyorum

Körlemesine
çev. Leyla Tonguç Basmacı
YKY
Şubat 2025
288 s.
Avrupa edebiyatının en etkileyici kalemlerinden İtalyan yazar Claudio Magris’ten mitlerle yoğrulmuş politik bir roman: Körlemesine.
Bellek yitimine uğramış Yugoslavya Komünist Parti üyesi Tore ya da Danimarkalı denizci Jorgen Jorgensen akıl hastanesindeki doktor tarafından sorgulanırken yüzyıllık mahkûmiyetini, maruz kaldığı işkenceleri, katıldığı savaşları, işlediği günahları anlatıyor. İspanya İç Savaşı, toplama kampları, İzlanda limanları, Tazmanya yerlilerinin katledilişi ve hafızanın derinliklerinde unutulmuş pek çok başka olay…
Körlemesine, ülke sınırları kadar kimliklerin de muğlak olduğunu savunan Magris’in kaleminden sömürgecilik ile totaliter rejimler arasında sıkışıp kalmış Avrupa tarihinin karanlık sayfalarına dair çarpıcı bir monolog.

Muhteşem Limon Ağacı
çev. Gökhan Aksay
Jaguar Kitap
Hiçbir zaman bir ateşi iyice söndürdüğünüzden emin olamazsınız. Her zaman hâlâ için için yanmakta olan bir köz kalır geride.
Ailesiyle birlikte Arjantin’in kuzey adalarından birinde yaşayan çiftçi Wenceslao, yılın son gününe komşu adadaki akrabalarıyla kutlayacakları yılbaşı akşamının hazırlıklarıyla başlar. Fakat büyük aile masasında yine iki sandalye boş kalacaktır: Altı yıl önce ölen oğlunun ve bu kaybın acısını ilk günkü tazeliğiyle yaşayan karısının sandalyeleri. Bu boş sandalyeler aynı zamanda baba Wenceslao’yu anılarla sanrıların, gerçekle düşün birbirine karıştığı, bütünüyle başka bir boyutta yaşamaya mahkûm eden boşluklardır.
Saer, en çarpıcı romanlarından biri kabul edilen Muhteşem Limon Ağacı’nda, insan yazgısının belki de en büyük sorunlarından birini, acıyı ve bu acıya rağmen yaşamak zorunda olma halini tragedyaya yaklaşan bir romanla anlatıyor.
Muhteşem Limon Ağacı, Gökhan Aksay’ın İspanyolca aslından çevirisiyle…
“Saer, Arjantin’in Borges’ten bu yana çıkardığı en iyi yazardır.” –William Rowe

Sen Neredeysen Oraya
Ve Yayınevi
Şubat 2025
128 s., renkli
Usta şair Nihat Ziyalan Sen Neredeysen Oraya adlı yeni şiir kitabıyla okura yeniden merhaba diyor:
“yıllardır sözcüklerim avcı yürüyüşünde / apaçıklıktan bile / bir derinlik avlamaya çalışıyor”
Sen Neredeysen Oraya Nihat Ziyalan’ın dokuzuncu şiir kitabı… İkinci Yeni şiirinden geçerek taze anlamlarla yüklü anlatımcı bir şiire ulaşan, oradan derinlikli bir yalınlığa yönelen Ziyalan, ‘Sezgisel Yalınlık’ adını verdiği şiir anlayışının verimlerini Sen Neredeysen Oraya adlı yeni şiir kitabında okurla buluşturuyor.

Sonsuza Dek Sürüyor Derken Bitiyor
çev. Nesrin Demiryontan
Metis Yayınları
Mart 2025
156 s.
Belki de şimdiki benle o zamanki ben arasındaki temel fark korkuya tahammülüm. Sanırım bunun acıyı soyutlamakla ilgisi var. Fiziksel acı. Duygusal acı. Başkalarının acısı. Benim acım. İrkilme duygusu hâlâ var. Sanırım acının kendisi de orada bir yerlerde. Ama tutsak. Minik, görünmez, kıyamet geçirmez bir çekirdeğin içine hapsedilmiş. Atomaltı bir böceğin her birimizin merkezine yerleştirilmiş minik, yarı saydam yumurtası. Ölüp gittiğimiz zaman, eğer bir gün öleceksek, bizden geriye kalacak olan şey bu. Fosilleşmiş acı.
2024 Ursula K. Le Guin Kurgu Ödülü dahil pek çok ödül alan bu son derece yaratıcı, şaşırtıcı, hüzünlü ve komik roman, kim olduğumuza, ne yaşadığımıza, nereye gittiğimize dair düşünmeye çağırıyor bizi.