Çağdaş Norveç edebiyatını Dag Solstad olmadan hayal bile etmek mümkün değil.
“14 Mart 2025'te kaybettiğimiz Solstad romanlarında sürprizli dönemeçler kullanmayı veya okuru umulmadık sonlara götürmeyi sever. Örneğin derin can sıkıntısı ile hayattan bıkkınlık, kırılan bir şemsiye suretine bürünüp çıkar karşımıza.”

Dag Solstad
1941 doğumlu Dag Solstad, Norveç edebiyatına ve çevrildiği pek çok dilde onu okuyan dünya okurlarına azımsanamayacak sayıda önemli eserler armağan ederek 14 Mart 2025 günü hayata veda etti. 1965 yılından son günlere dek kalemini dinlendirmeyen, 60 yıl boyunca sürekli yazan ve geride roman, deneme, gazete yazıları ve röportajlarını derlediği kitaplar olmak üzere sayısız eser bırakan yazarın ölümü Norveç’te derin üzüntü yarattı.
Bu satırları yazarımızın altı romanını Türkçeye çevirmiş olmanın gururuyla, böylesi değerli bir yazarı kaybetmiş olmanın üzüntüsünü aynı anda yaşayarak yazıyorum. Yazarın kitaplarıyla Oslo’da, 1980’li yılların başında tanıştım, son eserlerine dek çok severek okudum, hakkında çıkan yazıları ve kendisiyle yapılan söyleşileri ilgiyle izledim. Türk okurlarıyla buluşmasını çok önemseyerek ve arzulayarak yaptığım hazırlık çalışmaları 2017 yılının Mart ayında Yapı Kredi Yayınları ile Mahcubiyet ve Haysiyet’in çeviri sözleşmesiyle gerçekleşti.
Dag Solstad, ITEF İstanbul Edebiyat Festivali’nin konuğu olarak 2002 yılının Haziran ayında İstanbul’a geldi. Okurlarıyla üç kez buluştu, onların sorularını cevaplandırdı. Ben de çevirmeni ve sahnedeki tercümanı olarak onunla uzun ve değerli saatler geçirmek imkânını buldum. Yaptığımız söyleşide yazarlığa başlamasını ve yazarlık vizyonunu şöyle özetlemişti:
Yazmaya çok erken başladım. On altı yaşındaydım. Üzerimde derin etki bırakan bir yazar okudum. Norveçli yazar Knut Hamsun. Kitaplarını okudukça ben de onun gibi bir yazar olmaya karar verdim. Okurlar üzerinde tıpkı Knut Hamsun’ün bende yarattığı gibi büyük etki yaratan kitaplar yazmak istedim.
Bir çevirmen gözüyle romanlarının en belirgin özelliğinin çetrefilli uzun cümleler kurmak, unutulmuş, modası geçmiş ya da artık “tedavülden kalkmış” sözcükler sandığında gezinmek ve sıradan insanın sıradan, rutin yaşamının öyküsünü anlatmak olduğunu vurgularken, eserlerinin Norveç edebiyatında çok özgün ve çok saygın bir yeri olduğunu ısrarla tekrarlamak isterim. Norveçli Jon Fosse 2023 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında, bu ödülü en başta Solstad olmak üzere pek çok Norveçli yazarın hak ettiğini belirtmişti. Alf Van der Hagen 2014 yılında yayımlanan “Dag Solstad Yazılmamış Anı Yazıları” isimli deneme kitabında şöyle yazıyordu:
… kitaplarının içinde kimilerinin “aydınlık bir karanlık” dediği bir şey var; zamanın ruhuna meydan okuyan, içinde yaşadığımız koşulları kabul etmeyen, ciddiyetle dolu, daha fazlasını, daha yüce bir şeyi, evet, ölümün ötesini işaret eden kitaplar.
Dag Solstad romanlarında Norveç’e, Norveç toplumuna, sınıfsal yapısına, alt kültürlerine, siyasi akımlara, Norveç tarihine, coğrafyasına, Henrik Ibsen’e ve dünya çapında ünlü pek çok yazara dair bilgiler ve bol bol atıflar bulunur. Roman kahramanları genellikle kendine benzer kişiler, yani 1968 kuşağının genç insanlarıdır ve biz bu insanların bazı romanlarda sistemle, bazı romanlardaysa kendileriyle usul usul hesaplaşmalarını okuruz. Bu hesaplaşmalar düz bir kronoloji izlemeyip, bazen yaşlı adamın geriye bakması, bazen de gencin gündemle didişmesi şeklinde aktarılır. Solstad romanlarında sürprizli dönemeçler kullanmayı veya okuru umulmadık sonlara götürmeyi sever. Örneğin derin can sıkıntısı ile hayattan bıkkınlık, kırılan bir şemsiye suretine bürünüp çıkar karşımıza.
Dag Solstad, ITEF Festivali’nin konuğu olarak geldiği İstanbul’da gördüğü büyük ilgiden hem çok memnun kalmış hem de böylesi bir ilgiye çok şaşırmıştı. Türk okurunun kendisine bu kadar teveccüh göstermesini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda şu cevabı aldım:
Hem gurur okşayıcı hem de eğlenceli… Eserlerim çevrilmeye başladığında ben bayağı ileri yaştaydım, bu nedenle de hayatı yaşama biçimimde önemli bir değişikliğe yol açmadı bu… Ben hâlâ Norveççeden başka dil konuşmayan, yerel, Norveçli bir yazarım; öyle ki, çevirmenlere ihtiyaç duyuyorum ülke dışına çıkıp dünyayı gezerken falan… Yani hayatımda önemli bir değişikliğe yol açmadı. Ama çok eğlenceli.
Oysa onun eserleri pek çok okurun hayatını değiştirmese de, dünyaya bakmak üzere önemli pencereler açtı. Yer yer eğlendirdi, yer yer derin derin düşündürdü.
Yazdığın her bir satır için sana minnettarız değerli yazarımız Dag Solstad. Güle güle!
Önceki Yazı

Akdeniz ve edebi dalgalar
Klasik Doğu-Batı aksından çıkıp meseleye ‘Akdenizlilik’ üzerinden bakan bir küçük edebiyat festivali: Akdeniz Konuşuyor.
Sonraki Yazı

Haftanın vitrini – 12
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevlerince bize gönderilen, okumak ve üzerine yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar: Bitcoin’in Geleceği / Çok Şeker Armud / Eve Bak, Melek / Franza’nın Kitabı / Gerard’ı Düşlerken / İstanbulin / Nörobilimin Evrimi / Sınıf İmgeleri / Yörüngede / Yörüngede Dans