• HAKKINDA
  • YAZARLAR
  • YAZILAR
  • İLETİŞİM
  • DENEME
  • DOSYALAR
  • EDİTÖRDEN
  • ELEŞTİRİ
  • ENGLISH
  • EVVEL ZAMAN
  • HABERLER
  • HER ŞEY
  • İNCELEME
  • KİTAPLAR
  • PORTRE
  • SANAT
  • SİNEMA-TİYATRO-TV
  • SÖYLEŞİ
  • SORUŞTURMA
  • SPOR
  • TADIMLIK
  • TARTIŞMA
  • VİDEOLAR
  • VİTRİNDEKİLER

Buca’dan Stockholm’e

Muvaffak Falay’ın caz macerası

“Osman İkiz'in kaleme aldığı Maffy’nin Sevdası Caz, ömrünün seksen yılını trompetiyle yaşamış, atak, tez canlı, maceraperest ve müziğe tutkun bir adamın biyografisi üzerinden Cumhuriyet’in kurumlarını, dünya cazının efsane isimlerini, Ege’nin mahalli müzisyenlerini ve İsveç’in hiç bilmediğimiz müzik endüstrisini anlatıyor...”

Muvaffak Falay, Maffy Falay Quintet ile İKSV 15. İstanbul Caz Festivali'nde, 2008.

ESRA GÖKÇE ŞAHİN

@e-posta

ELEŞTİRİ

11 Ocak 2024

PAYLAŞ

Ömrünün seksen yılını trompetiyle yaşamış, atak, tez canlı, maceraperest ve müziğe tutkun bir adamın biyografisi üzerinden Cumhuriyet’in kurumlarını, dünya cazının efsane isimlerini, Ege’nin mahalli müzisyenlerini ve İsveç’in hiç bilmediğimiz müzik endüstrisini anlatan bir kitap tanıtacağım. Maffy’nin Sevdası Caz isimli kitabın yazarı Osman İkiz. Kitap Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlandı.

Muvaffak Falay son derece mütevazı şartlarda yaşayan Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Buca’da doğmuş. Çocukluk yıllarında ailesine “bir baltaya sap” olamayacağına dair endişeler yaşattıktan sonra dünya çapında caz virtüözleriyle sahne almış, onlarla derin dostluklar kurmuş bir müzisyen. Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği İsveç’te Sevda isimli bir orkestra kurup Anadolu ezgilerini cazla harmanlamış ve üretken bir müzik kariyeri oluşturmuş kendine.

Osman İkiz
Maffy'nin Sevdası Caz
Cumhuriyet Kitapları
Mart 2023
255 s.

Nüfus cüzdanındaki adıyla Muvaffak Falay’ın hayat yolculuğunu anlatan bu kitapta ilginç nüanslar var. Balkan Savaşı gazisi bir babayla, savaş yıllarında Ankara’da ordu için çamaşır dokuyan bir fabrikada işçi bir annenin oğlu. Buca’da bu mütevazı ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Falay’ın hem erken doğumla hem de muhtemelen yeterli beslenememekten dolayı beklenenin altında bir ağırlığa sahip olduğu yazılı kitapta. Nihayetinde yaşamaya muvaffak olduğu için adını da Muvaffak koymuş annesi. Hayata tutunup büyümeye başlasa da ailenin beklentilerini karşılamaktaki muvaffakiyetsizliği devam edince, bu sefer okuldaki başarısızlığı ve derslere olan ilgisizliği yüzünden endişe kaynağı olmuş ailesi, özellikle de annesi için. Osman İkiz’in aktardığı aile portresi, 1930’ların Türkiyesi’ni tahayyül etmek için de önemli ipuçları veriyor. Emekçi ailelerin yaşam koşulları, bir taraftan kendileri ayakta kalma mücadelesi verirken, çocuklarının da meslek sahibi olup hayatını kurtarması, kimseye muhtaç olmaması için harcanan çabalar… Annesinin o yıllarda Mafili diye çağırdığı Muvaffak Falay’ın şansı müziksever bir aile içinde büyümüş olması. Fakat ilginçtir ki, küçüklüğünde diğer kardeşlerine yaptıkları gibi Mafili’yi müzisyenliğe pek de teşvik etmemişler, hatta sürekli görmezden gelmelerinden yakınmış Muvaffak Falay. Ancak okuldaki derslere olan ilgisizliğini ve hevessizliğini gördükten sonra müzik yeteneğini dikkate alıp bu becerisini geliştirmesi için gayret etmişler.

Maffy Falay - Sevda - Live At Frigates LP, 1974.

Aile fertleri geçim kaygıları ve maddi çalkantılar içinde oradan oraya savrulurken, Muvaffak o sırada Kuşadası’nda olan babasının yanına gidince, yeni kurulmakta olan bando takımına dahil edilmiş ve üflemeli çalgılara ilgisi böyle başlamış. Aslında en büyük şansı –hayatının çeşitli dönemlerinde– yeteneği ve sebatkâr tavrını fark edip yolunu açmak isteyen birilerinin belirmesi olmuş. Yine onların teşvikiyle Ankara’da konservatuvar imtihanına girmiş, kazanınca da zevkle devam edeceği müzik kariyerinin yolu açılmış. Konservatuvarda okuması hem annesinin gelecek kaygılarını sonlandırmış hem de Falay’a o zamanlar tasavvur bile edemediği bir dünyanın yolunu açmış. Muvaffak adının Maffy’e evrilme sürecindeki sevimli ayrıntılar ve daha pek çok anekdotla sürükleyici ve zevkle okunan bir biyografi hazırlamış Osman İkiz.

Bu kitabı dikkate değer bulmamın en önemli sebebi, Muvaffak Falay’ın ayrıcalıksız, sıradan bir birey olarak başladığı yaşamından sıradışı bir hikâye çıkarma becerisi göstermesi ve bu becerisiyle başkalarına ilham vermiş olması. Harika çocuk seçilmemiş Muvaffak Falay. Varlıklı, aristokrat bir aileden gelmediği de aşikâr. On iki yaşında eline aldığı trompetini doksan iki yaşına kadar yanından ayırmamış, yeteneğine ve azmine tutunarak renkli ve zengin tecrübelerle dolu bir hayat yaşayan, üretken bir sanatçı sadece. Dünya çapındaki caz ustaları, kendi tabiriyle “babalarla” defalarca aynı sahneyi paylaşmış, kariyerinin başında gitmek için çok heveslendiği Amerika’da yaşamaktan, müzik piyasasındaki kıyasıya rekabetin yetenekli müzisyenleri nasıl da tükettiğini görünce vazgeçmiş birisi.

Muvaffak Falay ve Osman İkiz. Stockholm, 1993.

Osman İkiz’le adım adım Falay’ın hayatının izini sürerken, öncelikle Kuşadası’nda kurulan mahalli bando denen yapıyla karşılaşıyoruz. Nesli Çölgeçen’in ünlü filmi Selamsız Bandosu’nu hatırlayıp gülümsememizi sağlayan bu birkaç sayfada, 1940’ların kasaba atmosferine ilaveten, kahvehaneye gelen çoluk çocuğu toplayıp –türlü imkânsızlıklar içinde– müzik kulağı ve ritim duygularını geliştirmelerini sağlayan, bunlara ilaveten müziği hissedip eğlenme imkânı veren küçük bir topluluk tasavvur edebiliriz. Bando takımında trompet çalmaya başladığı zamanları “12 yaşında, geleceğe dair hiçbir umudu olmayan, okulda başarısız Muvaffak’ta birden kendine güven hissi uyandı” sözleriyle anlatıyor Osman İkiz.

Ardından 1940’ların sonunda konservatuvar sınavına hazırlanıp sınavı geçmesiyle, müzisyen yetiştiren bu kurumda, geçmişte yıllarca hayata tutunma kavgası vermiş olan kasabalı Muvaffak’ın birden içine düştüğü rahatlığı tahmin etmek zor değil. Müzikle uğraşması askerlikte de hayatını kolaylaştırmış. Hatay’daki askerlik günleri sırasında subaylar için verilen balolarda çalması, bir döneme dair ayrı bir hikâye. Muvaffak Falay’ın hayatının bu aşamalarında, sanatçının biyografisinin ötesinde, dönemin tarihiyle alakalı olarak gerek iç gerekse uluslararası siyasetin, müzik ve müziğin kurumsallaşması üzerindeki yansımalarıyla hesaplaşmak mümkün. Zira Soğuk Savaş yıllarında caz müziği ve müzisyenlerinin birer kültür elçisi gibi dünyayı dolaşıp konserler vermesi, özellikle de “demirperde” ülkeleri ve Türkiye gibi stratejik açıdan kritik konumda olan ülkelerde bu etkinliklere ayrıca özen gösterildiğine dair çok daha kapsamlı kaynaklar var (Bkz. Cangül Örnek). Sovyetler Birliği ve Amerika arasındaki gerilim süregiderken, Truman Doktrinleri ve Marshall Yardımları gibi politik adımlara ilaveten, caz müzisyenlerinin adeta misyonerler gibi dünyaya kucak açan tavrı da uluslararası ilişkiler açısından atılan stratejik adımlardan biri elbette.

Dizzy Gillespie’yi Ankara’da karşılayanlar: el sıkışan Muvaffak Falay, sol yanında Erol Pekcan, kontrbasıyla Süheyl Denizci ve tromboncu Sabahattin Doğanöz, 22 Nisan 1956.

Muvaffak Falay askerliğini bitirdiği sırada Ankara’ya konsere gelen Dizzy Gillespie ile tanışması mümkün olmuş. O sıralarda Türkiye’de caz müziği henüz yeterince kurumsallaşmadığı için alelacele bir grup kurup konserler verildiğini anlatıyor Osman İkiz. Sebep her ne olursa olsun, Muvaffak Falay’ın girdiği yoldan dönmemesi, müziğe tutkuyla sarılması ona yepyeni kapılar açmış. Konservatuvarı bitirdikten sonra önce Almanya’ya gitmiş, ardından da ‘60’lı ve ‘70’li yıllarda caz müziği piyasası oldukça renklenmiş olan İsveç’te bulmuş kendini ve bu İskandinav ülkesinden bir daha kopamamış.

Muvaffak Falay, Maffy Falay Quintet ile İKSV 15. İstanbul Caz Festivali'nde, 2008.

Kendi yaşadığı dönemlerde Türkiye’deki müzik piyasasında sıkça görülen bir tavırdan yoksun olması, Muvaffak Falay’ın yaşamını dikkate değer kılan özelliklerden bir başkası olmuş. Konservatuvarlarda ve genel olarak müzik piyasasında Batı Müziği eğitimi alanlar ve Türk Müziği eğitimi alanlar arasındaki gerilim ve kopuştan etkilenmemiş anlaşıldığı kadarıyla. Klarnet virtüözü Şükrü Tunar’ı ve Neyzen Tevfik’i Batılı müzisyenlere ve dinleyicilere tanıtıp sevdirmek için büyük gayret sarf etmiş. Ayrıca, tıpkı bir zamanlar kendisine yapıldığı gibi, yani belediye bandosundan Ankara Devlet Konservatuvarı’na giden yolu birilerinin açması gibi, Muvaffak Falay da Bodrumlu mahalli sanatçıların yolunu açmış. Hayatı boyunca bırakın büyük şehirlerden birine gitmeyi, doğup büyüdüğü Bodrum’dan Muğla’ya bile gitmemiş olan Kemanî Salih Baysal’ı ikna edip Stockholm’de kendisiyle beraber konsere çıkarmış.

Maffy’s Jazz filmi

Osman İkiz’in sade bir dille ve özenle oluşturduğu Muvaffak Falay biyografisini benim için daha da çekici yapan şey Deniz Yüksel Abalıoğlu’nun çektiği Maffy’s Jazz isimli belgesel film olmuştu. Filmin ve kitabın birbirlerini tamamladığını vurgulamam lazım. Filmde Muvaffak Falay’ı artık trompetini üflemeye pek de nefesi yetmeyen, seksenli yaşların sonuna yaklaşmış biri olarak görüyoruz. Buna rağmen enerjik, kıpır kıpır haliyle dikkat çekiyor ve seyircide merak uyandırıyor Maffy. Bir dönemin görkemli ve heyecanlı yaşamından sonra kendi başına kalmış bir insanın iç hesaplaşmaları, hayata dair dinmeyen heveslerini akıcı bir üslup ve sade bir sinema diliyle anlatmış Deniz Yüksel Abalıoğlu. Bu yönüyle, Alexander Sokurov’un Lenin’in son günlerini anlattığı Taurus filmini hatırlatıyor Maffy’s Jazz filmi. Aktif müzik hayatından çekilmiş olsa da nasıl kıpır kıpır ve enerji dolu olduğunu görüyoruz Maffy’nin. Caz müziğinin “babaları” diye söz ettiği dünyaca ünlü virtüözlerle çaldığı günleri heyecanla hatırlarken, söz konusu “babalara” Şükrü Tunar ve Neyzen Tevfik’i nasıl sevdirdiğini de anlatıyor.

Muvaffak Falay’ın hayat hikâyesini, imkânsızlıklara rağmen, yalnızca tutkularına sarılarak zevkle ve üretkence yaşamayı başaran insanların ve onlara ilerleyebilecekleri bir yol ve destek sunan kurumsal yapıların varlığını hatırlatması açısından dikkate değer buldum. Bürokrasi ve reklam sektörünün parlatmaya değer görmediği veya bir şekilde gözünden kaçan insanların gizli kalmış hikâyelerindeki sürprizli ışıklarla dolu Mafi’nin hayatı. Dinmek bilmeyen çalma arzusu ve inanılmaz disiplini ilham veriyor.

 
Yazarın Tüm Yazıları
  • caz
  • Maffy Falay
  • Maffy’nin Sevdası Caz
  • Muvaffak Falay

Önceki Yazı

ELEŞTİRİ

Dehşet ve korku:

Sonu gelen çağın belirtileri

“Felsefenin başladığı ve son bulduğu, kurulduğu ve söküldüğü iki sınır arasında gidip gelen metin, nasıl olacağını kesin bir şekilde söylemese de, başka bir dünyanın olanağına temas ediyor. Logos’un düşüncenin odağına yerleştiği bir zamandan yapısöküme doğru ani, bazen anakronik geçişler yapıyor, 'yapısökümünün sökümüne' girişiyor.”

ÖZGÜR TABUROĞLU

Sonraki Yazı

ELEŞTİRİ

Kapitalizmin enkazları ve matsutake’nin yolculuğu

“Antropolog Tsing'e göre matsutake mantarının hikâyesi küresel kapitalizmdeki çatlakları aydınlatabilir ve ekolojik yok oluş olasılığına dair farklı bir bakış açısına ulaşmamızı sağlayabilir. Kitap akademik bir nitelik taşımakla beraber, antropoloji, ekonomi politik, ekoloji, biyopolitika ve tabii ki mikoloji arasında salınıyor, edebi açıdan da gayet etkileyici.”

EMRE TANSU KETEN
  • P24 Logo
  • Hakkında
  • İletişim
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

© Tüm hakları saklıdır.
Designed by Katalist