GÖLGEDE KALMIŞ KİTAPLAR

EDİTÖRDEN

Gölgede kalmış kitaplar

"Birkaç kişinin, bir kurulun ya da birkaç yazar veya editörün oturup yılın en’lerini seçmesi, sonra bu seçimleri nesnel bir listeymiş gibi sunması yerine, zaten halihazırda oluşmakta olan bir listenin eksik gediklerini tamir etmek – her bir öneriyi gerekçelendirerek, yani öznel seçimleri nesnel gerekçelerle temellendirerek…"

KRİTİK

İlhami Bekir Tez ve gölgede kalmış romanları

Yıllar öncesinden bugünün yaratıcı okurlarına da seslenebilen Taşlıtarla’daki Ev ve Herhangi Bir Roman Kitabıdır adlı iki kısa roman, tam anlamıyla devrimci nitelikte yapıtlardır

KRİTİK

İstanbul’un muhtarı Sermet Muhtar Alus

"Kendine özgü şirin, rint ve kalender bir üslupla yazan paşazade bir İstanbul çocuğu olan Sermet Muhtar’ın romanları İstanbul’da geçen ve dönemin İstanbulu’nu romanın baş kahramanlarından biri gibi betimleyen yapıtlardır."

KRİTİK

Mübeccel İzmirli’nin tek öykü kitabı Sabah Geçidi

"Mübeccel İzmirli ve öykü kişileri için anlama, 'gerçeği çözümleme', 'oluş gerçeğine inme' çabası esastır; kötüyü, kötülüğü anlatmakta bir sakınca yoktur bu yüzden; hatta olması gereken budur, tanımak, bilmek, anlamak için."

KRİTİK

Memet Baydur ve Gözün Kahverengi Suyu

"Memet Baydur'un oyunlarındaki keskin zekâ daha süzülmüş, katışıksız ve mizahi bir biçimde öykülerine de taşınmıştır. Oyunlarda olduğu gibi öykülerde de 'zaman'la kurulan ilişki temel bir varoluş biçimidir."

KRİTİK

Zaven Biberyan ve romanları

"Biberyan romanlarında hayat terslikler, zorluklarla dolu, insanın canını yakan, dikenli bir şey. Hatta can yakmanın sürekliliği nedeniyle daha da fazlası. Hele önceki kuşaklardan miras, ağır yanık kokusuyla doğmuşsanız."

KRİTİK

İmkânsız sınırların ihlali: Kozalak

"Bir meseleler geçidi, listesi ya da yığma roman değil Kozalak. Bilakis, bunlar üzerine düşünen, okuyan, araştıran bir yazarın düşündüğü, beraber düşünmeye, öğrenmeye davet ettiği bir roman izlenimi uyandırıyor okurda. Poz kesmiyor. Temsile, sözcülüğe soyunmuyor."

KRİTİK

Reşat Enis ve Gece Konuştu

"Reşat Enis, az zamanda büyük işler başaran Cumhuriyet’in, tam da onuncu yılında, şehrin ve toplumun en görünmek istenmeyenlerini göstermeyi seçmiştir. Gece Konuştu bu açıdan son derece değerli bir metindir. Bireylerden ziyade kitlenin öyküsünü anlatır, duygusunu aksettirir.  Belki de yazar bir öykü anlatmayı değil, bir his, bir tat bırakmayı istemiştir."

KRİTİK

Sürekli unutulan, sürekli hatırlanan

"Kunt’un hiçbir kitabı bugüne kadar bir ikinci basım görmemiştir. Sahne projektör ışığına boğulmuş ama orada hiç kimse yok. Şunu da biliyoruz: Bekir Sıtkı da Celal Sılay, İlhan Tarus veya Reşat Enis gibi başka şair/yazarlarla birlikte, sık sık unutulan yazarlar listelerine girip çıkmış, demek boyuna 'unutulmuş olarak', unutulmasıyla hatırlanmıştır, yeri sağlamdır."

KRİTİK

Kel Kâtip, bir Ankara romanı

"Kel Kâtip romanı, ‘45-‘50’li yılların Ankarası’na ait, bu yazının izin vermeyeceği bollukta, bugün artık hayal dahi edilemeyecek, tarihe tanıklık eden mahal araştırmacıları için son derece zengin anlatımlar sunar."

KRİTİK

Yarım kalmış bir nehir romanın Yarım Adam’ı

"Yarım Adam; Yeşil Gece, Sodom ve Gomore, Yaban, Fatih-Harbiye, Üç İstanbul gibi kendisinden önce yazılmış romanların arasında hak ettiği yeri almalı, romanın dönemin temel meselelerini birey-toplum çatışması bağlamında nasıl somutladığı, ayrıntılarla nasıl dallandırıp budaklandırdığı üzerine daha çok düşünülmeli, karşılaştırmalı okumalarla 'fark'ı tespit edilmelidir."

TARTIŞMA

Edebiyat Kanonu ile “edebiyat mezbahası” arasında

"Edebiyat tarihinin yasaları hatırlama değil, aksine, unutma üzerinden işler. Tüm metinleri hatırlamak, hatırlatmaya devam etmek mümkün değildir. Her ne kadar edebiyat tarihinin yasaları unutmayla işlese de, Türkiye’de son 20 yılda “edebiyat mezbahası”ndan kurtarılan metin sayısında ciddi bir artış oldu. Unutturmanın değil, hatırlatmanın makbul bulunduğu bir dönemdeyiz."

KRİTİK

Döneme tanıklık edenlerin gözünden siyasi tarih

"Şevket Süreyya Aydemir’in bir özelliği, çok canlı karakter tahlilleri yapabilmesi ve bu çerçevede söz konusu dönemin bazı şahsiyetlerinin aslında her dönem karşımıza çıkan benzerlerini hatırlatmasıdır."

HER ŞEY

Unutulmuş yazarlar aranıyor!

"Bu zeminde daha yapılacak çok şey var. Her şeyin başında 'Unutulmuş Yazarlar Sözlüğü' geliyor ki, bu ilgi alanına yol göstersin. İyi, kötü, önemli ve önemsiz ne varsa onlar tasnif edilmeli, bir yandan akademi, diğer yandan sivil araştırmacılar edebiyat tarihimizi yenilemek için didinmeliler."

KRİTİK

“Cemo’nun yazarı”nın unutulan romanı: Zühre Ninem

"Kemal Bilbaşar’ın son romanı Zühre Ninem’in yazarın en 'usta' romanı olduğu söylenebilir. Şaşırtıcı biçimde, Kemal Bilbaşar’ı övgüye boğanlar dahil hiç kimse bu romana dikkat çekmemiştir. 1981’de ilk baskısı yapılan kitap 2015’te ikinci baskısını ancak Bilbaşar’ın külliyatının toplu basımı sayesinde görmüş, yazarın diğer kitapları gibi geçen yedi yıl içinde yeniden yayımlanmamıştır."

KRİTİK

Selma Rıza ve gölgesi

"Romanın basılamamasında Selma Rıza’nın 1899’da Paris’e giderek Jön Türk muhalefetine dahil olmasının ve muhalif gazetelerde yazılar yayımlamasının da payı olsa gerek."

KRİTİK

Bir büyüme hikâyesi: Huysuzun Teki

"Huysuzun Teki, yazarı tarafından da kadri bilinmemiş bir roman. Vivet Kanetti’nin yirmili yaşlarda yazdığı ilk roman; yazmış ve bir kenara atmış. Çünkü pek çok yazarın, kitabın izleriyle dolu olduğunu fark etmiş! Yirmilerinde insan çok acımasız olabiliyor."

KRİTİK

Bedreddin Üzerine Şiirler

"...Nâzım’ın harfiyen alıntıladığı deyimi Hilmi Bey almış, başkalaştırarak hem çarpıcı, unutulmaz bir imge yaratmış, hem de birkaç asırlık bir söyleme eklemlenmiş. (...) Bedreddin Üzerine Şiirler yayınlanalı neredeyse elli sene geçti. Çok daha iyi tanınması gerekirdi bana kalırsa. Umarım bundan sonra hak ettiği üne kavuşur."

KRİTİK

Şair Sabri Esat'ı takdimimdir: Odalar ve Sofalar

"...anladığım kadarıyla, Yedi Meşale aslında Sabri Esat’tır; baştan sona esasen Sabri Esat’ın yaratmaya çalışıp başarılı olamadığı bir akımdır. Ama bu kolektiflik örtüsü, Cemal Süreya’nın vurguladığı gibi, bireyselliğinin ve farklılığının yeterince anlaşılmasını ve değerlendirilmesini önlemiş gibi görünüyor, hatta belki de bu akım yaratma başarısızlığının kendi şiirinin başarısızlığına atfedildiği de söylenebilir."

KRİTİK

Zuhal Kuyaş’ın Sonuncu Oda’sı

"Zuhal Kuyaş sadece bir polisiye roman yazmamış, aynı zamanda Cumhuriyet sonrası değişen değer yargıları, bozulan konak ve mahalle hayatı, el değiştiren sermaye, yeni türedi zenginler, Amerikan hayranlığı meselelerini de işleyerek 'iyi polisiye-iyi roman' örneğini de vermiştir."

KRİTİK

Gizemin ve gölgenin romanı: Selma ve Gölgesi

"Kültürlü, iyi eğitim almış, Avrupa görmüş çok güzel bir kadının cinayet(ler) işleyebileceği düşüncesi karşısındaki şaşkınlık tefrikalarda uzun uzun tartışılırken romanda kısaca geçiştiriliverilir. Peki, biraz önce belirttiğim gibi, bu Selma’yı bir vampir romanının kahramanına çevirecek atmosferi yaratmakta etkili olduğu kadar, yazarını bir nebze ürkütmüş de olabilir mi? İntiharlardan bahis, seri cinayet işleyen bir kadın devri için fazla 'modern' kaçmış olabilir mi?" 

KRİTİK

“Resimli Ermeni Tarihi”: Şahan Şahnur'un Sessiz Ricat'ı

"Kalburun üstünde kalanlara kanon diyoruz, bir de o kalbura hiç girmeyenler, giremeyecekler, girmesi teklif dahi edilemeyecekler var. Kanonun ne olduğunu ve olmadığını anlamak için onların bize ne söylediğine kulak vermek gerekiyor..."

KRİTİK

Unutamadığım efsane roman: Üç İstanbul

"Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul romanıyla, benzer dönemi bambaşka bir yaklaşımla olumlayarak anlatan Abdülhak Şinasi Hisar’la ve yapıtlarıyla bir karşıtlık oluşturur aynı zamanda. Birinin yücelttiği dönem ve değerler ötekince yere batırılmıştır."

HER ŞEY

Gölgede kalanlardan, saklı duranlardan, erken gidenlerden iki şair, bir öykücü

"Bu yazıda, bana ara sıra hadi bakalım diyerek kendilerini hatırlatan biri gölgede kalan, diğeri saklı duran, sonuncusu erken giden üç isme değineceğim. Amacım paylaşacağım metinlerin işe yaraması, üç kişinin unutulmaları müebbet’e dönüşmeden –her birinin– okuma, ulaşma mesafesine inmesidir."

KRİTİK

Nadir bir türün kadri bilinmemiş örneği: Âşinâ Yüzler

"Âşina Yüzler’in Babamın Arkadaşları’ndan farklı bir yanı da, daha haşin, bazen de hırçın bir havada olmasıdır. Sadece iki edebiyatçıya, Orhan Veli ve Sait Faik’e şefkatle yaklaşır. İtiraf etmek lazım ve Orhan Koçak sevinecektir; Âşina Yüzler’de kendini duyuran geçimsizlik, kem göz, izlenimci enerjiyi artırmış, edebi lezzetin lehine çalışmıştır."

KRİTİK

Serebral palsi ve çağrışımlar

"Andığım üç yazarın yapıtlarındaki ortak konu, sakat birer genç kadın olan anlatıcıların diğer insanlarla ilişkilerinde olup bitenlerdir. Anlatıcılar bu ilişkileri herhangi bir genelleme üzerinden değil, temsil ettikleri genç kadının özgül deneyimleri üzerinden, onun bakış açısıyla ortaya koyuyor, ne eksik ne fazla."

KRİTİK

Oğuz Atay’ın pankartı

"Eylembilim eğer yaşasaydı Atay’ın edebiyatının gideceği yere dair ipuçları veriyor: Devlet, iktidar, ideoloji, özne, toplum gibi majör mevzular üzerine daha ‘aciliyetle’ düşünen, belki de daha ‘angaje’ bir edebiyat."

KRİTİK

Şampanya kadehindeki yıldızlar:

Yusuf Ziya’nın Portreler’i

"Türk edebiyatı anı malulüdür. Yusuf Ziya sadece Yahya Kemal’in ibaresiyle ‘bu dar hendese’yi kırmakla kalmaz. Türkçenin en lezzetli sayfalarını yazar. Öte yandan ne kadar değinmese de arkada bir kuşağın çok kayda değer tablosunu, olaylarını kısa vurgularla aktarır geçer. Kitabı boydan boya okuyanlar gene de çok şey öğrenir. Unutulmuş, artık var olmayan bir Türkçenin kıvraklığı, çarpıcılığı cabasıdır."