ZAVEN BİBERYAN

KRİTİK

Biberyan’a dair notlar (I)

"Baret için hem Türk olmak yasaktır hem de Türk olmamak. İlkinde Ermeni olduğu, ne yaparsa yapsın asla Türk olamayacağı her vesileyle ona 'hatırlatılır'; ikincisiyse hemen 'hain' olarak damgalanmasına yol açar. Baret’i bir tür 'varlıksızlığa' mahkûm eden çifte açmaz..."

KRİTİK

Biberyan üstüne notlar (II)

"Karıncalar’da şehir/mekân algısının yoğunluğundan çok söz edildi – ama Baret nerdeyse bir uyurgezer gibi geçmektedir bu mekânların içinden, keskinliği azaltılmış bir algıyla: görünüm pusludur. Buna iç ile dış ayrımının belirsizleşmesinin yol açtığı da kaydedilmiş olmalı. Bu, dışın içte şiddetli izler, izlenimler bırakmasından çok, için bir buğu gibi dışı istila etmesidir. Her şey bu buğulu, taşkın içselliğe bulanmış olarak görünmektedir Baret’e, ta ki 'ora'dan duygularını tımar etmiş, serinkanlı bir kişi olarak dönene kadar."

KRİTİK

Zaven Biberyan’ın çok yönlü hayatı

"Biberyan’ın gençlik yıllarında tuttuğu notlarda (ve otobiyografisinde) ciddi ve samimi bir şekilde, sürekli olarak iç muhasebesini sürdürdüğü görülüyor. Şurası çok açık; kendisini didiklemekten asla kaçınmıyor. Çelişkilerini, açmazlarını ortaya koyuyor, bunların kişisel sorunlar mı, yoksa insana, varoluşa has şeyler mi olduğunu görme, anlama isteği hep sürüyor."

HER ŞEY

“Çöpe attıysanız bir şey kaybetmezsiniz”

Yirminci yüzyılın en önemli Ermeni yazarlarından biri olan Zaven Biberyan’ın, Paris’te yaşayan yazar dostu Hrant Paluyan’a hitaben kaleme aldığı kısa özyaşam öyküsünü ilk kez Türkçe yayınlıyoruz

KRİTİK

Biberyan’a bir yer lütfen

Zaven Biberyan’a memleket romanı ve edebiyatı içinde bir yer açmalıyız. Şahsi kanaatim, bunun zirvelerde bir yerde olması gerektiği yönünde, en, en büyüklerin yanında

PORTRE

100 yaşındaki Ermeni bir sosyalistin hayat hikâyesi: irade, inanç ve de inat!..

"Zaven Biberyan gerek edebiyat tarihinde gerekse sosyalist mücadele tarihimizde silinmez izler bıraktı. Yokluklar, yoksulluklarla geçen yaşamında ihanetler, muhbirler, itirafçılar gördü, hayal kırıklıkları yaşadı. Ama sosyalist olmaktan vazgeçmeyi düşünmedi bile. Az okunduğu için Ermenice yazmaktan pişman olmasına, edebiyat tarihimizin bir köşesine bile sıkıştırılamadığı için üzülmesine rağmen, yazmaktan vazgeçmeyi de düşünmedi."

KRİTİK

Yalnızlar ve “azınlık edebiyatı”

“Yalnızlar'ın Türkçesi az da olsa farklıdır. İmlası ve sentaksıyla değil de tınısıyla, rengiyle vurgularıyla, müziğiyle, tikleriyle, bilinçdışının başka çağrışımlarla da açılan çekmeceleriyle. Bugünkü okumalarda bunlar artık bir romanın eksiği değil, aksine artısıdır. Çünkü artıdır farklılık, bir başka güçlü gerçekliktir; bu düşünceye artık aşinayız.”

KRİTİK

Zaven Biberyan’da “kolektif tiksinti”nin nesneleri: Gülgün, Nora, Lula

"Biberyan’da tiksinenle tiksinilen hızla yer değiştirebilir. Duygu birine zimmetli değildir ya da salt birinde ikamet etmez. Oğlunun sevgilisine düşman bir anne, oğlunun tiksinti nesnesine dönüşüverir. Babadan tiksinen oğul, tiksinilen bir Ermeni/gâvur oluverir. Alt sınıftan tiksinen, kendisi de uygulanan sistematik zulümle alt sınıf oluvermiştir. Bu hareketlilik Biberyan’da tiksintinin çok temelde insana/insanlığa, onun eliyle kurulan yaşama ve sisteme yöneldiğini de düşündürür."